Sakın ameliyatı tavsiye etmeyiniz
Yukardaki başlık bir hastama ait. İki yıl önce mide küçültme operasyonu ile 82 kilo vermiş ve daha sonra bir miktar kilo almış. Bana geliş sebebi ise aşırı halsizlik yorgunluk ve isteksizlik. Yakınmalarının ortak paydasında depresif şikayetler var.
Hastamızı görüp değerlendiren meslektaşlarımızın verdiği depresyon ilaçlarının hemen hemen hepsini kullandığı için isimlerini de ezberlemiş. Biraz konuştuk. Konuştukça bilinçli bir hasta olduğu izlenimi edindim.
"Ameliyat öncesi kilom fazlaydı doğru. Ancak canlı ve kanlı idim. Her şey midem alındıktan sonra başladı. İnternetten insan fizyolojisi ile ilgili bilgileri edindim ve işin sadece mide küçültülerek çözülemeyeceğini anladım."
İşin işten geçtiğini ifade ederken pişmanlığı yüzünden okunuyordu. Değerli dostlar bende aynı kanaatteyim. Bu tür operasyonlarda sadece midenin bir kısmi alınmıyor. Yüce Rabbimizin yaratılış mucizesinden ve hikmetlerindeki bütünlüğün ahenk ve dengesi de bozuluyor.
Bilimsel olarak ikinci beyin olduğu tescillenen mide barsak sistemini n salgıladığı tüm sistemimizi dengeleyen hormonal homeostas bozuluyor. Bu bozulma az ya da çok bu hastamızda olduğu gibi tedavilere dirençli yeni şikayetler üreterek hastanın ve hekimin işini zorlaştırıyor.
Bu gerçekliklere onlarca ilaveler yapabiliriz. Başka hastalarda başka şikayetler olunca bu ve benzer ameliyatları yapanların ve yaptıranların iki kere düşünmesini tavsiye ediyorum.
Doku ve organlarımız bizim bildiklerimizin ötesinde mucizevi bir yaratılışa sahip. Su hava ve gıdanın yanında başka şeylere de muhtaç. Mesela Çİ enerjisi gıdasını almak zorunda. Bu enerji sadece hücrelerimizi değil aynı zamanda ruhumuzun da olmazsa olmaz gıdası.
Bu enerjiyi sağlıklı olarak hücrelere taşıyan bir sistem var. Buna biz enerji dolaşım sistemi diyoruz. 16 kanalla 360 duraklı bu sistemi bozan her şey bizi olumsuz etkiliyor. Adını yeni duyduğumuz birçok hastalığa karşı açık hale gelebiliyoruz. Baş ağrısından depresyona, uyku düzensizliğinden strese kadar birçok hastalıkla mücadele etmek zorunda kalabiliyoruz.
Diş dolgusundan ameliyat yara izine kadar vücudumuza dışardan uygulanan operasyonlar da dahil her türlü dış müdahale Çİ enerji akışını bozuyor. Bu bozulmanın bedelini de tedaviye dirençli hastalıklar olarak ödüyoruz.
"Sakın ameliyatı tavsiye etmeyin" diyen hastamın aslında demek istediklerinin kısa tıbbi özetini aktardım bu makalemde.
Değerli kardeşlerim, mesleğinde kırk yıla yaklaşmış bir hekim olarak kısa ve özet olarak aktaracaklarımı kulaklarınıza küpe yapmanızı tavsiye ediyorum.
Uyku düzeninize özen gösterin. Uyku gıdası hava su kadar değerli ve yetersizliği durumunda tüm hücreler bu gıdadan mahrum kalarak akla hayale gelmeyecek kadar yıpranıyor. Uyku gıdasını sağlıklı almamızı temin eden melatonin hormonu gece 22-04 saatleri arasındaki uykuda maksimum düzeyde salgılanarak tüm doku ve organlarımızın kendini rehabilite etmesini sağlıyor.
Stres ve stres üreten ortamlardan uzaklaşmak da başka bir zaruret. Stresin sebep olmadığı bir hastalık tanımıyorum.
Hareketli bir varlık olarak yaratılmışız. İki ayak ve güçlü ayak kasları bunun en bariz delili. Sedanter yaşayarak hareketteki bereketten mahrum kalmakla en büyük zararı kalp ve damar sistemine veriyoruz.
Yediklerimizin ilaçlarımız olmasına özen göstermeden midemizi gelişi güzel doldurmanın bedelini de kanser dahil mide barsak hastalıklarına kadar bir çok olumsuzluklarla karşılaşabiliriz.
Beyaz un hamur ve beyaz şekerle olan ilişkimizi dengelemeyerek yeme bağımlısı olursak er ya da geç şeker tansiyon kalp ve damarlarımızı tıkayabiliriz.
Obezite çağımızın en büyük belası. Afrika'da açlıktan ölen insanların gıdasını çalan batının acımasız insanlarına Rabbim bu hastalığı musallat etti. Obezite yani aşırı kilolu insanların karşılaştıkları zorlukları anlatmaya gerek bile yok.
Pişman olmayın
Son yılların yeni modası olan mide küçültme operasyonundan önce moda olan balon tedavisi birçok yan etkisi nedeni ile terk edildi. Çok geçmez bugünün modası da kısa zamanda yerini başka moda tedavilere bırakacak. Siz siz olun makaleme konu olan hastam gibi iş işten geçtikten sonra pişman olmayın.
İki öğün yemek su gıdasından mahrum olmamak ve midelerimizi çöp sepeti gibi kullanmamak kendimize yapacağımız en büyük iyiliktir.
Acıkmadan sofraya oturabilmeyi, doymadan da sofradan kalkmayı becerebilirsek akla hayale gelmeyecek kadar çok sayıda hastalıklara karşı kendimizi korumuş oluruz.
Kilo probleminde genetik yatkınlık önemli ancak şişmanlık önlenebilen bir hastalık. Bunu aklımızdan hiç çıkarmayalım.
Akılsızca hareket ederek ağzımızdan girenleri sansürlemeden yer içersek bedelini sadece bu yükü taşıyan ayaklarımız ödemiyor. Tüm organlarımız maalesef bu bedeli ödemek durumunda.
Yarın geç bugünden kararımızı verelim. Niyet ederek bu hayırlı işe başlayalım diyorum.
Sağlık ve mutluluk dileklerimle.