Sağlıklı yaşam mı kapitalist pazar mı?
Pandemi süreci bunu hızlandırmış olsa da sağlıklı yaşam eğilim ve tercihi bir moda gibi yaygınlaşarak hayatımıza girdi. Sabah kuşaklarındaki yayınlara konuk alınan doktorların ilgi görmesi ortaya sağlık programlarını çıkarırken diğer yandan da alternatif tıp için de cazibe oluşturmuştu. Bu gelişim birbirine zıt gibi algılansa da esasında insanın bedenine duyduğu ilginin, uzun ve sağlıklı yaşam arzusunun bir yansımasıydı.
Alternatif tıp da -umumiyetle- içimizdeki hekimlerden değil Orta Asya ve Orta Doğulu biyolog vs’lerin
ekranda ve sosyal medyada gördüğü ilgiye paralel yeni bir sektör oluşturmasının
sonucu kabul görmüştü. Yakın geçmişin modern tıp fanatikleri süreç içerisinde
alternatif tıp safına geçmekte gecikmemişti.
Çok da uzun sayılamayacak bir sürede sade vatandaştan mekteplisine herkes herbalist, organik
beslenmeden evde saç boyası yapımının sırlarını bilen, sülük-hacamat takvimini
izleyen uzmanlara dönüştü!
İşte kapitalizmin azgın iştihası bu sırada mı sürece dahil oldu yoksa zaten tüm bunların başında bu doyumsuz güç mü
lokomotif olmuştu bilmek zor! Lakin işin geldiği noktada hiçbir yönlendirmenin
tesadüfi olmadığı, sonucun kişiyi kapitalizme mahkum ettiği kesindi.
Gün geçmiyor ki yeni beslenme tavsiyeleri içeren reçeteler tezgaha çıkmasın hekimlerden diyetisyenlere, güzellik uzmanlarından aktarlara yeni beslenme metotları trende dönüştürülmesin! Neredeyse her bitkiyi yeniden keşfetmiş gibi tanıyor; faydalarını öğreniyor, haberlerde izliyor, sitelerde okuyoruz. Her nasılsa bu bitkilerin hiçbirinin zararı olmadığı gibi etkileri o kadar mucizevidir ki, önerilen kürlerle en amansız dert iki haftaya derdest edilecek gibidir!
Sosyal medyanın her alanı da bir anda konuyla ilgili uzmanların mekanlarına dönüşmüştür. Üç beş günlük eğitimle şifacı, yaşam koçu, hayat planlayıcısı, enerji uzmanı vs vs olarak modern çağın şamanları formatında hepimizin hayatının bir noktasına müdahil olmuşlardır.
Güzel olmak, genç kalmak, sağlığımıza kavuşmak, dinç kalmak gibi arzularla karşılaştığımız her kürün, bize sunulan her
metodun peşinde koşarken Gılgamış Destanındaki gibi ölümsüzlük peşinde koşan
ölümlüden pek de farklı görünmüyoruz!
Elbette modern tıp kadar alternatif tıp da kıymetli ve
paha biçilemez! İnsanlık tarihine eş bir deneyim sonucu
ortaya çıkan bilginin günümüzde tekrar revaçta olması çok sevindirici. Bununla
birlikte ortaya çıkan fırsatçılar, iki hacamat kupası karşılığında bir doktor
muayenesi kadar para isteyenler, tedavinin hiçbir şekilde sonuç vermediği
hastaları suistimal edenler her yanı pıtrak gibi sardı!
İki kuruş kazanmak için
insan hayatını/sağlığını hiçe sayanlar, uyduruk ve kanıtlanmamış tarifleriyle
sağlıkla oynayanlar, kaş yapayım derken göz çıkaranlar bu piyasada kendilerine
rahatça yer bulabildiler.
Bu zararlı tiplerin hepsini tespit edip
etkisizleştirmek elbette mümkün değil. Veya pazara sürdüğü bir
ürünü satabilmek için haber yaptırıp yazı yazdıranları durdurmak imkansız!
Burada kendisini her türlü yanlış propagandadan korumak, kişinin kendisine
düşüyor. Mucizenin daha ziyade metafiziksel olduğunu bilen, tedbirde dahi vasatı
tercih eden insanlar bu konuda da kendilerini en doğru şekilde koruyacak
kişiler olacaklardır.