Dolar (USD)
34.49
Euro (EUR)
36.24
Gram Altın
2960.06
BIST 100
9367.77
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
20 Ağustos 2023

​Şairin gözü kara olur –İki-

Cihannüma Anadolu şiir akşamlarında tanıdıydım Mehmet Gözükara’yı. Üstadımız Tayyib Atmaca’nın anlattığı kadar gözü kara bir şair olduğuna da şahit olduk. Duruşuyla, edasıyla, tavrıyla, nazıyla, kıvrak zekâsının getirdiği doğaçlama söyleyişiyle tam bir halk şairiydi Mehmet Gözükara. Şayet Açıkkara dergisinin hikâyesini bilmeseydim bu derginin Mehmet Gözükara’dan mülhem olduğunu söyleyebilirdim.

Bu kısa girizgâhtan sonra Mehmet Gözükara’yı tanımaya çalışıyorum. Şair, nüfus kayıtlarına göre 1962 yılında Maraş’ın Elbistan kazasında doğdu. Aslında Elbistan’ın Eldelek köyünde dünyaya geldi. Eldelek köyü, Elbistan’ın hububat ambarı. Münbit bir ovanın ortasında yer almaktadır. Mehmet Gözükara, şair bir aileden gelmektedir. Aslında Gözükara Şairleri ailesi de dense yeridir. Amcazadelerden Ali Kemal Gözükara ve Ali Gözükara kitabı olan şairlerdir. Aynı zamanda irticalen de annesi Güllü Gözükara ve ninesi Fadime Sarı da

Şiir söylerlerdi.

Mehmet Gözükara’nın aktardığı şu anekdot da önemli.

“Annemin ve anneannemin şiir defterleri de vardı.”

Peki, ne oldu bu defterlere diye sorduyduk. Şiir defterlerinin akıbeti belli değil. Köy ortamında arşiv denilecek bir yer olmadığından dolayı bu defterler muhafaza edilememişti. Fakat şairimizin annesi Şaire Güllü, hafızasında annesinin on beş kadar şiirini kendisinin de yirmi beş kadar şiirini kayda aldırmıştı. Bu kayıtlar şimdi Mehmet Gözükara’nın arşivinde mevcuttur. Şiirlerin bir kısmı “Elbistan Ağıtları” adlı derleme kitabında neşredilmiştir.

Gözükara ailesi şiirle hemhal olunca ister istemez şairimiz de şiir ikliminde büyümüştür. Hitaplar kafiyeli ve ölçülü; talepler de redifli ve ayaklı olurdu bu köyde.

Mehmet Gözükara ile sohbetimizde şairin ısrarla “ben teknik lise mezunuyum ve elektrik idaresinden (TEK) emekli oldum,” deyişine bir anlam verememiştim. Daha sonraları öğrendim ki eskiden saz şairleri geçimini-maişetini şiirden kazanırlardı. Düğünlerde, meydanlarda, kahvelerde, toylarda her türlü sosyal etkinlikte yer alırlar. Temaşa edenler arasında şapkalarını, teştlerini gezdirirlerdi. Hatta seyirciler çoğu zaman şairin elinde sazı varsa gelip sazına bahşiş takarlardı. Bu nedenle Mehmet Gözükara “benim geçimim şiir üzerine değil” demek istiyormuş.

Aslında bu durum Urfa Sıra Gecelerinin orijinalini de bana hatırlattı. Esnaf olan gazelhan, hoyrat söyleyen, kasidehan dostlarımız da var. Bunlar para için sanatını icra etmezler. Aynı zamanda konukevlerinde bahşişle türkü söyleyen, sanatını icra eden dostlarımız da vardı.

Mehmet Gözükara, ilkokuldan beri köyde şiire öykünerek büyüdü. Kendi söz yatağını, söz mecrasını bulunca da şiir ırmağında aktı ve akmaktadır. Mehmet Gözükara şiirini şöyle tanımlar. Aşk şiiri yazarken Karacaoğlanlaşır, meydan okurken de dadallaşırım (Dadaloğlu olur). Şairin şimdiye kadar dördü atışma kitabı, beş tanesi müstakil şiir kitabı, birisi ağıt olmak üzere iki tane halk ağzı derleme kitabı, bir tane gezi kitabı, bir tane de halk hikâyeleri kitabı mevcuttur. Bir o kadar neşredilmeyi bekleyen kitap dosyaları var.

Mehmet Gözükara’nın küçüklükten beri sözü hazır ve nazırdı. Hazır cevap olarak kafiyeli ve ölçülü cevaplar verirdi. Kendisinin tabiriyle

“topun gelişine vurur, mutlaka da gole çevirirdim.”

Ama kader bu ya, Mehmet Gözükara, hep doksana yakın dakikalarda saha girer vemaçın kaderini değiştirirdi. Tıpkı Fenerbahçe’nin golcü bir semihi vardı.

Bunu ne için söylüyoruz. Mehmet Gözükara, şiirini saz ilen söylemek için harçlığıyla bir bağlama almıştı. Âşıklara imrendiğinde olsa gerek sazıyla sözüyle meydanlara çıkacakken merhum babası ona engel oldu. Ve şu talihsiz nasihati yapmıştı.

“Oğlum ben seni okuyup adam olasın diye gönderdim okula.

Saz çalıp tambura oynayasın diye değil.”

Şair Mehmet Gözükara, babasının bu sözü sonrası sazı bıraktı. Onda artık saz çalma isteği de kayboldu. Ve Bir daha da eline almadı sazı.

Şairimizden okuyucularımıza bu dörtlüğü hediye edelim.

Bu dünyanın baki kalmaz sarayı /Hekim türkülerle bağlar yarayı

Azrail sorarsa Gözükara’yı/Sallara dökülür türkülerimiz