Sahte kahramanlara dikkat
Ülke varlık-yokluk savaşı yaşıyor. Anadolu'ya yerleştiğimiz Bin yılı aşkın bir süredir bu topraklarda yaşadığımız en sıkıntılı dönemlerden birini geçiriyoruz. Selçuklu İmparatorluğunun yıkılışı sonrası bile bu kadar sıkıntı yaşamadık. Yıldırım'ın Ankara savaşı ile birlikte esir düşmesine bir nebze benziyor. Çünkü hainlik yine Mürtet'den geldi. Sadece o da değil, II. Abdülhamit Han'ın halline de benziyor.
Selçuklu yıkıldığında çevremizde bizi zor duruma düşürecek bir yapı yoktu. Yıldırım esir düştüğünde Osmanlı'yı yıkacak çevresinde bir güç yoktu. 1. Dünya Savaşı sonrası düştüğümüz durumu daha fazla andırıyor bazı yönleri ile. Hem içimizdeki maşalar, hem de bu maşaları tutan eller bakımından benzerlikleri daha fazla. Fakat o zamanda savaşlardan yorgun düşmüş eller maşaları zor tutuyordu. Onun için tekrar rahat kalktık ayağa. Aynı ülkeler ve aynı yöntemler yine iş başında. İşte ABD, İngiltere, Almanya, İsrail, birde bazı dostlar Hollanda'da ısrar ediyorlar.
Şimdi ise maşaları tutan bu eller yorgun değil, dünyayı yutmaya ant içmiş görünüyorlar. Onun için hiç bir kutsalları yok. Tek hedef bu topraklar. 100 yıldır bizden kopardıkları toprakları sömürüyorlar. Bir 100 yıl daha sömüre bilmeleri için Türkiye olmamalıdır. Dert tasa o dur. Darbe aslında bir nevi çaresizliktir de. Maşa tutan ellerin bu çaresizliğinin de farkında olmalıyız. Öyle strateji belirlemeliyiz.
20 günü aşkın zamandır milletimiz nöbet tutuyor. Bu nöbetleri kıyamete kadar tutma azmi var insanımızda. Fakat bu yetmiyor. Düşman uyumuyor. Hamlelerin adım adım takip edilmesi kaçınılmazdır. Bu dönemlerde öyle manevralarla karşılaşırız ki ak değimiz kara, kara dediğimiz ak çıkabilir. Onun için her daim uyanık olmamız gerekmektedir. Son bir haftadır yollarda izlerdeydim. Memleketim Balıkesir'de nöbetlere katıldık. Bigadiç'te nöbetlere eşlik ettik. Geldik Külliye önünde sabahladık. Dostlarla birlikte olduk. Rehavet bizim helakimiz olur.
Bugünlerde farklı farklı duyum ve uyarılar kulağımıza geliyor. Darbeyi kışkırtan kesimler boş durmuyor. Duyumlar darbe yönteminin değişmesi yönünde olduğunu gösteriyor. Milletin duruşu bu değişikliğe sebep oluyor. Millete rağmen darbe imkanı yok. O nedenle milletin sesini çıkarmayacağı, destekleyeceği yöntemler uygulamaya konulacak. Bu yapılırken sahte kahramanlar üretilecek. Tıpkı FETÖ gibi iyi niyet taşları döşenmiş yollar açılıyor. Kokusu 40 yıl beklemeyecek yollar. Bugünlerde kahramanlaştırılanlara dikkat etmek gerekir. Medya'da televizyonlarda yüzlerce ne olduğu belli olmayan muhafazakar jargonu kullanan ikiyüzlüler boy gösteriyor. Sanki bir el tarafından organize ediliyormuşçasına yorum ve tabirler kullanılıyor.
Buradan uyarmakta yarar var. Darbe girişimi sonrası kimin ne nasıl hazırladığı bilinmeyen listelere alınan ülkesine, milletine bağlı ve bundan sonrada hiçbir şekilde ihanet içinde olmayacak MİT içinde Askeriye içinde bürokrasi içinde ülkücü kesimden isimler temizleniyor. Bu konuda çevremde feryatlar yükseliyor. Bunlara Külliye'nin müsaade etmediğini biliyorum. Fakat kaçaklar oluyor. Ama ne hikmetse bu kesimlerin temizlenmesini isteyenler ellerinde listeleri bulunduranlar aynen ağacı kesen baltanın sapı gibi kendinden görünenler.
Unutulmamalıdır. Bugünlerde bu oyunu oynayanlar sahte vaatleri fazlaca kullanıyorlar. Kimini Cumhurbaşkanlığı ile kimini Başbakanlık umutları ile yanlarına davet edebilirler. Bu vaatler darbe karşıtı cepheyi bölmek parçalamak için yapılacaktır. Bu vaatlere kananların gelecekleri olmayacaktır.
Rabbim Cuma'nın hürmetine memlekete selamet ihsan etsin.