Safahat'taki "Zanbak"
Sebilürreşad- Safahat Mektebi uhdesinde üstadımız M. Akif Ersoy’un Safahat okumalarına devam ediyoruz. Yetmiş beşinci haftayı geride bıraktığımız dersimizde bu hafta 5. Kitap olan Hatıralar- Berlin Hatıraları”nın sonuna geldik sayılır.
Berlin Hâtıraları, muhteva olarak üç ana konu etrafında
toplanmıştır. Bunlar; Doğu-Batı mukayesesi, Doğu ile Batı’nın eleştirisi ve
mevcut şartlardan duyulan endişelerdir.
Berlin Hâtıraları, kitap hâlindeki neşirlerinde 702 mısradır; ancak
Tevfik Fikret’in eleştirildiği bölümde yüz satırlık kısmın çıkarıldığı
belirtilir. Çıkarılan bu kısımda toplumumuzun
çağdaş Batı Medeniyeti karşısında bocalayan aydınımızın psikolojik durumunu
yansıtır. Mehmet Akif, burada Amerikalı rahipler tarafından kurulan Robert
Kolej’de çalışan Tevfik Fikret’in “Tarih-i Kadim” şiirine göndermede
bulunmaktadır. Zira Tevfik Fikret bu şiirde İslam dinine ve tarihimize karşı
son derece ağır ifadeler kullanmaktadır. M. Akif, Fikret’e zangoç diye hitap
eder. Zangoç, kilisede çan çalma işini yapan hizmetliye denilmektedir.
Fikret’in Hristiyan Batı’ya nasıl hizmet ettiğini vurucu bir benzetmeyle
anlatıyor.
Akif, Berlin Hatıralarında kitaba alınmayan yüz mısralık bu
bölümden hemen önce Eylül romanının yazarı Mehmet Rauf’u da eleştirir. Tabi
Eylül romanı dolayısıyla değil. Mehmet Rauf, Eylül romanının psikolojik
sınırını aşıp cinsel içerik üreten “Bir Zambağın Hikâyesi” adlı hikâye roman
karışımı bir kitap yazar. Rauf, bunu gizlice yazmış. Zanbak adlı bir kadınla aşk hayatı yaşayan romancı
Mehmet Rauf’un 1910 yılında yazılan bir roman çalışmasından dolayı Akif
tarafından eleştirilir. Bir Zambağın Hikâyesi”
adlı kitabını gizlice çıkaran Mehmet Rauf (Eylül romanı yazarı) eleştirilmiştir.
Akif, eleştirisinde Tevfik Fikret’ten hemen sonra Mehmet Rauf’a
da yer vermesi bir tevafuk olmasa gerek. Çünkü Mehmet Rauf, ilk evliliğini Tevfik
Fikret’ini halasının kızıyla yapmıştı. O, Tevfik Fikret’in yardımıyla evlilik
kurumunu tesis etmiş. Yine Fikret’in yardımıyla edebî dergilerde boy
göstermeye, kitaplarını çıkarmaya başlamıştı.
Akif’in Fikret’e olan muhalifliği hepimizce malumdur. Peki,
Akif’in Mehmet Rauf’u eleştirisi nereden başlıyor.
“Ne
hükmü var, diye üç beş hayâ züğürdü edîb
Bitirmek
istedi ahlakı, ârı, nâmûsu
Çıkardı
ortaya, gezdirdi, saksılar dolusu
Hevâ-yı
fuhşu kudurtan zehirli “zanbak”ları” (Safahat, 319
İşte bu mısralar, M. Rauf, 1910 yılında gizlice neşrettiği
“Bir Zambağın Hikâyesi” adlı müstehcen romanına gönderme yapıyor.
1910 tarihinde 35 yaşında genç bir yüzbaşıyken yayınladığı
Bir Zambak'ın Hikâyesi hayatının dönüm noktası olur. Edebiyat tarihlerinde
roman diye nitelenen bu eser aslında 36 sayfalık bir hikâye. Rauf, bu kitap
sebebiyle hapse atılıyor. Bu kitap sebebiyle ordudaki görevinden alınıyordu.
Mehmet Âkif, toplumcu ve idealist bir şair olarak mensubu bulunduğu toplum ve ümmetin hayatına iştirak ettiği bir edebiyatçıdır. Bu nedenle dinin yerine pozitivist aklı koymaya çalışan Tevfik Fikret’e ve ahlakın yerine müstehcenliği yerleştirmeye çalışan Mehmet Rauf’a en güçlü eleştirisi yapmakta geri durmamıştır. Akif, bütün bunları yaparken de altmış üç yıllık ömrüyle talihsiz bir neslin insanı olduğunu da vurgulamak isteriz. Bütün bir edebiyat tarihini Fikret’in ve Mehmet Rauf’un taraftarlarınca yazılmasına engel olamadı.