Saldırının zamanlaması manidar
Hafıza-i beşer nisyan ile ma’lûldur.
Yani insan hafızası unutkanlık hastasıdır. Fıtrat gereği yaşamını devam
ettirebilmek için unutmaya kodlanmıştır; fakat her şeyi değil.
Türkiye adım adım kabuk
değiştirirken, “kaos butonu”nuyla
terbiye edilme eşiğini aşma girişimleri manidar bir şekilde sabote ediliyor. Hatırlayalım,
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ne zaman uluslararası bir toplantı sebebiyle
yurtdışına çıksa, ülkemiz “global çaplı”
terör olaylarıyla dünya gündemine oturtuluyordu. Hatta bu seyahatlar esnasında
Aktütün, Reşadiye, Ladik, Kumrular, Siirt, Dağlıca, Uludere, Suriye,
Reyhanlı’da meydana gelen terör olayları Kayseri Milletvekili Şevki
Kulkuloğlu’nun dikkatini çekmiş, başbakan tarafından cevaplandırılması
istemiyle TBMM Başkanlığı’na soru önergesi vermişti. Başbakan Erdoğan
yurtdışına yaptığı son iki gezisinde bu soruları sorduranların “ajanda”larını değiştirtti. Bu
seyahatların ilki olan
Başbakan Erdoğan’ın Kuzey Afrika
seyahati öncesinde patlak veren “Taksim
Gezi Olayları” ilgili olarak, “Tencere
tava hep aynı hava” beyanatıyla “çapulcu”ların
sinir uçlarını dinamitlemişti. Bunun üzerine bu olaylarla Erdoğan’ı “diktatör”lükle yalnızlaştıramayanlar;
bakanlarını “yolsuzlukla itibarsızlaştırarak”, “temiz
eller operasyonu”yla abluka altına almaya çalışmıştı. O kaotik günlerde birileri
kalkıp, “Mesele ağaç değil, hâlâ
anlamadınız mı?!..” manipülasyonu yaparak sokakları karıştırmıştı...
*
Bir süre nefeslenen “küresel çeteler” daha sonra seri
cinayetleriyle Türkiye’yi kan gölüne çevirme eylemlerine girişmişti... Haksızlıklar
karşısında susmayan Türkiye; sessizliği bozuşunun bedeli olarak da; kâh
FETÖ’yle, kâh PKK’yla, kâh canlı bombalarla, kâh ekonomik darbelerle terbiye(!)
edilmek istendi. Pusuda bekleyen “korku
imparatorluğu”nun eli kanlı kiralık katilleri birer birer sahaya sürüldü...
Acı da olsa seri canlı bomba
eylemlerinin pik yaptığı günleri hatırlayalım!.. 12 Ocak’ta İstanbul
Sultanahmet’te 11, 17 Şubat’ta Ankara Çankaya’da 29, 13 Mart’ta Ankara
Kızılay’da 38, 19 Mart’ta İstanbul İstiklâl Caddesi’nde 5, 28 Nisan’da Bursa’da
1, 1 Mayıs’ta Gaziantep Şehitkamil’de 4, 7 Haziran İstanbul Vezneciler’de 13,
28 Haziran’da İstanbul Atatürk Havalimanı’nda 45, 15 Temmuz’da genelde Türkiye
özelde İstanbul ve Ankara’da 246, 20 Ağustos’ta Gaziantep Şahinbey’de 57, 26 Ağustos’ta
Cizre’de 13, 9 Ekim’de Şemdinli’de 17, 16 Ekim’de Gaziantep Şahinbey’de 4, 10
Aralık’ta İstanbul Beşiktaş’ta 46, 17 Aralık’ta Kayseri Melikgazi’de 15 insan “canlı bombalar” tarafından
katledilmişti. Türkiye’yi
istikrarsızlaştırmak için düğmeye basanlar, 2016’da tam 17 kez milleti yasa
boğmuştu. Uzun bir sessizlikten sonra 13 Kasım 2022 Pazar günü İstiklâl
Caddesi’nde ortaya çıkan eli kanlı PKK terör örgütü masum 6 insana kıyarken, 81
canımızı yaralamıştı.
