Dolar (USD)
32.47
Euro (EUR)
34.73
Gram Altın
2441.26
BIST 100
9915.62
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

23 Kasım 2016

Said-i Nursi'ye yapılan ithama cevap bekliyorum

Mustafa İslamoğlu ile beraber Ali Akın Hoca bir program da "Said Nursi bana vahyi geliyor" demişti. Mustafa İslamoğlu da eder haliyle duruşuyla alaycı gülümsemesiyle tasdik etmişti. Eğer tasdik etmeseydi karşı çıkardı. Çünkü süku00fbt ikrardan gelir.

Evet Mustafa İslamoğlu laikliğin uygulandığı şu ülkede sizin gibiler çok rahat hareket ediyor.

Eğer bu ülkede şeriat kanunları hükümferma olsaydı bu gibi ifadelerin karşılığını bulur, söylediklerinizi ispat etmediğiniz takdirde, yalan söylemek ve iftiradan dolayı mahkemenin vereceği kararla mahku00fbm olurdunuz.

Bu hususla ilgili olarak başta Milat gazetesinde bir yazı yazmıştım. "Hodri meydan. Gelin Bediüzzaman Said-i Nursi'nin kitaplarını ortaya koyarak bu konuyu tartışalım" demiştim. Amma ne ses var nede seda. Biliyorum ki bunu hiçbir zaman yapmayacaksınız. Çünkü Said Nursi'nin kitaplarında asla böyle bir ifade yoktur.

Risale-i Nur kitapları 1994 yılından evvel T.C.K'nın 163'ncü maddesinden yargılandı. Bu kitaplarla ilgili olarak ülkenin her yanından belki bine yakın mahkeme karar verdi. Bu davalarda bilirkişi olarak rapor verenlerin bazıları da din alimiydi. Laik devlet Said Nursi'nin bütün kitaplarını titizlikle incelettirdi. Böyle bir ifadeye rastlamış olsalardı kim bilir onun hakkında neler söyleyeceklerdi. Mahkemeler bu eserlerin Kur'an-ı Kerim'in tefsiri olduğunu kararlarıyla ortaya koydular. Dünya hukuk tarihinde eşi benzeri görülmemiş bir uygulama yapılmıştı.

Gerek İslam hukuku ve gerekse dünyanın bütün hukuk sistemlerinde tek taraflı dava açılmaz. Karşı tarafın da ifadesi mutlaka alınır. Allah bile ne yaptığımızı bildiği halde "gel ey kulum ifadeni ver" diyor. Hukukta en ufak bir boşluk bırakmıyor. Çünkü Allah ifade almasa o zaman haşa insanlar, "Ey Allah'ım ifademi almadan hakkımda karar verilir mi?" diye itirazda bulunabilir.

Rabbimiz dahi böyle bir hukuku belirlerken, bazı insanlar, tek taraflı ve karşı tarafı dinlemeden ve ispat edilmesi gereken delilleri ortaya koymadan yalan, ve iftirada bulunabiliyorlar, bunların hesabı Allaha kalmıştır. Yalancı ve müfteriler aynı zaman da Allah'a da düşmanlık etmişlerdir.

Bir insan başka birisi hakkında küfür veya günah isnadında bulunsa, eğer o isnat edilen sıfat o adamda yoksa, o sıfat geri döner ve o isnat eden adama aynen isabet eder,

Şu anda belki meydan toz dumandır ama, o kadar da boş değildir. Bu da böyle biline.