Dolar (USD)
35.22
Euro (EUR)
36.73
Gram Altın
2956.68
BIST 100
9626.56
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
03 Eylül 2018

Sağlam sistem, güçlü gelecek

Türkiye dünya da değişime, dönüşüme, yenileşmeye toplum olarak, devlet olarak en açık ülkedir. Yıllarca değişim, dönüşüm ve yenileşmeleri sancılı yaşayan Türkiye ilk defa değişimi, dönüşümü, yenileşmeyi bütün hücreleri ile istemektedir.

Bir nevi fıtratına geri dönüyor. Uyuyan hücreleri uyanıyor, gen hafızasına yeniden kavuşuyor. Daha doğrusu aslına dönüyor. Bugün yaşadıklarımız göstermektedir ki dünyanın şer sarmalı sürdürdükleri 250-300 yıllık saltanatını yitirmenin telaşına kapıldı. Daha öncede bu satırlarda ifade ettim. Dünyanın özellikle 100 yıldır yaşadığı güç dengesi; İngiltere’nin güneş batmayan imparatorluğu, ABD’nin tek kutuplu hâkimiyeti, Rusların emperyal dengedeki rolü bu dünyanın tabiatına, fıtratına aykırıdır. Er ya da geç bu denge çatırdayacaktır. Şu unutulmamalıdır; dünyanın kadim geçmişi bellidir. Güç dengeleri eninde sonunda aslına oturacaktır.

Batı’nın özellikle İstanbul’un Fethinin ardından can havliyle yenidünya arayışları ile yakaladığı avantajların sonuna yaklaşılmıştır. Yenidünyanın avantajları tükenmiştir. Son yüz yıldır iki dünya savaşı, yüzlerce çatışmalı bölge operasyonları güçlerini sınırlamıştır. Artık yeni bir dönem, yeni bir dünyaya doğru yelken açılmaktadır. Yenidünya kurulurken merkez Asya olacaktır. Batı ve ABD varoşlara dönüşecektir.

Batı’nın can havliyle, yaşama tutunma davranışı ve çaresizlikle Ortadoğu da ki kaos planları aynı zamanda Türkiye’nin varlık savaşını tetiklemiştir. Sadece Batı penceresinden başka dünyası olmayan yapıdan âlemi her şeyi ile görebilen bir konuma getirmiştir.

Türkiye bugün itibarı ile geleceği en iyi okuyan, geleceğe sağlam ayaklarla basmaya niyetlenen ve bu konuda yönünü çizen dünyadaki çok az ülkeden biri haline gelmiştir. Bu kapsamda sistem değişiklikleri konusunda adımlarını atmakta, kurumsal yapılarını oluşturmaktadır.

24 Haziran seçimleri ile Cumhurbaşkanlığı Sistemi fiili olarak hayata geçmiş, uygulaması başlamıştır. Kurumsal yapılarının bütün unsurları ile kurulması biraz zaman alacaktır. Bugün Türkiye’nin geçtiği sistem dünya da başka örneği bulunmayan, fakat kurumsal yapıları tam olarak oluştuğunda gelmiş geçmiş en etkin yönetim modelidir. Doğrudan Hükümet, doğrudan yasama sistemidir. Bu sistemde istikrarsızlık olmayacak, temsilde adalette zaaf yaşanmayacaktır. Dünyaya model bir yönetim sistemi olacaktır.

Burada en önemli unsur ise vatandaşın ufkunun devlet aklıyla paralel gitmesidir. Şu an devlet-millet senkronu tutturulmuştur. Bunu ülkenin her noktasında görmek mümkündür.

İşlerim nedeniyle Bayram sonrası memleketim Balıkesir çevresinde bulunuyorum. Çanakkale hattında oyalandım. Esnafla, vatandaşla farklı ortamlarda sohbet etme imkânı buluyoruz. Hem nabız yoklayıp, hem de vatandaşın düşüncelerini dinliyoruz. Çan’da bir vesile ile kuyumcuya girdim. Kuyumcu bir gün önce ‘Yenice Dondurmacısı nerede?’ diye sorduğum kişiymiş. ‘Tanıdım seni. Dün akşam Yenice Dondurmacısını sormuştun’ dedi. Bende adamın yüzünü değil ama sırtındaki tişörtten tanıdım. İşimi gördükten sonra bu yakınlığı da fırsat bilerek Türkiye’nin durumundan ekonomiden, altın ve dövizden bahsettik. Hep derim ya Afrin Harekâtı sırasında Batı’nın tutumu ve takındığı durum bu milletin uyuyan bütün hücrelerini uyandırdı diye. İşte bunun teyidini gittiğim, gezdiğimi her yerde alıyorum. En küçük köydeki vatandaştan en varoş mahallelerdeki insanlara kadar. Bizim kuyumcu ile konuşurken fark ettim ki Ankara’daki devlet adamının daha ilerisinde gözlemleri ve görüşleri var. Tabii bizde kendimizi teyit etmiş oluyoruz. Bazı konularda yanılıp yanılmadığımız hakkında.

Kuyumcu dostumuz bugün yaşadığımız döviz ve altındaki sıkıntıların biraz daha sürebileceği ve yılbaşına kadar devam edebileceği düşüncesinde. Uluslar arası finans gücünü elinde bulunduran malum ailelerin oyunundan bahsediyor. Ama uzun sürmeyeceğini ifade ediyor. Gelecekle ilgili umutları çok yüksek. Bugün Türkiye’ye uygulanan ablukanın Batı’nın son çırpınışları olarak görüyor.

Türkiye’nin yeni bir sistemin yapısını kurduğu bu sıralarda müdahaleler kaçınılmaz olacak. Güç odaklarının yeni sistemin kurulmasında kendi menfaatleri doğrultusunda etkin olma yollarından biri bu tip finansal oyunlar. Fakat bugün yaşadığımız döviz dalgalanması aslında önümüzdeki yıllarda dünyanın yaşayacağı finansman krizlerde Türkiye’ye bağışıklık sağlayacak. O nedenle Türkiye’yi yöneten iradede döviz dalgalanması ve sonrası gelişmeler karşısında telaş ve endişesi hissedilmiyor. Hatta Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Balıkesir’de vatandaşa seslenirken kullandığı “Bugün dünden daha güçlüyüyüz. Yarın da bugünden daha güçlü olacağız” ifadeleri boşuna değildir.

Bana sorulursa Türkiye’nin gelecekteki en önemli sorunu düşünebilen, projeci, vatandaşın günlük yaşam ve gelecek sorunlarını ön görebilen kadrolar sorunudur. Bugün için Recep Tayyip Erdoğan gibi karizmatik liderlerin gölgesinden yararlanan yamyamlardan kurtulun malıdır. Onun yerine en azından usta çıkarak modeli işlemelidir. İşte o dönem geldiğinde daha etkin ve daha güçlü bir gelecek için sağlam sistemin ayakları oluşturulmalıdır.

Kalın sağlıcakla…