Şah Fırat operasyonuna dair

Türkiye pazar sabahına , Süleyman Şah Türbesi'nin taşınması haberiyle uyandı. Haber ajanslardan duyrulmaya başladığında pazartesi yazısını hazırlıyordum. Bir ara yazının konusunu değiştirerek, Şah Fırat operasyonunu değerlendireyim dedim. Ama sonra vaz geçtim. Çünkü konu henüz yeni duyulmuş, ortada Sayın Başbakan'ın dışında bir açıklama yapan yoktu.

Değerli Dostlar, saatler ilerledikçe açıklamalar peş peşe gelmeye başladı. Örneğin, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan yaptığı yazılı açıklamada operasyonu başarılı bulup, görev alanları kutladı. Muhalefet ise, Şah Fırat operasyonunu toprak kaybetmek olarak gördü. Sosyal medyadada bu operasyon, destekleyenlerle desteklemeyenler arasında bolca konuşuldu.

Son yıllarda, ülkemizde hemen hemen her meselenin iki tarafı oluyor. Aslında, Süleyman Şah Türbesi'yle Saygı Karakolu'nun taşıma işlemi iç meselelerden ayrı tutulmalıydı. Dosta düşmana karşı bu operasyonun arkasında durulmalıydı. Dışarıda, Türkiye'de bu kadar önemli bir meselede bile birlik olunamıyor algısı oluşmaması için, muhalefet karnına taş basmasını bilmeliydi.

Allah aşkına söyleyin, karmaşık bir bölgeden 38 askerimizi ve kutsal emanetleri sorunsuz bir şekilde Suriye'nin başka bölgesine taşıyan İktidar başarısız mıdır? Tedbir amacıyla, geçici olarak yapılan taşıma toprak kaybı mıdır? Kaldıki, bu taşıma ilk defa yapılan bir taşımada değildir. Daha önce, farklı nedenlerden dolayı iki defa taşıma işlemi yapılmıştır.

Diyelimki, İktidar askerlerimizi karmaşık bölgeden taşımadı ve onların başına bir olay geldi. Diyelimki, ülkemiz askerlerini korumak maksadıyla bölgede bir savaşın içine girdi. Böyle durumlarda, Şah Fırat operasyonunu eleştirenler neler derlerdi neler... Şimdiden onların İktidara, karmaşık bölgedeki varlıklarımızı niye Suriye'nin güvenli bölgelerine taşımadın? diye sorduklarını duyar gibiyim.

Dostlar, dünyanın süper güçlerinin bile kendi vatandaşlarını bu karmaşık bölgeden sağ salim kurtaramadığı bir zamanda, ülkemizin 38 askerimizi sorunsuz bir şekilde Türkiye'ye getirmesi önemlidir. Aslına bakarsanız, bazılarının bu önemi idrak edemeyişlerinin altında yenilmişlik piskolojisi yatıyor. Bunlar her meseleyi, 9 seçimde AK Parti karşısında uğradıkları yenilgilerin baskısıyla değerlendiriyorlar. Galiba bu durum 7 Hazirana kadarda devam edecek...