Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
03 Kasım 2016

Sağlık Bakanı Recep Akdağ üç önemli noktaya dikkat çekti:

Milat yönetimi olarak topluma yön veren isimlerle fırsat buldukça bir araya gelmek, onların görüş ve değerlendirmelerini dikkatlerinize sunmak istiyoruz.

Rahat sohbetler, kasmadan, germeden, gerilmeden, soru sakınmadanu2026

Bugün, Sağlık Bakanı Recep Akdağ ile başlıyoruz.

Sayın Akdağ, bizim yokluğunda en fazla aradığımız bakanlardandı.

Buradan Sayın Müezzinoğlu kötü bakandı anlamı çıkmaz.

AK Parti'nin ilk dönemi başka dönemdi, farklı bir motivasyon vardı ve Sayın Recep Akdağ o büyük seçim zaferleri getiren sürecin, kendisinden sonraki seçimlere de oy taşıyan büyük kahramanlarındandı.

O dönem, Recep Tayyip Erdoğan'ın Başbakanlığında, ekonomi yönetimindeki başarıya yaslanan büyük atılımlarda imzası bulunan en önemli isimlerden.

Recep Tayyip Erdoğan, Binali Yıldırım ve Recep Akdağ.

Onu özlemiştik, yeniden kabineye girmesinin ardından ilk kez bu kadar uzun süre sohbet etme imkanını bulduk.

Bendeniz, Milat Genel Yayın Yönetmeni Ali Adakoğlu, Ankara Temsilcisi Bayram Zilan ve muhabirimiz Ezgi Çelik.

Manşetimizi ve bir tam sayfamızı bu görüşmeye ayırdık.

Buradan, dikkatimize takılan birkaç husus:

SİGARAYA DÖNÜŞ VAR!..

Aman dikkat!..

Sayın Sağlık Bakanı söyledi, ürktük.

Sigarayı bırakmalar azalmış ve başlamalar artmış.

Eskisi gibi değil ama tedbir almak da şart.

Sayın Cumhurbaşkanı'nın boşluk bıraktığı her alanda gerileme oluyor.

Sayın Bakan, bu işe asılalım.

SEZARYANLA DOĞUMLAR DA ARTIYOR!

Bu da kötü.

Sayın Bakanı dinleyelim:

"Ne kadar tedbir alırsak alalım sezeryan doğumları arttı. Demek ki sosyal erişimi açısından zayıflığımız var ya da bazı şehirlerde bütün imkanları vermemize rağmen hamilelerin takibi tam istediğimiz gibi olmuyor. Çünkü sosyal erişime hala ihtiyaç var. Sosyal erişim dediğim de şu; Orada kullanabileceğiniz bir imkan olduğu halde onu kullanmıyorsunuz. Mesela kadınlarda meme kanserleri en sık görülen iki kanser türünden biridir. Bütün Türkiye'de mamografi taraması yaptırmak hem ücretsiz hem de beklemeden yaptırabilirsiniz. Ama oranlarımız daha yüzde 30'lara ulaşmadı. Sosyal erişim ile birlikte kaliteyi de yükseltmemiz lazım. Sağlıklı hayata teşvik ederek, sağlık okur yazarlığını geliştirerek vatandaşların daha sağlıklı yaşamasını temin etmemiz lazım. Bu bizim vazifemiz. Biz şunu söyleyemeyiz: 'Kardeşim ne yapayım adam sigara içiyor ya da şişmanlıyor, hareket etmiyor benim suçum mu?' Sağlık Bakanlığı sadece bir hastalık bakanlığı değil sadece. Bu da bizim vazifemizdir. Burada bizim medyaya çok büyük ihtiyacımız var. Hem sağlık muhabirleri ile alakalı kısmı önemli, hem de bütün olarak medyanın bu husustaki rolü çok önemli. Bu şu anlama geliyor. Bizim medya ile daha çok bir araya gelmemiz lazım. Bunları konuşmamız, medyanın sağlık sayfalarının bu anlamda bizimle bir paydaş haline dönüşmesi lazım. Popüler kültürün zikredildiği sayfalar çok işe yaramıyor doğrusu."

BAŞKANLIK SİSTEMİ SAĞLIK BAKANI'NA NE SAĞLAYACAK?

Sorduk:

"Sayın Bakan; Başkanlık Sistemi geldi diyelimu2026. Sağlık Bakanı olarak bugün neyi yapamıyorsunuz da, bu sistem size bunları yapma imkanı sağlayacak?"

