Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
28 Mart 2018

Said Nursi'nin eğitim anlayışı\u2026

Çocukluktan gençliğe, gençlikten yaşlılığa kadar hayatın bütün bir alanını kapsayan bir eğitim anlayışının zorunluluğu kendini hissettirmekte. Özellikle günümüz toplumunda eğitim, herkes için, her zaman ve zeminde önemli bir ihtiyaç haline gelmiştir.

Önemli bir İslam mütefekkiri olmasıyla birlikte önemli bir Eğitim Pedagogu olduğuna inandığım Said Nursi'nin toplum üzerindeki yaptığı tespitlere kulak vermemiz ve toplum olarak bu yönde çalışmalar yapmamız gerektiğine inanıyorum.

"Vicdanın ziyası, ulumu diniye; aklın nuru fünunu medeniyedir. İkisinin imtizacı ile hakikat tecelli eder" diyen Said Nursi; fıkıh, kelam, hadis gibi din ilimlerinin öğretilmesine ve aynı zamanda matematik, kimya, edebiyat gibi fen ilimlerinin de öğretilmesi gerektiğini vurgular. Tek başına din ilimlerinin veya tek başına fen ilimlerinin öğretilmesi tek kanatlı kuş misali öğrencinin ya da öğrenenin pervaz etmesinde noksan kalır.

Said Nursi, Kur'an ve sünnet ışığında hayatına yön vermesi, yaşamını Kur'anın öğretileri ve sünnetin gereklilikleri çerçevesinde ilerletmesi vicdanın ziyası olan ulumu diniyeye uygun düşmektedir. Said Nursi, Van'da Vali Tahir Paşa Konağı'nda kaldığı sürede Tarih, coğrafya, matematik, mantık, fizik, kimya, felsefe gibi dünyevi ilimlerle de ilgilenmiş ve aklın nuru olan fünunu medeniye üzerinde de çalışmalar yapmıştır.

Said Nursi'nin ortaya koyduğu eserlerin tamamı, eğitim üzerine yapılmış derin tefekküru00ee düşüncelerin ürünüdür. Risalelerin tamamı birer eğitim kitabıdır. İmanı, ahlakı, edebi, nezaketi, hoşgörüyü, kardeşliği, birlik ve beraberliği başta olmak üzere çok geniş bir yelpazede insanı ve insana ait değerleri ele alması yönüyle bir eğitim kitabıdır.

Said Nursi'ye göre eğitim, formal olmaktan öte informal eğitim dediğimiz yaygın eğitim şeklinde olması daha etkilidir. Yani eğitim belli bir mekana veya zamana hapsedilmek yerine; hapishaneler, hastaneler, yurtlar, iş yerleri, mescitler başta olmak üzere çeşitli mekanlarda, spontane gelişecek bir iletişim üzerine ilerleyebilmelidir. Yani, belli bir zamanı olmayan eğitim şeklidir. Bu tür bir eğitim için bazen bir hapishane dahi eğitim yerine dönüşebilir ki, nitekim Said Nursi'nin hayatına baktığımızda hapishaneleri, kabristanları, hastaneleri birer eğitim yuvaları olarak görmüş ve ibretlik derslerin alınması, hayatın amacına uygun ilerleyebilmesi için bir inşirah yeri olarak görülebileceği mekanlar olarak tanımlanmıştır. Bu tür yerleri Risalelerin bazı yerlerinde Medrese-i Yusufiye, Mekteb-i Nuriye ya da Nur Mektebi İrfan olarak tanımladığı görülmektedir.

Günümüz koşullarının toplumun ve insanın önünde bulunan en temel düşmanının cehalet, zaruret ve ihtilaf olduğuna değinen Said Nursi, bu üç düşmana karşı sanat, marifet ve ittifakla mücadele edilmesi gerektiğini söyler. Sanat, marifet ve ittifakın yerleşmesinde ve bütün bir topluma genellenmesinde ise hayata koymayı planladığı Medresetüzzehra projesi yer alır. Modern batı özentisi ile uygulanan değişik eğitim sistemlerinden bunalmış, yorulmuş ve kıskaca girmiş bir topluma bu proje ile yepyeni bir eğitim modeli sunmuştur. Medresetüzzehra, Said Nursi'nin hayata koymayı planladığı yeni eğitim modelinin adıdır. Tabiri caiz ise, bir üniversitenin adıdır. Burada din ilimleri ile, fen ilimlerinin birlikte okutulacağı bir üniversite hayal edilmektedir.

Bu eğitim içerisinde din eğitimi Said Nursi için önemli bir noktadır. Din ile eğitilmeyen bir toplumun anarşist bir topluma dönüşeceğini vurgular. Dolayısıyla ileride telafisi imkansız sonuçların doğabileceğini, memleket ve milletin başına anarşistliğin musallat olabileceğini şu sözlerle dile getirir: "Müslüman bir başkasına benzemez. Dini terk edip, Müslüman seciyesinden çıkan bir Müslim, dalalet-i mutlakaya düşer, anarşist olur, daha idare edilmez."

Din olgusu Said Nursi'nin hayatında önemli bir yer kaplamaktadır. Toplum ve millet için din eğitiminin önemli olduğuna inanan Said Nursi, "Din hayatın hayatı, hem nuru hem esası, ihyay-ı din ile olur bu milletin ihyası" diyerek bir toplumu ayakta tutmanın, ihya etmenin dini öğretiler ve ritüeller aracılığı ile olacağını söyler.

Said Nursi, eğitimi iki temel zeminde ele alır; biri teorik zemin, diğeri pratik zemin. Teorik zeminde Said Nursi'nin yazdığı eserler bu kapsamda değerlendirilebilir. Pratik zemin ise, nasıl bir insan modeli olması gerektiği ile ilgilidir. Bu insan modelinin ayrıntılarını, Said Nursi ile etrafında halkalanan talebeleri arasında geçen iletişimden öğrenebiliriz. Said Nursi'nin talebeleri olan iletişimi bir hareket haline dönüşmüş ve günümüzde Nurculuk denilen ekolü oluşturmuştur. (FETÖ terör örgütü bu hareketin kapsamı dışındadır. Zira ne FETÖ elebaşı ne de ona itaat edenler, hiçbir zaman gerçek anlamda bir Nurculuk hareketi gerçekleştirmemişlerdir.)

Said Nursi etrafında şekillenen halka ile olan iletişim modeli, özgün bir eğitim modelidir. Bu eğitim modelinde ki nihai amaç, insandan faydalanmaktır. İnsandan faydalanmadan önceki adım, insanın kendinin farkına varmasıdır. Yani zayıf ve güçlü yönlerini, kabiliyetlerini, yeteneklerini bilmesi ve keşfetmesi sürecidir. Bu sürecin temeli Said Nursi'nin eğitim modelini oluşturur.

Not: 23 Mart Said Nursi'nin vefatının 58. yıldönümüydü. Bediüzzaman Said Nursi'ye Allah'tan rahmet dilerim.