Saflar netleşiyor
Değerli okurlarım tarih boyu 16 devlet kurmuş bir milletin torunu olmam hasebi ile geleceğe olumsuz bakma şansım yok.
İnancım gereği ümit var olmam gerekiyor.
Ancak son aylarda görüntülü, yazılı basın ve sosyal medyada çıkan haberlere baktığımda içim kararmıyor desem yalan olur.
Neden bu kadar savruk, abuk sabuk kirli bilgilerle birlik hamurumuz sulandırılıyor?
Niçin eften püften asparagaslara balıklama atlamak gibi bir savrulmanın anaforunda bir türlü evrensel doğruya yaklaşamıyoruz.
Nasıl bu hale geldik veya getirildik!..
Soruları çoğaltmak mümkün.
Savrukluğun bu kadarına da pes doğrusu demek için medya pazarında o kadar çok alıcısı bol malzeme var ki,satan satana alan alana.
Kimse aldığı malın kalitesine bakma ihtiyacı bile hissetmiyor. Herkes kendi penceresinden gördüğünü allayıp pullayarak pazara mal sürme peşinde.
Meclisimiz açılır açılmaz, giderek daha kötüye gidişin amiral gemisine dur diyecek sosyal medya yasasını raptı zapt altına almalı.
Kimin eli kimin cebinde belli değil.
Önce bu garabetten başlanmalı. Ulu orta doğru yanlış piyasaya sürülen bilgileri yayanlar ve yazanların veya çizenlerin kim olduğunu bilme hakkı olan vatandaşın bu hakkına saygı adına bu yapılmalı.
Görüntülü ve yazılı medyada sorunlar var ama özellikle sosyal medyada durum çok vahim.
Cinsi ve cibilliyeti meçhul bir sürü sureti belirsiz sireti bozuklar sosyal medyada at oynatıyor. Öyle bir oynatış ki bu, dillere destan.
Oynatma cesareti olanlar mertçe kim olduklarını ifşa ederek top mu, bot mu, fondaş mı, yoldaş mı, heval mi ve kim veya kimler adına ne pazarlıyorlar bunun bilinir olması için gerekli yasal alt yapı ivedilikle oluşturulmalı.
Seçim sathı mailine girdiğimiz şu günlerde bu sorun ivedilikle çözüme kavuşturulmaz ve hukuki alt yapıdaki boşluklar doldurulmazsa çok daha kötüsüne hazır olmamız gerekecek.
İzler daha da karışacak.
PİAR’cılar şimdiden başladılar bile.
Körün fil tarifi yaptığı gibi yapılan çalışmalara ve garabetlere atılan imzalardan da anlaşıldığı kadarı ile önümüzdeki günlerde bugünü mumla arar olabiliriz.
Birtakım yazar çizer bozuntusuna, sanatçı görünümlülerin verdiği desteklerden bu durumu anlamak zor olmasa gerek.
Bozacının şahidi şıracı misali bir durum var.
Bu güruh yalana dolana algıya makyaj yapma hususunda oldukça mahir. Omurgaları müsait olduğundan dolayı nerede ise hemen her türlü musibeti allayıp pullayarak istedikleri şekle sokabiliyorlar.
Piyasa şartlarında ismi öne çıkmışlar milletten aldıkları pozitif PİAR gücünü kullanınca pireyi deve yapmak daha da kolay oluyor.
Yüksek lisansını kocaman yalanların gücü üzerine yapan sözde iletişim uzmanları foxlanırken,keçisi çalınan müftüyü keçi hırsızı olarak manşetten haber yapan paçavra gazetesinin etrafa yaydığı asparagaslar yalan uzmanlarının marifeti ile alıcı kerizleri çoğaltarak durumdan vazife çıkarıcı güruh için gün doğuyor.
Eşrefi mahlukattan esfelesefiline doğru hızla evrilip insanlık adına sıfatlardan kendini uzaklaştırarak sanat yaptığını zanneden sürtüklerin, bozuntuların yediği herzelerden bahsetmek elbette bir vatandaşlık görevi.
Kimseyi hedef göstermek gibi bir niyetim olmaz ve olamaz.
Rahmetli Mehmet Şevket Eygi üstadımın makalelerinde sıkça kullandığı bir cümle ile makalemi sonlandırmak isterim.
Üstadım “Ben bir kumaştan elbise dikiyorum. Bu elbiseyi kendine uygun görenlerin sorunu bu derdi”.
Bende Merhum üstadımın dediği gibi bir elbise diktim.
Giyenlere hayırlı olsun diyorum.
Sağlık ve mutluluk dileklerimle.