*
Ve zaman gecenin karanlığında
ilerlerken Kayseri’nin Develi ilçesinde ensesinden kahpece kurşunladıkları
veteriner teknikeri Mikail Bozlağan’ın (24) aracını gasbeden teröristler 9 kilo
700 gram RDX C-4 patlayıcı, el bombaları, roketatar, çok sayıda silah ve
mühimmatla Ankara’ya doğru yola çıktı.
Yine, yeniden, bir kez daha harekete
geçenler, tarihler 1 Ekim 2023’ü gösterirken 28. Dönem 2. Yasama Yılı’nın açılışının sabahında, yine bir Pazar
gününde Kızılay’da ortaya çıkan eli
kanlı teröristler bu sefer sivilleri değil, direk devleti hedefe koyarak
sansasyon yapmak için yine “canlı bomba”lı
bir eylem gerçekleştirmişti. Saat 09.30’da Emniyet
Genel Müdürlüğü kapısı önüne hafif ticari araçla gelen 2 terörist saldırı
eylemi gerçekleştirmişti. Türkiye’nin kalbi Ankara’yı hedef alan teröristlerin
saldırıda kullandıkları patlayıcının İngiliz üretimi, roketatarın Rus menşeli,
otomatik silahın ise ABD malı olduğu dikkat çekerken, saldırı emniyet
güçlerinin dikkati sayesinde büyük bir katliama dönüşmeden engellenmişti. Teröristlerin
ateş açması sonucu 2 emniyet mensubu hafif şekilde yaralanırken, teröristlerden
biri etkisiz hâle getirilirken diğeri kendini patlatmıştı. Bu menfur olayın
ardından terör örgütü PKK, saldırıyı “Ölümsüzler
Taburu” adlı oluşuma bağlı teröristlerin gerçekleştirdiğini açıklamıştı.
Amaç neydi?.. Sahada ve masada kirli taleplerini kabul ettiremeyen küresel
teröristlerin, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne daha önce çokça başvurdukları
terör marifetiyle diz çöktürmekti. Toplumu paniğe sevk ederek huzursuzluğu
artırmaktı.
Dakika dakika bu gelişmeler
yaşanırken, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Meclis’i açış konuşmasında
ifade ettiği “Bir gece ansızın
gelebiliriz” sözünün üzerinden çok zaman geçmeden saatler 21.00’i
gösterirken, Türk Silahlı Kuvvetleri havadan Irak’ın kuzeyindeki Metina,
Hakurk, Kandil ve Gara bölgelerinde bulunan terör inlerine harekât düzenleyerek
buralardaki unsurları imha etmişti.
Aradan geçen zaman içerisinde
eylemlerini askıya alan katiller ordusu, güvenlik zafiyetinin oluşması için pusuya
yatıp “kanlı eylem” için alacakları
talimatları beklemeye başladı...
1 Ekim 2023’te Ankara Emniyet Genel
Müdürlüğü’ne düzenlenen "canlı bomba" saldırısından sonra eylemlerine
bir süre ara veren "küresel çeteler"
23 Ekim’de yine, yeniden düğmeye bastı.
*
Tam da “Yenidoğan Çetesi”nin kan donduran canilikleri infiale dönüşürken...
Tam da Fetullahçı Terör Örgütü
(FETÖ) elebaşı Fetullah Gülen cehennem çukurunu boylamışken...
Tam da MHP Genel Başkanı Devlet
Bahçeli bebek katili Abdullah Öcalan’ı TBMM kürsüsüne davet etmişken...
Tam da İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat
Dervişoğlu, eski yoldaşına Meclis Kürsüsü’nden yağlı urgan fırlatmışken...
Tam da CHP Genel Başkanı Özgür Özel,
Bahçeli’nin çıkışı karşısında el yükselterek Diyarbakırlılarla buluşmuşken...
En önemlisi tam da Cumhurbaşkanı
Recep Tayyip Erdoğan’ın Rusya'ya bağlı Tataristan'ın başkenti Kazan’da BRICS
(Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika Cumhuriyeti) Zirvesi’nde Rusya
Devlet Başkanı Vladimir Putin ile görüşürken “zaman ayarlı” canlı
bombalar ortaya çıktı. Ankara’nın kalbinde, Kahramankazan’da faaliyet
gösteren göz bebeğimiz Türk Havacılık ve Uzay Sanayii Anonim Şirketi’nin
(TUSAŞ) tesislerinde saatler 15.30’u gösterirken personel değişimi sırasında
kahpece saldırıya geçti. TUSAŞ’a girdikten dakikalar sonra etkisiz hâle
getirilen saldırganların PKK terör örgütü üyesi ‘Rojger’ kod adlı Ali Örek ve Mine
Sevjin Alçiçek olduğunun tespit edildi.
