Şairler her daim annelerin yanında
HDP il binası önünde oturma eylemi yapan annelere Muş'tan Bidri ve Elmani ailesinin temsilcileri ve Tunceli'den gelen Memur Sen ve Eğitim Bir Sen üyeleri destek ziyaretinde bulundu.
Adı şimdiden efsaneleşen “Hacire Ana”nın Diyarbakır’da kanlı terör örgütü PKK’ya karşı HDP binası önünde başlattığı şanlı direniş ve kazandığı muhteşem zafer, diğer annelerin katılımıyla güçlü ve destansı bir şekilde devam ediyor. Toplum vicdanında ortak ve esaslı bir destek bulan “Diyarbakır Anneleri”, yaklaşık 40 yıldır güzel ülkemizde kan döken dışa bağlı ve köleleştirilmiş kirli bir örgütün iç yüzünü masum duruşlarıyla ortaya koyuyorlar.
Destekler azalmasın
Bu mübarek ve kararlı annelere değişik kesimlerden destek, artarak devam ediyor. Evlatlarını alçak örgütten isteyen kahraman annelerin yanında duranlar arasında soylu sanatçılar da var. Peki şairlerimiz tarih boyunca anneler için neler yazmışlar? Bu konuda yakın dönem edebiyatımızda yaptığımız küçük bir araştırma, anneler için şairlerimizin lirik şiirler yazdıklarını ve dinimizde kendilerine büyük değer verilen annelerin hiç de unutulmadığını gösteriyor.
Taşkent’te Sabah Namazı
Meselâ gazeteci olarak da gönüllerde taht kuran fikir adamı ve şair Ömer Öztürkmen, Taşkent’te Sabah Namazı adlı eserindeki “Anne” şiirinde şöyle der:
Ölüm şu karşıdaki beyazlıklarda
İpekten dualarla kanatlanacak
Bir anne titriyor öteki uçta
Ha uçtu ha uçacak…
Tenimde bir yara
Ahmet Kutsi Tecer “Anneler” şiirinde duygularını şöyle dile getirir:
Dal bir gün dedi ki tomurcuğuna
Tenimde bir yara işler gibisin
Titrerim, rüzgârlar keder vermesin.
Anneler beşikte der çocuğuna
Acını görmesin gözüm âlemde
Teselli demeksizin bana son demde.
Bütün ümitleri yel alır gider
Tomurcuk açılır sel alır gider
Anneler büyütür el alır gider.
Üstad’ın Anneciğim şiiri
Anneleri unutmayan şairler arasında İbrahim Alaattin Gövsa, Ömer Bedrettin Uşaklı, Fazıl Hüsnü Dağlarca ve Feyzi Halıcı da var. Ancak Sultanü’ş Şuara Necip Fazıl Kısakürek’in “Anneciğim” şiiri, bir evladın diliyle kaleme alınmış en güzel şiirlerdendir ve şöyledir:
Ak saçlı başını alıp eline
Kara hülyalara dal anneciğim
O titrek kalbini bahtın yeline
Bir ince tüy gibi sal anneciğim.
***
Sanma bir gün geçer bu karanlıklar
Zulmetin ardında yine zulmet var
Çocuklar hıçkırır, anneler ağlar
Yaşlı gözlerinle kal anneciğim
***
Gözlerinde aksi bir derin hiçin,
Kanadın yayılmış çırpınmak için
Bu kış yolculuk var diyorsa için
Beni de beraber al anneciğim.
Halide Nusret’in şiiri
Aynı zamanda iyi bir anne olan ve Cumhuriyet devrinin önemli şairlerinden kabul edilen Halide Nusret Zorlutuna’nın “Anne” şiiri, bir bakıma anne hasretiyle tutuşanların hislerine tercüman oluyor. “Büyük Allah’ın büyük eseri” olarak ‘anne’leri kabul eden şairemiz, “sevgi enginliğinde eşsiz” olan annelerin ayağının altına Rabbimizin cenneti serdiğini hatırlatıyor bizlere. Şiirin ilk mısraları şöyle:
Bakışın güneş gibi ısıtır içimizi
Gülüşün aydınlatır üzgün kalpleri anne.
Elimizden şefkatle tutarsın her an bizi
Dünyaya geldiğimiz günlerden beri anne
En tatlı hatırası en sevimli çağımın
Yüzünde gölgesi var gül yüzlü bayrağımın
Anavatan diyorlar adına toprağımın
Sen vatanlaştırırsın bastığın yeri anne.
Bir Küçük Çocuğum
Azerbaycan’ın büyük şairi Bahtiyar Vahapzade, Beş Hececilerden Faruk Nafiz Çamlıbel, Yusuf Ziya Ortaç, Halit Fahri Ozansoy ve Orhan Seyfi Orhon ile daha yeni şairlerimizden Behçet Necatigil ve Coşkun Ertepınar’ın da anne şiirleri var. Bunların yanında fazla meşhur olmasa da iyi bir şair olarak tanıdığımız Hamit Macit Selekler, “Bir Küçük Çocuğum Anneciğim” der şiirinde; ardından yaramazlıklarını parça parça sıraladıktan sonra son kıtada dünyada en çok sevdiği insandan af diler: “Suçumu bağışla, güzel bir şey af / ‘Affettim!’ dedin mi, cennet her taraf / Sen de bir çocuksun, çocuk kadar saf / Biricik sevgili güzel annemsin.”
