Dolar (USD)
32.42
Euro (EUR)
34.29
Gram Altın
2492.64
BIST 100
9693.46
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

06 Ekim 2013

Sahhaflar

Türkiye'de sahhaflığın tarihi çok eskilere dayanır. Bu meslek, Osmanlı'da Orhan Gazi zamanına kadar uzanır. Rivayete göre ilk sahaflar, Bursa'da icra-yı sanat ediyor. Payitaht'ın Edirne'ye taşınmasıyla kitap erbabı, serhat şehrimize göç ediyor. Ve İstanbul'un başkent oluşuyla artık sahafların daimi yeri Dersaadet olacaktır. İstanbul'da sahhaflık yapılan ilk semtler Fatih ve Eyüp Sultan. Sultanahmet-Ayasofya çevresi de bir ara mekan olmuş. Bugün az çok bir çok semte yayılmışlarsa da Beyoğlu ve Kadıköy'de daha çok sahhaf var. Yine anlatıldığına göre Fatih Sultan Mehmed Kapalıçarşı'yı yaptırdığı zaman bu devasa binaya bir de sahafları yerleştirir. 1458 yılında Kapalıçarşı'nın içinde sahafların özel bir sokağı bulunuyormuş. Bugün çarşıda bu adı taşıyan levha korunuyor. Ama bu kitapçılar, 1887'deki depremden sonra çarşının dışına çıktı ve bugün Beyazıt Camii bitişiğindeki Sahhaflar Çarşısı meydana getirildi. 1950'deki yangında 18 dükkan çok değerli eserlerle ne yazık ki yanıp kül oldu.

1980'li yıllarda Sahhaflar Çarşısı kıymetli sahhaflara sahipti ve adeta bir mektepti. Sahhaflar Şeyhi Muzaffer Ozak, herkesin hürmet ettiği bir şahsiyetti. Dükkanı çarşının köşesindeydi. Necati Alpas amcanın dükkanı ise Kapalıçarşı'ya inilirken sağ taraftaydı. Bugün o dükkanda veya bitişiğinde eskilerden İbrahim Manav mesleği icra ediyor. Turan Türkmen ve birkaç kişinin dışında bugün ne yazık ki çarşıda artık sahhaf yok. Esnaf daha ziyade test/ders kitapları ile popüler yayınları satıyor. Çok az nadir kitap meraklısı ise, dükkanlara girip kitapları 'ziyaret' ediyor.

Kitap tiryakilerine eskiler "mecanin-i kütüp" dermiş. Yani 'kitap delileri'. Kimisi de 'kitap hastası' demekte bir beis görmez. Ah o ne güzel bir hastalıktır ki, keşke 76 milyon insanımıza bulaşsa. Herkes kitapları sevse, herkes okusa. Yine eskiler, "sahhaf-ı bu00ee-insaf" derlermiş bazı kitapçılar için. Ben o kanaatte değilim, elbette 'insafsız' sahhaf vardır, ama hepsi öyle değildir. Kitap müşterisine yardımcı olan, ona kitabı ucuz fiyatla veren, hatta borca kitap satan bir çok sahhaf dün olduğu gibi bugün de var.

90'lı yıllardan sonra sahhaflar dağıldı. Büyük çoğunluğu Kadıköy'e ve Beyoğlu'na taşındı. Bir kısmı Beşiktaş ve Fatih'e intikal etti. Bakırköy'de de bugün sahhaflar var, başka semtlerde, ilçelerde de. Esnaf bugün dağınık. Kitap kurtları, aradıkları kitapları bulabilmek için neredeyse bütün İstanbul'u köşe bucak taramak zorunda. Ama yedi yıldan beri yapılan hayırlı bir hizmet vardır ki, kitapseverler için bence ilaç gibidir. İsmi Sahhaflar Festivali olsa da ben daha ziyade Sahhaf Fuarı demeyi tercih ediyorum. Çünkü neredeyse belli başlı bütün sahhaflar burada buluşuyor, kitaplarını sergiliyorlar.

Her eski kitap satanın sahhaf olmadığını bilmem söylemeye hacet var mı? Bilindiği gibi eski sahhaflar birer alim gibi bilgi ile yüklüydüler, hatta aralarında Raif Yelkenci gibi allameler de vardı. Ki Yunus Emre Divanı hakkında Fuat Köprülü ile mübaheseye, hatta münakaşaya girebilecek kıratta ilim, irfan sahibi idiler. Bugün ne yazık ki, ikinci el, ucuz ve eski kitap satan herkese bu unvan veriliyor. Sahhaflık o kadar da ucuz değil. Bir defa Osmanlı Türkçesini iyi bileceksiniz ki kıymetli eserlerin maddu00ee değerlerini biçebilesiniz.

Beyoğlu Belediyesi ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi 7. Beyoğlu Sahaf Festivali'nde bu yıl da sahhafları bir araya getirdi. 19 Ekim'e kadar devam edecek olan festival boyunca kitaplar, dergiler, eski fotoğraflar, film, tiyatro afişleri, nadide levhalar, mektuplar, kartpostallar ve özel koleksiyonlar da meraklıların ilgisine sunuluyor, yazarlar ziyaretçilerle buluşup sohbet ediyor. İstanbul'da ikamet edip de kültürle, sanatla, edebiyatla, medeniyetle ilgili olanlar bu festivali gidip görmeli, kitabın o büyüleyici kokusunu içlerine çekmeli. En azından birkaç saatini ayırmalı meraklılar. Ki 70 küsur sahhafı gezebilsin, sergilenen kitapların hiç olmazsa bir kısmını inceleme fırsatı bulabilsinler.

Bu tür fuarların, festivallerin en güzel yanı, aşinası olduğunuz yazarların kitaplarına erişebilmenizdir. Merak ettiğiniz dergi koleksiyonlarına sahip olabilmenizdir. Kimbilir sevdiğiniz yazarlardan Abbas Sayar'ın Yılkı Atı'nın eski baskısı belki de şu raftadır. İncelemek istediğiniz Hisar dergisinin tam koleksiyonu kimbilir belki de meydana serilen şu yığınlar arasında sizi bekliyor. Orada Mehmet Çınarlı'yı, Mustafa Necati Karaer'i, İlhan Geçer'i, Gültekin Samanoğlu'nu bulacaksınız belki de, belli mi olur. Ya Cemil Meriç'in, Peyami Safa'nın, Samiha Ayverdi'nin, Tanpınar'ın, Safiye Erol'un, Erol Güngör'ün kitapları. Eksik kitaplarınız vardır belki de Yahya Kemal külliyatından, tamamlarsınız. Sezai Karakoç dizisindeki noksanları burada elde edersiniz. Eskilerle uğraşan dostlar ola ki Sırat-ı Müstakim ve Sebilürreşad koleksiyonlarına sahip olmak isteyeceklerdir. Mahir İz'in o güzelim hatıralarını ihtiva eden Yılların İzi, inanın her an karşınıza çıkabilir. Velhasıl-ı kelam, kitap fuarları bir efsunlu şehrin ara sokaklarına benzer ki, orada her an bir sürprizle karşılaşmak mümkün. Öyleyse haydi Tepebaşı'na, 7. Sahhaf Festivali'ne!