TUSAŞ neresi?.. Stratejik öneme
haiz 15 bin 200 vatan evladının gece
gündüz çalışarak ürettiği Hürkuş, Kaan, Hürjet, Atak, T70, Gökbey, Anka-3,
Aksungur, Anka, Göktürk-1, Göktürk-2, Göktürk-3, Göktürk-Y gibi millî
gururlarımızın üretildiği stratejik öneme haiz savunma sanayii üssümüz.
Ankara uzun bir süreden sonra yine
canlı bomba saldırısı ile sarsıldı.
Amaç?.. Çok bilinmeyenli bir denklem
gibi gözükse de belli; “Türkiye Yüzyılı”nı
engellemek. Bir kez daha sahada ve
masada kirli taleplerini kabul ettiremeyen küresel teröristlerin, Türkiye Cumhuriyeti
Devleti’ne daha önce çokça başvurdukları terör marifetiyle diz çöktürmek.
Toplumu paniğe sevk ederek huzursuzluğu artırmak.
Dikkat edilirse saldırı tipi bir
önceki eylemin aynısı. Fakat nafile dün başaramadılar, yine başaramayacaklar.
Bu menfur olaydan saatler sonra meşru
müdafaa hakkı kullanılarak, 8 adet F-16 Irak ve Suriye’nin kuzeyindeki 47 ine
yapılan harekatla saldırıya en şiddetli şekilde cevap verilerek 59 terörist
imha edildi.
*
PKK’nın taşeronluğunda “vekalet savaşları” kanalıyla
gerçekleştirilen saldırının arkasındaki azmettiriciler belli. Bize düşen ise, etrafımız
ateş çemberiyle çevrilmişken, yanan ateşin harı her yeri kavururken, ekonomi
başta olmak üzere infiale sebep olan olaylar patlak vermişken; iç cepheyi sağlam
tutmak, birlik beraberliğimizi sağlamlaştırmak. Bu sadece siyasetçilerin değil,
vatanını seven herkesin görevi. Çünkü ne “politik
hamaset”e, ne sosyal medya kalemşorlarına, ne 5. kol faaliyetlerine, ne de
canımıza ve vatanımıza kast edenlere fırsat vermek gibi bir lüksümüz yok.
Mesele bekâ meselesi, gerisi teferruat.
Biz millet olarak “bir ölür, bin diriliriz” amma; canımız
çok acıyor. Bıçak kemiğe çoktan dayandı; “Tek
Millet, Tek Bayrak, Tek Vatan, Tek Devlet” ruhunu artık sözde değil, özde
ve her nefeste hissetmek zorundayız. Onun için emrolunduğu gibi olmalıyız;
düştüğümüz yerden kalkıp, “Hak” ile
“bâtıl” mücadelesinde Hak'tan yana
tavır koymalıyız.
Saldırıda şehit edilen TUSAŞ’ta Makina
Mühendisi Zahide Güçlü Ekici’ye, kalite
kontrol görevlisi olarak görev yapan Cengiz
Coşkun’a, teknisyen Hasan Hüseyin
Canbaz’a güvenlik görevlisi Atakan
Şahin Erdoğan’a ve hunharca katledilen taksi şoförü Murat Arslan’a rahmet; vatanı için gözünü kırpmadan canlarını
ortaya koyarak girdikleri çatışmada yaralanan 22 gazimize acil şifâ; milletimize
başsağlığı diliyoruz.
*
HÂMİŞ:
Alçaklık, algı ve dezenformasyonda
sınır tanımayan, doğrudan ve dolaylı olarak teröre hâmîlik yapan emperyalist
ülkeler, saldırının ardından “Türkiye’nin
yanındayız” destek ve kınama açıklamalarıyla bir kez daha timsah gözyaşları
döktü. İstiklâl ve istikbâlimize karşı gerçekleştirilen devlete yönelik
saldırı, bazı ülkelerin terör örgütlerine verdiği desteğin doğrudan ve dolaylı
neticesidir. Yapılan kötülük kimsenin yanına kâr kalmaz. Gün gelir bu terör
bumerang gibi onları da vurur.