Yemen’e giden gelir mi sandın!
Yakın tarihimiz büyük savaş acılarıyla doludur. Sefere çıkıp geri dönemeyen ve baba olan Mehmetçiklerin yasını eşleri tutmuş, çocukları da bu ayrılığın hicranını derinden yaşamıştır. Seferberlik türküleri hüzün edebiyatımızın başında yer tutar. Fethi Giray “Yemen Türküsü”nde böyle bir ailenin dramını anlatır. “Anam bir seferberlik türküsü söyler / Dizini döve döve, / Kara vapur inim inim iniler Yetim kaldı top kâhküllü gelinler.” diyen şair, daha sonra annesinin yaşayarak söylediği hasretlik türkülerini anlatır: “Benim anam / Gelin olduğu geceden / Babamın bilmem kaçıncı seferden / Geri dönmediği günden beri / Bir türkü söyler. // Ellerinde kurumadan gelinlik kınası / Yemen’den gelmiş / Babamın barut kokan künyesi / Anam dizlerini dövmüş: / Oy Yemen de neresi!”
Atasözlerinde analar
Atasözlerimizin bir kısmı annelere dairdir. “Ağlarsa anam ağlar / Gerisi yalan ağlar” sözü dillerdedir. Cahit Sıtkı Tarancı da “İnsan Hâli”nde bu duygularını benzer duygularla anlatır: “Bana yolculuk göründüğü gün / Bulunmasına bulunur sanırım / Tabutumu taşıyacak üç beş dost / Arkamdan ağlayacak bir kızcağız. // Fakat zamanla dostlar unuturlar / Sevgiliyi bir başkası avutur / İstemem o dehşet gün gelip çatsın / Bana kimseler anam kadar yanmaz.”
Hisarcılardan duyguyüklü mısralar
Hisar Grubu mensupları Gültekin Samanoğlu, Mustafa Necati Karaer, Munis Faik Ozansoy, Nevzat Yalçın, İlhan Geçer ve Yahya Akengin de anne sevgisini ilmek ilmek şiirlerinde dokumuş, yüreklerindeki bağlılığı mısra mısra işlemişlerdir. Munis Faik Ozansoy, “Bayram Ağıtı”nda yaşadığı hicranı şu kıtayla anlatmaya başlar: “İlk defa, Bayram sabahı / Öpecek el bulamadım; / Bekledim çağrılmadı / Bir ana sesiyle adım.” Karaer ise “N’olmuş” şiirinde annesini yitiren bir evladın kırık hislerini muhteşem mısralarla zihinlere nakşeder: “Elim kapı tokmağında: ‘Gir!’ dese / Fakat nedir içimdeki vesvese / Komşular bana bakıyor nedense / Mahalle hep eski mahalle ama...// Şu oturduğu minder, şu da sedir / Tesbihi seccadenin üstündedir / Yengemin söyleyemediği nedir? / Mahalle hep eski mahalle ama / ... n’olmuş anama?”
Unutulmaz mısralar
Selahattin Batu, Halim Yağcıoğlu, Faik Baysal, Rıza Akdemir, Göktürk Mehmet Uytun, Ahmet Tufan Şentürk ve Mustafa Miyasoğlu da annelere dair unutulmaz mısraları edebiyatımıza armağan etmişlerdir. Hayat serencamını “Anama” şiirinde mükemmel biçimde anlatan “Âşık Veysel ise, hislerini şu mısralarla taçlandırır: “Veysel der kopar mı analar bağı / Analar doğurmuş ağayı, beyi / İşte budur sözlerimin gerçeği / Okuttu, öğretti, büyüttü anam.” Ve Bayrak Şairimiz Arif Nihat Asya’nın bir anneye söylettiği “Anne” şiirinde şu nefis mısralar: “İlk kundağın / Ben oldum, yavrum / İlk oyuncağın / Ben oldum! // Acı nedir / Tatlı nedir... bilmezdin... / Dilin amağın / Ben oldum! // “Lâyık değildim / Lâyık gördüler / Annen oldum yavrum / Annen oldum!”
Günümüz şairlerinden de annelere dair şiirler bekliyoruz. Eserlerinde hece veznini kullanan şair İbrahim Güleç, “Hacire Ana” şiiriyle bu konuda öncülük etti. Şairlerimizin “Diyarbakır Anneleri”ne asla duyarsız ve seyirci kalmayacaklarına, bu millî meseleyi geleceğe taşıyacaklarına inanıyorum.
HACİRE ANA
Helâl olsun sana Hacire Ana
Ayakları öpülecek kadınsın
Diyarbakır başta herbir meydana
Anıtları dikilecek kadınsın
***
Nene Hatun gibi çıktın meydana
Her duygudan insan geldi yanyana
Mertlik tarlasına bağa bostana
Tohum diye ekilecek kadınsın
***
Herkeste bulunmaz o cesur yürek
Tabanı derinde devrilmez direk
Bütün dünya duysun görsün diyerek
Kitaplara yazılacak kadınsın
***
Eğer birleşirse cesaret gurur
Önce yürek sonra beyine vurur
Kirpikten düşene kim karşı durur
Gözyaşları dökülecek kadınsın
***
Nur içinde yatsın ecdadın, soyun
Tarihe geçecek o cesur huyun
İbrahim’im der ki beden, baş, boyun
Uğrunda diz çökülecek kadınsın
*İbrahim Güleç