Dolar (USD)
32.56
Euro (EUR)
34.70
Gram Altın
2495.92
BIST 100
9524.59
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

26 Mart 2013

Samiha Ayverdi

Bu yıl mütefekkir yazar Samiha Ayverdi'nin vefatının 20. yılı. Ocak ayından beri muhtelif kuruluşlar çeşitli faaliyetler düzenliyorlar. Sene içindeki çalışmaları, Ayverdi'nin eserlerini neşreden Kubbealtı Vakfı'nın sitesinden takip etmek mümkün. Samiha Ayverdi fikirleri ve eserleriyle nesilleri beslemiş ve toplumu etkilemiş bir yazar. 17 Mayıs 1952 tarihinde Nahit Sırrı Örik, Büyük Doğu'da şu satırları yazmış:

"Samiha Ayverdi Hanımın bu azametli şehir hakkında şimdilik o kadar şey bildiği ve o kadar çok şey okumuş bulunduğu belli ki, kendisini bu işe tamamen vakfederse, son asır İstanbul cemiyetinin en salahiyetli tarihçisi olacağı muhakkaktır. Bu ise hem istenilmeğe, hem kıskanılmağa hakikaten layık bir paye ve bir mazhariyettir."

Yaşadığı devrin bir çok aydınına, şairine, yazarına kendisini kabul ettirmiş ve hayranlık uyandırmış bir münevverdir Ayverdi. Enis Behiç'ten Necip Fazıl'a, Nihad Sami'den Ali Nihad Tarlan'a pek şahsiyet 1950'lerden itibaren tanınmaya başlayan Ayverdi hakkındaki takdir hislerini muhtelif vesilelerle belirtmişlerdir.

Samiha Ayverdi, sadece entelektüel kesimlerle münasebet kurmuş bir mürebbiye değildir. En tepedeki siyaset adamından dağdaki çobana kadar cemiyetin her kesimiyle mümkün mertebe temas etmiş, sorularına cevap vermiş, mektuplarına karşılık yollamıştır. Kendisini mazinin değerlerine ve toplumun meselelerine vakfetmiş bir insandır o. 3 binden fazla mektup yazmak kolay mı?

Geçenlerde Samiha Ayverdi Anadolu Lisesi'nde düzenlenen programa davet edilmiştim. Öğrenciler Ayverdi'nin eserlerini okumuş ve bazı seçme sözleri tespit etmişlerdi. Okudular, dinleyiciler pür dikkat dinledi. O "altın öğütler"den bir kaçını nakletmek istiyorum: "Ölçün doğruluk olsun, aleyhine dahi olsa doğruyu söylemekten çekinme. Haksız olduğun bir meselede, haklı olduğuna kendini inandırmaya çalışma. İnsanların kusurlarını gözünde büyütme. Arkadaş, meslektaş ve yakınlarının kabahatlerini değil, meziyetlerini görmeye çalış. Kusurlarını ararsan, onlar da sende arar ve senin bulduğundan fazlasını bulurlar. Ara bulucu ol, ara bozucu olma. İyilik yapmak için fırsat gözle. Bulamazsan u00eecat et. Zira kula hizmet, Hakk'a hürmet ve ibadettir. Kendinden evvel başkalarını düşünmek seviyesine ermeni çok isterim. Bu olmazsa kendin kadar; bu da olmazsa kendine yakın düşünmek de bir nu00eemettir."

Bu prensiplere uyan, iyi insan olma yolunda mesafe almaya başlamış demektir. Zaten erdemli toplum da, iyi insanlardan meydana gelmiyor mu?

Samiha Ayverdi toplumda gördüğü aksaklıkları söyleyen, düzeltilmesi için çaba harcayan bir gayret timsalidir. Cemiyetin derdi onun acısı, ızdırabı onun kederidir. Eski güzel adetleri bırakıp da batılılaşma hastalığına yakalanmış bazı insanlarımızın garip durumuna şahit olunca bu üzüntüsünü aktarmaktan geri kalmaz. Bağbozumu isimli nefis eserindeki hatıralarında bir müşahedesini anlatırken acı acı tebessüm ettiren bir vak'ayı şöyle nakleder:

"Seneler evvel davetli olduğum bir düğüne gitmek mecbu00fbriyetinde kalmıştım. Az sonra, dans pistine fırlayan çılgın bir kalabalık, kıvranıp zıplamaya, birbirlerine saldıracakmış gibi sar'alı hareketler ve palyaçovari kıyafetlerle tepinmeye başlamıştı. Kendi kendime, belki de yanıbaşımdakilere: 'Ellerinde bir bıçakları eksik' dedim."

