Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
10 Eylül 2023

​"Sakın câhillerden olma!.."

Yaratılmışların en şereflisi olan insana cehalet değil, âlimlik yakışır. Çünkü cehalet, bütün kötülüklerin kaynağıdır. Cehalet, kişiyi Allah katında da insanlar katında da değersiz kılar. Okumak, faydalı bilgilerle donanmak, ilmi insanlığın hayrına kullanmak ise kişiyi yüceltir. Kaldı ki, insan Allahü Teâlâ’nın muhatabı ve yeryüzündeki halifesidir. Allah, -insanı câhillikten kurtarmak için- çok sayıda kitap ve peygamber göndermiştir. Son Peygamberi Muhammed aleyhissalatü vesselama gönderdiğ son kitabı Kuran-ı kerimin ilk emri; “ikra” yani “oku”dur. Çünkü Rabbimiz celle celâlüh, beşeriyeti cehâlet karanlık ve bataklığından kurtarıp insanın ulaşabileceği en yüksek derece olan ilimle şereflendirmek ister. Bunun için Dinimizde câhillik çirkin görülmüş ve kınanmıştır. Bu meyanda, İslâm öncesi döneme, “câhiliyye” denilmiş olması çok mânidardır.

İslam dini, ilimle özdeştir. Evet, medeniyetimizde din ile ilim, hiçbir zaman birbirinden ayrılmayan iki ana unsurdur. Biri olmayınca diğeri tek başına insanı hedefe ulaştırmaz. İlim, dünya ve âhiret saadetinin anahtarı ve erdemlerin en büyüğüdür. Âyet-i kerimede buyuruldu ki: “De ki: Ey Rabbim! İlmimi artır.” (Taha 114)

Dikkat buyurun! Bu âyet-i kerime bize -başka herhangi birşey için değil- ilmimizin artması için dua etmemizi emrediyor. Zira ilim tükenmez bir hazine olup; sadece sâhibine değil, başka insanlara da, hatta diğer canlılara da fayda verir.

Dinimizde ilim, hayatî öneme sahiptir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:“Ya öğreten ol, ya öğrenen ol, ya dinleyen ol, yahut bunları seven ol. Beşincisi olma, helâk olursun!” (Beyhaki, Şuabü’l-iman 1709)

Efendimiz aleyhissalatü vesselam, bu hadis-i şerifleriyle, âdeta bütün İslam toplumunun ilim ile meşgul olmasını emrediyor. Bu hadis-i şerife göre; herkesin kendi şartları nispetinde ilim kervanına katılması gerekir: Bilenler öğretecek, bilmeyenler öğrenecek, öğrenemeyenler dinleyecek, ötekiler de bütün bu sınıfları sevip imkânları ölçüsünde onları destekleyecektir. Bu hadis-i şerif, ilim kervanına hiçbir şekilde katılmayanların, dünya ve ahirette kaybedenlerden olacaklarını da haykırıyor.

Normalde bütün insanları bir tarağın dişleri gibi eşit kabul eden Dinimiz; âlim ile câhilin yani bilen ile bilmeyenin asla bir olamayacağını söylüyor. Âyet-i kerimede buyuruldu ki: “De ki: Hiç bilenlerle bilmeyenler (âlimler ile câhiller) bir olur mu?” (Zümer 9)

Başka bir âyet-i kerime: “Allah, gerçekten kendisinden başka ilah olmadığına şâhitlik etti; melekler ve ilim sahipleri de O’ndan başka ilah olmadığına adaletle şâhitlik ettiler.” (Al-i İmran 18)

Görüldüğü gibi; Allah azze ve celle yüce Zatı ile başlıyor, ikinci olarak melekleri, üçüncü sırada da ilim sahiplerini zikrediyor. Âlimlere; şeref, üstünlük ve asalet olarak bu âyet-i kerime yeter.

Dünya ve âhiret saadetinin anahtarı ilimdir. Müslüman; ilim öğrenmek zorundadır. Çünkü cehaletle, ne İslam yaşanır ne de yaşatılır.

İlim, insanları olgunlaştırarak güzel ahlâka kavuşturur. Toplumu da helâk edici ahlaksızlıklardan temizler.

İlim, âhiretimiz için ne kadar kıymetli ise, dünyamız için de o kadar değerlidir. Eskiden savaşlar; fizikî kuvvetle, topla tüfekle yapılırdı. Şimdi ise ilimle yani bilgi ve teknoloji ile yapılıyor. Bunun için, artık bilgiyi ellerinde tutanlar, gücü de tekellerinde bulunduruyor ve dünya düzeninin kurallarını da onlar belirliyor.

Ancak bilgi ne kadar mühim ise, onu yerinde ve zamanında işleyip kullanmak da o kadar önemlidir. Bakınız, bugünkü şartlarda bir tondan biraz fazla olan bir binek arabanın hammadde maliyeti kabaca 850 dolar olarak hesaplanmaktadır. Peki, bu hammaddeyi etkin bir şekilde işleyen otomobil markaları bu binek arabaları kaça satıyorlar bir düşünün… İşte bilgiyi yerinde kullanmak bu kadar stratejik önem arz etmektedir.

İlmin meydana getireceği bu kadar çok büyük kazançlara mukabil, cehalet de başka yollarla telafisi asla mümkün olmayan kayıplara sebep olmaktadır. Çünkü her fenalığın, hatta küfür ve şirkin başı da bilgisizlik ve cehalettir. Bunun için âyet-i kerimede: “Sakın câhillerden olma,” (Enam 35) buyurulmaktadır.