Dedi ki Sayın Bakan:

"14 sene önce biz sağlıkta dönüşüm programına başladığımız zaman, birçok batılı ülke sağlıkta finansman reformları yapmak üzere yola çıkmıştı. Daha yolun yarısına bile gelmediler. Bu ülkelerin birçok alanda bize göre zengin olduklarını, sistemlerini çok çok önce geliştirdiklerini biliyoruz. Ama bir değişiklik gerektiği zaman o kadar uzun zaman alıyor kiu2026 Onlarda bu gecikme toplumu fazla etkilemiyor. . Çünkü toplumun ihtiyacı olan değişiklikler çok fazla değil. Bizde ise 14 yılda bir dönüşüm yaptık ama bakın ben ikinci fazdan bahsediyorum. Bu söylediğim şey bir fantazi değil, ihtiyaç. Türkiye'nin 14 yıl önceki hastalık yüküyle yani hastalıkların çeşidi, ihtiyaçlar talepler, şimdiki hastalık yükü birbirinden tamamen farklılaştı. Biz anne-bebek ölümleri ile ishallerle, bebeklerin kötü beslenme problemleriyle, menenjit ile boğuşan bir ülkeydik. Hepsi tarihe karıştı. Şimdi ne var gündemimizde; şişmanlık, hareketsizlik, şeker hastalığı, kalp hastalıkları, kanserler. Yani gelişmiş zengin ülkelerin sağlık problemlerini yaşayan bir ülke konumuna geçtik. O zaman ne lazım, ikinci faz lazım, ne lazım, hızlı hareket etmek lazım. Ben Başkanlık Sistemi'nin reform yapma açısından, toplum ihtiyaçlarına göre dönüşüm yapma açısından çok daha pratik ve hızlı bir sistem olduğuna inanıyorum.

Başkanın bir kabinesi var ve bu kabine meclisten değil dışardan. Vekil iseu2026 Şimdi siz bir taraftan bir şehirde milletvekilliği yapıyorsunuz o şehrin politikası ile ister istemez ilgilenmez zorundasınız. Öbür taraftan milletvekilliği yapıyorsunuz, bir taraftan bakanlık yapıyorsunuz. Yani aynı şapkanın altında üç işi birden yapmak zorundasınız. Çok önemli bir bakanlıkta bir çalışma yaparken telefonunuza mesaj geliyor. Acilen Meclis'e gelin oylamayla ilgili bir sıkıntı var. Koştura koştura Meclis'e gidiyorsunuz. Trafik varsa birde oylamaya yetişemiyorsunuz. Dolayısıyla Meclis'in çalışmalarını milletvekillerinin yapması lazım. Bunlar hızınızı kesiyor. Mesainizi inanılmaz bir yoğunluğa ulaştırıyor. Yani ondan sonra hayatınız boyunca siz günde 16 saat çalışarak birde işleri yetiştiremeyerek koşturup durmak zorundasınız. Hele hele şimdi seçilmiş bir Cumhurbaşkanı ve öbür tarafta bir Başbakan ve kabinesinin olduğu durumda. Seçilmiş Cumhurbaşkanı bakın biz her ay Cumhurbaşkanımız ile bakanlar kurulu toplantısı yapıyoruz. Seçilmiş Cumhurbaşkanını topluma karşı sorumlulukları var. Şunu kimse söyleyemez: Seçilmiş orada sembolik olarak otursun. Olmaz bu zira, Cumhurbaşkanı ikinci sefer topluma bir şey söyleyemez. Milli eğitimde şu hamleyi yaptık, dış politikada şunları gerçekleştirdik diye vatandaşın karşısına çıkması lazım. Ben bana gelen kanunları çok zamanında şu hukukçulara okuttum hemen imzaladım gönderdim falan mı desin yani. Dolayısıyla karar verme süreçleri açısından da artık bunun tekleştirilmesi lazım.

"FETÖ CEMAAT FİLAN DEĞİL, BİR TERÖR ÖRGÜTÜu2026

HAYIRLI İŞLER YAPAN CEMAATLER, FETÖ DARBESİNİN PÜSKÜRTÜLMESİNDE BÜYÜK ROL OYNADI!"

