Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
09 May 2023

Sahnenin dışındakiler

Bir ara uzun metraj sinema senaryosu için uyarlanması gereken romanları araştırıyordum. Tanpınar’ın Sahnenin Dışındakiler romanı önüme düştü. Bu yazıda da sahnenin dışındakilerden bahsedeceğim. İyi irdelenirse sahneyi utandıracak derecede sahneleşmiş, sahteleşmiş mutfaklardan… Bahsedeceğim.

İnsan ilişkileri üçe ayrılır. Herkes bir şeyleri bir şeylere ayırıyorken biz de araya karışalım. Fakat bu kadar sert olmasın. Henüz kurmuşken cümleyi yumuşatalım.

Şu an ki verilere göre, bana gelen siz ilham, esin, esinti deyin ben deyim “mavi data”ya göre insan ilişkilerinin yaklaşık-takriben üçe ayrılmış olabileceği yönünde iç duyumlarım var. O üç madde, pardon mana da şu:

Birincisi; “Varsın birsin!” ilişkisi.

Yani kendini merkeze koymuş ve sürekli yüceltilen bir insan etrafında muhatabı yüceltmeden ibaret bir ilişki. Her şeyde onun menfaati gözetilerek alt menfaat ve karşılıksızlığın karın, gönül tokluğunda onun yaşam sofrasının artanlarıyla hayat sürmesi… Sofranın periferisinde kıpırdayıp durarak kırıntılarla doyma ve her bir lokmada övme ödevini yerine getirme şeklinde gerçekleşen bir ilişki. Bu tip ilişki tarzı ile siyasetçileri kasdettiğimi sanıyorsanız çok yanılıyorsunuz. Bir aileye bakın. Çok uzağa gitmeyin. Bir dini cemaate veya dinsiz bir kulübe bakın. Çok uzağa gidip yorulmanıza gerek yok. Çok yakınlarda hemen şu mahallede, semtte, meydanda, herhangi bir kurumda işleyişe bakıverin. Varsın birsin ilişki biçimine fazlasıyla örnek bulacaksınız. Halkın hata arama refleksinin sürekli sahnedekilere, özellikle siyasetçilere doğru atak halinde olması aslında kendi sivil suçlarını bastırma yöntemidir de… Asıl iktidar hırsı halkın kendi kurduğu küçük devletçiklerde aile veya kurumlarda deli gibi, sürüsüyle mevcuttur bakmayın. Fakat hep sahnedekileri konuşur. Kendisi o sahnenin mutfağında ne haksız sahneler ve iktidarlar kurmuştur halbuki…

İkinci ilişki biçimi de “Varım birim!” Kendini yüceltme” şeklinde gerçekleşir. Böyle bir bencil ötesi insan kimse onu yüceltmese de, yüce olduğunu düşünür. Kendinden başka herkesi sıradan, aptal, yaşamasa da olur bir fazlalık, sürü olarak görür. Kimselere değer veremez. Bütün değer ve kıymetleri kendisine vermiştir, kaptırmıştır çünkü. Elinde hiç değer verme potansiyeli kalmamıştır. Genellikle ekonomik bağımsızlığını çoktan ilan etmiş ayrıca ondaki tanrısal yetenekleri, donanım veya kazanımların tümünü de bizzat kendisinin elde ettiğini ve kimsenin değil elbette sadece ve sadece onun olduğunu, ona layık olduğunu düşünür. Ne düşünmesi, buna gönülden inanır. Olmayan gönülden… Yanına yaklaşılmaz. Yanına yaklaşabilenler ona hizmet etmekle yücelmesi umulan zavallıcıklardır. Karın kısmi tokluğu ve gönül açlığına buna hayatlarını feda ederler.

Üçüncüsü de en sevdiğim ilişki biçimi.

Varız biriz ilişkisidir. Birliği yüce tutmaktır. Hep birlikte olmaktır. Bundan cümbür cemaat sıra gecesi gürültüsüyle yaşamak anlaşılmasın. Herkesin kendi varoluş sürecini sekteye uğratmak zorunda kalmadığı, herkesin hem kendi hem de birlikte var olarak Allah’a yaşadıkları tevhidi sunduğu bir ilişki biçimi… Tevhide inanan bir toplumdan özellikle bu beklenir. Tevhit inancı olmasa da insan üst kimliğinin olgunluğuna ulaşmış herkes, farklı inançtan olsa bile birbirinin kişisel var oluş sürecine, ömür yolculuğundaki özel tercihlere saygıyla davranması gerektiği bilincindedir. Bu bilincin olduğu her insanla varız biriz ilişkisi kurulabilir.

Ve bir toplum; ne “Varsın birsin!” ne “Varım birim!” ile değil, “Varız biriz!” ilişki biçimi ile ayakta kalabilir.

Sadece toplum mu? Devlet de aile de, kurumlar da…

Ve dostluk da…

Kanaatimce dostluk; kendimizi gerçekleştirme süreçlerimizi eşit ve adil paylaşmaktan ibarettir.