Şamarla 'okuma' dersi!
Dünyanın, Doğu'dan Batı'ya, Asya'dan Avrupa'ya şekillendiğini, dinamik bir değişim sürecinden geçildiğini görüyoruz.
ABD'nin, Rusya'nın, AB ülkesi ülkelerin vs. dünyayı ve bölgemizi algılama açılarının on yıl öncesiyle aynı olduğunu kim iddia edebilir?
Bir merkez ülkenin uydusu olmayan, oligarşik veya diktatöryal yönetime sahip olmayan her ülke de var olan yeni değişimi algılamaya buna göre vizyon edinmeye, politika geliştirmeye çalışır. Velev ki yılların köklü bir siyaset geleneğine sahip olsun, fark etmez.
En azından bakış açısını değiştirerek yeni duruma ayak uydurmak, ülkenin bekası açısından da olası tehlikeleri bertaraf edebilmek için hayati önemdedir.
***
Bir bakış açısına göre tarih, ders alınması, ibretle okunması gereken tecrübeler demektir.
Bir bakış açısına göre de tarih, bugün yaşananların veya karşılaşılan problemlerin geçmişte yaşananların tekrarı olduğu gerçeğidir.
Dünya savaşları, bağımsızlık savaşları, antlaşmalar, sulhlar, ittifaklarla doludur geçmiş. İnsanlığın gidişatını doğru okuyan devletler ve siyasetler kalburun üstünde kalmış, gerçeği ve olacakları okuyamayanlar ise elimine olmuştur. (Bakınız SSCB veya Komünizm)
Yaşanan vahşi kapitalist çağın da yakın gelecekte bir kısır döngüye gireceğini söylemek kehanet olmaz. İnsanlık tarihinin en büyük ekonomik buhranı sayılan 1929 ekonomik buhranının ardından yok olan devletleri, siyasetleri ve onların yerine güçlenen yapıları izlediğimizde bu çıkarımın yanlış olmadığı görülür.
***
1929 buhranının ardından üretime ağırlık veren Batılı ülkeler, 20. Yüzyılın sonuna doğru ise "üretimi" bırakıp "tüketim" safhasına geçmiştir. Batı, yeni Kapitalist pazarlar ararken, bir zamanlar açlıktan, savaşlardan ve hastalıktan kırılan Asya ülkelerini ise üretimhaneye çevirmiştir.
Vietnam, Tayvan, Hindistan, Çin vs. gibi ülkeler şu aralar dünyanın ameleliğini yapmaktadır. Gayrı insani şartlarda, gayrı ahlaki bir sistematikle Batılı obezler için çağdaş köleler olarak sürekli ama sürekli üretim yapıyorlar.
***
Şunu söylemek istiyorum. Bugün Türkiye, dünyadaki değişimi doğru okuyan ve halkın yarısının oyunu alan bir iktidara sahip.
O iktidara düşmanlık da besleseniz, yaptıklarını beğenmeseniz de ülkenin bekası için yurtiçinde verdiğiniz kavgayı, üçüncü şahıs sayılacak ülkelerin zemininde (yurtdışında) veremezsiniz.
Milletin çoğunluğunun prim vermediği "düşmanlık politikanızı", başka milletlerin temsilcilerinin yanında yaparsanız, ağzınızın payını verirler.
***
Sözgelimi hükümetinizin, iç barışı sağlamak için İmralı ile görüşmesi, IMF borçlarını sıfırlaması, İsrail Devlet Başkanı'na fırça atması, yanı başımızda yanan Suriye ateşi karşısında tarafsız kalmaması sizi çok sinirlendirebilir.
Ama kalkıp da Avrupa'da, Amerika'da, Rusya'da, Suriye'de filan aynı düşmanlık psikolojisi ve dili ile
bu kızgınlığınızı dışa vuramazsınız.
Çünkü oradaki "dostlarınız" bile ne olursa olsun parti grubunuzdaki şakşakçı üyeleriniz değildir.
Ve size çok fena bir şamarla "politik ahlak" dersi verebilirleru2026