Çok önemliu2026

Sayın Bakan'a kulak verelim:

"FETÖ bir cemaat filan değil. FETÖ bir TERÖR ÖRGÜTÜ örgüt. Çok tehlikeli bir örgüt. Birtakım yabancı istihbarat örgütleri ile çalışan, onlar tarafından korunan, Türkiye'nin başına bela olması için yıllardır arka çıkılmış desteklenmiş bir örgüt. İşin kötü tarafı aynı örgüt bizim istihbarat kanallarımızı da ele geçirmiş ya da yer yer tıkamıştı. Güçlü bir devlet, iyi bir istihbarat alanı oluşturur ve o istihbarat alanı ile her tarafa bakar. Ayrıca güçlü ve akıllı bir devlet meşru oluşumları yer altına girmeye zorlamaz. Yani insanlar bir tarikat geleneğine, cemaat anlayışına sahip olabilirler. Bundan daha tabii bir şey de olamaz. Yıllarca yasaklandığı için, yer altına itildiği için kontrol zorlaşmıştı. Ayrıca kontrol demek insanların inançlarına nasıl düşüneceklerine nasıl davranacaklarına karışmak anlamına gelmiyor bana göre. Kontrol demek ne yapıp ne ettiğine bakmak anlamına geliyor ve her devletin buna bakmaya hakkı var. Bizim devletimizin de buna hakkının olması gerekir. Yani evet bir cemaat gerçeği vardır Türkiye'de. Bu gerçek Anadolu'nun Müslümanlaştırılmasından Anadolu'nun Türk milleti için bir yurt olmasıyla yakından alakalıdır. Çok açık konuşuyorum. Kim devleti ben yöneteceğim iddiasına kalkışıyorsa açıkgizli devlet buna derhal mani olmalıdır. Böyle olmayanları tehlike gibi göstermek de bizim gençlerimizin kendi inançlarına kendi geleneklerine göre yetişmesi hususundaki dalları kesmemiz anlamına gelir. Birçok hayırlı cemaatimiz, FETÖ darbesinin püskürtülmesinde önemli roller üstlenmişlerdir."

MİLLİ EĞİTİM İYİ GİDİYORu2026AMAN FETÖ YALANLARINA DİKKAT!..

FETÖ'cüler bu işlerde mahirdir!

Baktılar ki Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, sağlam gidiyor; yeni müfredat, yeni ruh, yeni heyecan derkin işler düzelme yoluna giriyoru2026

Hemen yanıltma operasyonlarına giriştiler.

"Milli Eğitim Bakanlığı çocuklarımıza hala FETÖ kitaplarını okutuyor!" da, FETÖ kaynaklı tezvirat.

Bazı dostlarımız da maalesef bu yalanlarına, meselenin aslını feslini kaynağından sorma ihtiyacı hissetmeksizin ve farkında olmaksızın alet olabiliyorlar.

Neyse, Milli Eğitim'den gelen bilgi notu bizdeu2026

Buyurun:

1- Milli Eğitim, 370 adet ders kitabını/eğitim aracını incelemeye almıştır. FETÖ/PDY darbe girişimi ve diğer gelişmeler dikkate alınarak 370 ders kitabı/eğitim aracı ile ilgili yapılan çalışmalara dayalı olarak düzenlenen inceleme Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığına sunulmuştur.

2-Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığınca raporları tekrar incelemiştir. Değişiklik gerektiren tespitler ile ilgili komisyon çalışmaları 30 Ağustos 2016 Salı günü tamamlanmıştır.

3- Komisyon raporları, kurula sunulmuştur. Söz konusu raporlar Millu00ee Eğitim Bakanlığı Ders Kitapları ve Eğitim Araçları Yönetmeliği'nin 23. maddesi kapsamında değerlendirilmiştir. Kurul açık veya gizli FETÖ/PDY mesajı içerdiği tespit edilen 57 ders kitabında/eğitim aracında istenilen değişiklik ve düzeltmelerin yapılabilmesi amacıyla ilgili yayınevlerine gönderilmiştir.

4-İlgili Genel Müdürlükler ve yayınevleri Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığına düzeltme nüshalarını sunmuşlardır.

5- İlgili yayınevlerince yapılan düzeltmeler Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı tarafından incelenmiş, uygun ve yeterli görülenler onaylanmıştır. Onaylanan 57 ders kitabı/ eğitim aracı, ilgili yayınevlerine bildirilmiştir.

6- Söz konusu ders kitaplarının/eğitim araçlarının yenilenmiş nüshalarının basımına başlanmıştır. Düzeltilmiş nüsha baskılarının tamamlanarak Destek Hizmetleri Genel Müdürlüğünce 14 Kasım 2016 tarihine kadar öğrencilere ulaştırılması sağlanacaktır. Bu arada öğrencilerin herhangi bir mağduriyet yaşamamaları amacıyla düzeltilmiş nüshalar Eğitim Bilişim Ağında (EBA) yayınlanmıştır. Bu durum Bakanlığımız tarafından resmu00ee yazı ile bütün okullara bildirilmiştir.

Özetle;

Çocuklarımıza FETÖ propagandası içeren kitapların dağıtıldığına ilişkin iddialar gerçeği yansıtmamaktadır.