Samiha Ayverdi hakkında cumartesi günü Kubbealtı'nda bir konuşma yapan Prof. Dr. Mustafa Kara, onun eserlerinde öne çıkan hususlardan "dil şuuru"na da dikkat çekti. Malum bu konuda bazıları maalesef son derece lakayt davranmakta, olur olmaz yere tuhaf isimler vermekten çekinmemektedir. Fatih gibi muhafazakar semtlerde bile bazı işyerlerinin levhalarını, modernlik adına, hakikatte bir kompleksin sonucu olan yabancı isimler istila etmiş durumdadır. Tuhaf isimler tercih edilirken, Türkçemizin ahenkli ve güzel kelimelerinden kaçılıyor. Bu garabetin tarihi biraz eski. Yıllar önce Samiha Ayverdi bu çarpık isimlerden birini görünce hayretini gizleyememiş ve Bağbozumu isimli eserinde zikretmiş, okuyalım:

"Beş altı sene evvel, Küçükyalı'dan tren hattını sahile doğru geçmeden bir gençlik lokalinin kapısındaki levhada 'Ahır' ismini görmüştüm. Ahırlarda atlar tımar olur, arpa saman yer ve kızarlarsa çifte de atarlar. Burada eğlenmeye gelen gençlik neler yapıyordu acaba?..."

"Altın Öğütler"in diğerlerini de da paylaşmak istiyorum: "Kararlarında aceleci olma. Hükümlerini teennu00ee (acele etmeden) ve basu00eeretle vermek bahtiyarlıktır. Sakin, mülayim ve hesaplı konuş. Ağır, kırıcı ve geri dönülmez sözden çekin. Vakarlı ve haysiyetli ol, fakat alıngan olma. 'Öfke gelir göz karartır, öfke gider yüz kızartır' diyen, ne doğru söylemiştir. Onun için, sonradan pişmanlık verecek sözden ve hareketten şiddetle kaçın. Büyüğe, küçüğe saygılı ol. Hürmet et ki, hürmet göresin. Latifelerin latif olsun. Kalp, Allah'ın nazargahıdır. Kırmaktan şiddetle sakın. Bil ki, para gaye değil, vasıtadır. Eline bu vasıta bol bol geçtiği takdirde, onu hayırlı işlerde kullan. Sabırlı ve hazımlı ol. Allah şikayeti sevmez. Damia şükret. Güçlükleri kolayından al rahat edersin. Anana, babana, kardeşine hasılı bütün u00eelene mutu00ee (itaatli), sadık ve yardımcı ol. Allah yardımcın olsun."

Samiha Ayverdi'yi anlamak ve fikirlerini öğrenebilmek için kitaplarını okumak gerekiyor. Bize bıraktığı eserler ve müesseseler emanet. Teşekkürü rahmet dileyerek göstermek gerek. Destan şairimiz Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu onun için bir şiir yazmıştı. Hürmet ve muhabbet hisleriyle gönülden kaleme aldığı "Samiha Anne" isimli şiirinde duygularını nakış nakış işlemişti. Millu00ee şuurun, yerli idrakin, tefekkür hayatımızın bir temsilcisini anlatırken bizi güzellikler ülkesine taşımış, bir gül bahçesinde tenezzühe çıkarmıştı. Yazı, bu mısralarla hitama ersin: "Bir anne ki.. muhterem anneler aleminden;/ Elli yıl, nesilleri emzirdi kaleminden... / Çok şeyden mustaripti Samiha Anne, lakin/ Tattırmadı kimseye ru00fbhunun eleminden... / Yalnız feyiz verdi, aşk verdi, şuu00fbr verdi.../ Virane gönüllere şevk verdi, süru00fbr verdi... / Millu00ee tarihe ışık, millete guru00fbr verdi... / Hasılı.. ne aldıysa bahşetti; El-Emu00een'den."