SALDIRGANI AFFETMELİ Mİ?
Star Gazetesi yazarı Sibel Eraslan hanımefendi, Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ'a seslenerek kendisine Hacıbektaş törenlerinde yumruk atan saldırganı affetmesini istemiş.
Niçin af? Bekir beyin böyle bir girişimde bulunmasının uygun olmayacağı düşüncesindeyim. Çünkü:
u00b7 Sayın Bozdağ beyefendi ve uzlaşmacı kişiliğiyle tanınan biridir. Konuşmasında da barış ve kardeşlikten bahsetmiş, birleştirici sözler söylemiştir. Atılan yumruk ise parçalayıcı ve bölücü amaçlarladır.
u00b7 Saldırgan mahkemece serbest bırakılmış, ardından "kesinlikle pişman değilim" demiştir. Yani yine aynı konum olsa aynı davranışı tekrarlayacağını varsayabiliriz.
u00b7 Menfur saldırının bireysel bir olay olmadığı, arkasında insanlık düşmanı bazı oluşumların bulunduğu anlaşılmaktadır.
u00b7 Saldırı Bekir Bozdağ beyefendinin şahsınadır ama hedef Türkiye Cumhuriyeti hükümetidir. Çünkü saldırganın sayın Bozdağ ile sorunu yoktur, onun konumuna ve düşüncesine yumruk atmıştır.
u00b7 Ayrıca af gerçekleşirse diğer kabine üyelerine de benzer saldırıların önü açılacak ve bunda bu affın katkısı büyük olacaktır.
Bu ve benzeri sebeplerle sayın Bozdağ'ın saldırganı affetmeye hakkı yoktur. Çünkü saldırı ona değil hükümete, barış ve kardeşlik fikrine, Hacıbektaş felsefesine, kısacası insani değerlere yapılmıştır.
Hayır saygıdeğer başbakan yardımcımız, saldırganı affetmeyiniz. Bırakınız saldırgan hak ettiği cezayı çeksin.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER
Genç yazarlarımızdan Yıldıray Oğur Star Pazar Eki'nde yazdığı makalede Ergenekon davası ile ilgili ilginç bilgilere yer vermiş. Mesela bunlardan biri de Öcalan'la İmralı'ya görüşmeye giden ekibin değişmez ismi ve de BDP'nin muhtemel İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Sırrı Süreyya Önder'in Kanaltürk ulusalcı çizgide yayın yaparken (sahibi Tuncay Özkan'dı) kanalın idari müdürü olduğunu ifade etmiş.
Ancak şahsen benim Önder'in adını duymam ve belki de bir ölçüde kamuoyunda tanınması Kanal 24'teki yıllar süren programlarıyla olmuştur. Halen aynı kanalda program yapmayı sürdüren iki gençle birlikte program yapıyorlardı ve inanın ben bu zatın İslamcı olduğunu zannediyordum.
Yalnız şunu yazmadan geçemeyeceğim, Kanal 24'daki programı izlenir kılan da Önder'in tatlı diliyle yaptığı esprileri ve anlattığı hatıralarıydı.
MASONLAR VE BAŞÖRTÜSÜ
Yeni Şafak'ın usta yazarı Cem Küçük İtalya'dan yola çıkarak yazdığı köşe yazısında; Gladyo ve Ergenekon yapılanmalarının masonlukla ilgili olduğunu anlatmış.
Gerçekten merak ederim Türkiye'de başörtüsü düşmanlığı ve aleyhteki kampanyalar nasıl başlıyor ve kimler yürütüyor diye. Bazıları askerler diyecek ama onların üstünde bir güç olduğunu düşünürdüm. Sadece medyanın işi de olamazdı. Öyle ya olağan hallerde imkan dışı görünüyordu bu. Muhakkak tepede organize eden bir örgüt olmalıydı.
Bundan yıllar önceydi. Örtülü kızlarımız okullarına gidiyor, medyada aleyhte haberler çıkmıyordu. Üniversite hocaları bu uyumlu ve çalışkan kızları kabullenmiş gibiydiler. İşte o sıra Milliyet Gazetesi'nde bir psikiyatrist hocamız kızları böyle okullara giremeyeceğini, bunun laikliğe aykırı olduğunu yazdı. Üstelik hocamız hoşgörülü kimliğiyle bildiğimiz nazik ve güler yüzlü biriydi. Ancak masondu. Belli ki loca ona görev vermişti.
Sanki düğmeye basılmış, büyük örtü karşıtlığı kampanyası bu yazıyla birlikte başlamıştı.
O zaman anladım ki bize düşman hareketlerin ardında masonluk var. Nasıl ki Ergenekon Terör Örgütü onların eseri olarak aynı oyun oynanmaktaysau2026