Dolar (USD)
34.54
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3005.83
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
16 Ağustos 2021

Salgın, Yangın, Sel ve Kuraklık

Çarşıda, pazarda, kahvede, kafede, evde, işte, minibüste, vapurda hemen her yerde gündemimiz ekonomik meseleler.

Kimileri hayat pahalılığından dert yanıyor, kimileri coin alıp satma derdinde.

Kimileri iş bulamadığı için dert yanarken kimileri nitelikli eleman bulamamaktan dert yanıyor.

Kimileri istediği arabayı alamadığı için dert yanıyor, kimileriyse yangın/sel/kuraklık derdinde…

Velhasıl kelam herkes dertli…

Lokanta, kafe ve kahvehaneler vaka sayılarındaki artıştan tedirgin halde. “Okullar yüz yüze eğitime geçebilecek mi?” sorusu velilerin kafasını kurcalıyor.

Tüm dünyayı etkisi altına alan salgın yetmez gibi bir taraftan yangınlarla mücadele, diğer taraftan sel baskınlarıyla mücadele devam ediliyor.

Kuraklık sebebiyle yanan ürünler ve azalan rekolte ise henüz tam anlamıyla gündeme gelemiyor bile…

Yurt içinde ve yurt dışında terör örgütleriyle mücadele zaten hiç bitmeyen konumuz.

Tüm bunlar içinde hayat öyle ya da böyle devam ediyor.

Ekonomik verilere baktığımızda kısıtlamaların azaltılmasıyla birlikte toparlanma işaretleri gelmeye devam ediyor.

Sanayi üretimi hız kazanmış, baz etkisiyle birlikte rekor kırıyor. (Nisan %66, Mayıs %40,9, Haziran ayında ise %23,9 artış gösterdi)

İşsizlikte kısıtlamaların kaldırılmasıyla ve turizm sezonuyla birlikte azalma görüldü. (%10,6) (Bir önceki aya göre %2,5 bir önceki yılın aynı ayına göre %2,7 azaldı)

Enflasyon tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de ÜFE etkisiyle birlikte artmaya devam ediyor. (aylık 1,80, yıllık %18,95)

Perakende satış hacmi baz etkisiyle birlikte artmaya devam ediyor. (aylık %14,4, yıllık %17,4)

Ciro endeksi de aynı şekilde baz etkisiyle birlikte büyümeye devam ediyor. (Nisanda yıllık %96,9, Mayısta %78,9, Haziranda %63,1 oranında artış gösterdi.)

2020 yılının nisan, mayıs ve haziran ayında salgının yayılım hızını yavaşlatmak için uygulanan sokağa çıkma kısıtlamaları, evde kalma çağrıları ve bazı sektörlerin faaliyetlerinin kısıtlanmasıyla birlikte yaşanan yavaşlama sebebiyle ekonomide geçen yıl aynı dönemde daralma olsa da bu yıl geçen yıla göre bir toparlanma sinyali veriyor.

Ancak salgının tüm dünyada olması sebebiyle turizm sektörünün pandemi öncesine kıyasla istenen seviyeye gelmediği, lokanta, kafe, sinema gibi birçok hizmet sektöründe henüz istenen seviyeye gelmediği bilinmektedir.

Artan vaka artışlarıyla birlikte yeniden kısıtlamaların gelmemesi için aşılamanın artması gerekmektedir. Ancak aşılama konusunda bazı asılsız iddiaların olduğu, çeşitli söylentilerle vatandaşların kafasının karıştırıldığı da maalesef görünüyor.

İnsanlık tarihi boyunca neredeyse yüz yılda bir salgın hastalıklarla karşılaşılmaktadır. Bazı teorilere göre COVID-19 virüsü laboratuvar ortamında, bazı iddialara göre yarasadan insana geçtiği söylense de ortadaki gerçek virüsün insanların ölümüne neden olduğudur. Virüsün gündemimizden çıkmasının yolu da aşılanmaktır. Üçüncü doz aşıyı da olmuş biri olarak belirtmek isterim ki aşı bu salgın hastalıklardan korunmada en etkili yollardan biridir. Yeniden ekonomide ciddi bir daralma yaşanmaması için aşılanmanın artması ve toplumsal bağışıklığın kazanılması gerekmektedir.

Kısıtlamaların azaltılması, ekonomide toparlanmanın hızlanması, yüz yüze eğitime tam anlamıyla geçilebilmesi için aşılamanın artması ve salgın sebebiyle hastane doluluk oranlarının artmaması gerekiyor.

Yangın, sel ve kuraklık gibi çeşitli sebeplerle tarımsal bazı ürünlerde arz eksikliği yaşanacak olması gibi zaten problemler yaşayacakken salgında aşı gibi bir imkân elimizde varken bari bu konudan kurtulalım. Birçok ülke aşıya erişimde problem yaşarken Türkiye’de aşı probleminin olmaması gibi bir imkân varken aşı olarak salgın belasından kurtulmanın yollarını aramak gerektiğini düşünüyorum.

Aksi halde vaka sayılarının ve buna bağlı olarak ölüm sayılarının arttığı, yaz mevsiminin sonuna geldiğimiz ve kışa doğru ilerlerken artık mevsimsel hastalıkların artmasıyla kısıtlamaların artması ekonomik yavaşlamayı beraberinde getirecektir. Bu durum hem devlet bütçesine hem de millet bütçesine önemli ölçüde zarar verecektir.