Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
10 Kasım 2012

Sağlıklı yaşam için

Yediklerimizi sınırlamak, sansürlemek yani ölçülü yemek anlamına gelen perhizle yüzleşeceğiz bugün. Günümüz insanının muhtaç olduğu halde, uygulamakta zorlandığı, nefsine ve hevasine uyduğu için yerine getiremediği bir sünnet aynı zamanda.Peygamberimiz her yerde olduğu gibi yeme içmedede ölçülü olmamızı öğütlemiş bize. Çağımız insanının huzursuzluklarında sıkıntılarında ve sık karşılaştığı hastalıkların bir çoğunda çözüm olarak karşısına ölçülü yemek, ölçülü içmek ve ölçülü yaşamak çıkıveriyor.

Şöyle kendimize bir soralım mı? Bizler emanet olarak verilen ve korumamızın elzem olduğu doku ve organlarımızı hücrelerimizi koruyup kollayabiliyor muyuz? Aldığımız her nefesin sayılı olduğunu bilerek mi alıyoruz? Yoksa sağlık nimetini kaybettikten sonra mı aklımız başımıza geliyor? İş işten geçmeden sağlıklı ve zinde yaşama gücümüzü kaybetmeden sofralarımıza gelen nimetlerden yararlanırken biraz daha dikkat lütfen.

Yediklerimizde çevresel faktörlerin büyük rolünü unutmayalım. Çoğunlukla aç olduğumuz için değil, sosyal çevrenin akıl almaz tuzakları nefsimizi azdırarak bizi bir yeme canavarı haline getiriyor. Yoğun ve stresli geçen bir günün akşamında oturduğumuz sofrada bulduğumuzu mide torbasına gönderiyoruz.

Geçtiğimiz yüzyılda yaşamış atalarımız ismini dahi duymadıkları bir çok hastalık günümüz insanının adeta kaderi olmuş. Uyku düzensizliği, depresyon, sıkıntı, gerilim panik atak metabolik sendrom ve daha bir çok hatalık. Sayısı daha da artırılabilecek ruhi hastalıklardan, kalp damar hastalıklarına, beyin felcinden diabete kadar, bir çok organik hastalığın sebebini olarak karşımıza çıkan ilk şey maalesef ölçüsüz yediklerimiz içtiklerimiz.

Sizlere kısa ve öz aktaracaklarımın bir çoğu Tıbbı Nebevi'de de olan ve evrensel bilimin de tavsiye ettiği gerçekler. "Acıkmadıkça sofraya oturmamak. Doymadan sofradan kalkmak" hepimize tanıdık gelen çok önemli iki düstur. Bu hadisi şerifi bütün içtenliği ile uygulayabilen bir insana sağlıklı yaşama garantisi vermek bile mümkün.

Buğday unu ile hiç bu kadar oynanmamıştır sanırım. En değerli kısmı olan kabuğu atılarak kalan nişastası ile yetinilmiyor. Birde içerisine onu daha da beyaz hale getirecek bir asit ve bayatlamaya karşı koruyucu maddelerle adeta bir zehir bombası haline getiriliyor. Bugün insanlarımızın çok lezzetli diyerek yedikleri ekmek en baş düşmanları aslında. Doğal, tabii, tam buğday ekmekleri artık çoğu markette mevcut. Geçenlerde gittiğim bir yurt dışı seyahatimde incelediğim ekmek fırınları beni çok şaşırtmıştı. Onlarca çeşit tam buğday ekmeği rafları süslüyor. Halk bu ekmekleri tercih ediyor.Mubarekleri katıksız sade bile yiyebilirsiniz.Çünkü doğallığından aldığı lezzet ona yetiyor.

Sebze ve meyve ağırlıklı bir beslenme düzenine geçmeliyiz diyorum. Kuran da ismi zikredilen zeytinyağı, bal, incir, üzüm ve çeşitli nebatlardan ölçülü olarak yenilebilir. Çay olarak şifalı bitki çaylarını tercih etmeliyiz. Ancak bunların mutlaka tabiu00ee ve katkısız olmaları gerekir. İçinde boya ve aroma bulunan çayları içmeyiniz. Siyah üzümün çekirdeği kanser dahil birçok hastalığı önlemekte ve tedavi etmektedir. Portakalın, soyulduktan sonra üzerinde kalan beyaz lifler kandaki kolestrolü azaltır, damarları açar. Yine, karabaş otu ve melissa çayı kanı temizlemekte, damar açmakta çok çok faydalı ve tesirlidir.. Çörek otunu yemeklerimizde kullanalım.Ölümden başka her derde deva olduğunu bizzat peygamberimiz müjdeliyor. Yenilebilen hiçbir sebze ve meyveden uzak durmamalıyız. Sağlıklı beslenmenin temel şartlarından biri de az yağlı basit, mütevazı gıda maddelerini tercih etmektir. Bu şekilde beslenme iştahı kamçılamadığı için aynı zamanda perhiz yapmamızında kolaylaşmasını sağlar.Nefsi dizginlemenin kolay olmadığını biliyorum.Ancak bedelsiz bir şey yok.Sağlıklı ve zinde yaşamanın da bir bedeli olmalı sanırım..Kolaycı bir yaklaşımla hastalandıktan sonra sağlığımızı aramaya kalkarsak bulamayabiliriz.Bunun sayısız örneklerini hergün gördüğümü itiraf ediyor ve kalın sağlıcakla diyorumu2026