Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
05 Eylül 2022

Sadr hareketi

Irak halkının yüzde 60’ının sandığa yaklaştırılmadığı 2021 Ekim seçimlerinde Hubbul Vatan minel iman (Vatan sevgisi imandandır) sloganı ile oy isteyen Sadr hareketi 329 sandalyeli Meclise 75, Takaddum partisi 38, Nuri el-Maliki’nin Kanun Devleti Koalisyonu 37 vekillik, hadi Amiri’nin Fetih Koalisyonu21, KDP 31 vekillik kazandıklarını açıkladılar.

Irak’ta görev süresi sona eren Cumhurbaşkanı Berham Salih, yeni cumhurbaşkanı seçilene kadar Anayasa mahkemesi kararı gereği görevini sürdürüyor. Irak nüfusunun yüzde 10’unu bile oluşturmayan Kürtler Cumhurbaşkanı kontenjanına sahip. Sözde şii Başbakan Mustafa El Kazimi ise KYP ile çok yakın ilişkileri olduğu için başbakanlık koltuğunda oturuyor. Seçimler sonrasında yeni hükümet kurulamadığı için Kazimi 2000 yılından beri başbakanlığı sürdürüyor.

Irak’ta yeni hükümet niye kurulamıyor, meclis niye çalışmıyor derseniz, meclis çalıştığı, hükümet kurulduğu zaman, Irak’ta kaosun kaynağı ırkçı anayasanın değişmesi, Irak’ın İran, ABD ve batılılar tarafından yönetilmesinin önü kesilecek. Irak, devletliğini göstererek ABD ve İran’ın beslediği devlet dışı aktörlere alan bırakmayacak. Sadr hareketi bir Şii hareket olmasına rağmen Irak milliyetçiliğini ön plana çıkartarak siyaset yapıyor. Bilindiği gibi Sadr hareketi, Irak’ın ABD işgali döneminde Mehdi hareketi grubuyla ABD’ye karşı durmuş bir hareket. Meşru bir siyasi aktör olabilmelerinin sebebi ise ABD’nin yok edeceği öncelikli grup olmaması. ABD, Sunni ve Türkmen grupları İsrail’e daha büyük tehdit olarak gördüğü için Sadr’ın siyaset yapmasına izin veriyormuş gibi görünüyor. Ancak, Tıpkı 28 Şubat sürecindeki Türkiye’de olduğu gibi Sadr hareketi o zamanın Refah partisi muamelesi görüyor. Kimse Sadr hareketi ile hükümet kurmak istemiyor. Sadr hareketi olmadan da bir hükümet kurulamıyor. Irak’ta ABD ile İran menfaat birliği yaparak Sadr’a hükümet kurdurmamak için ortaklaşa çalışıyorlar.

Dünyanın en zengin petrol yatakları üzerinde oturan Iraklıların neden kan ve göz yaşlarının dinmediği sorusunun cevabı gayet net. Saddam, İran’a karşı açılan savaşta ABD’nin isteğini yerine getirse de yine ABD gazıyla Kuveyt’e girerek sonun başlangıcını hazırladı. Saddam’ın tuzağa düşmesinin sebebi ise Filistin’e, Filistinli şehit yakınlarına verdiği yardımdı. İran, Irak’taki kaosu uzatarak sıranın kendisine gelmesini geciktirmeye çalışıyor. İsrail ve ABD’ye yamanmış KYP, KDP gibi yapılarda bugüne kader birliği yapmış kardeşlerinin mirasını toplamak için katliamlara ortak oluyor. İsrail-ABD, Türkiye’nin püskürttüğü sözde referandumun şartlarını oluşturmak için insanların açlıkları, kanları ve gözyaşları üzerinden emellerini sürdürüyor.

ABD, Irak’ta siyasi kaosa oynarken Suriye’de muhtemel Türkiye operasyonuna karşı yeni üssler kurmaktanda çekinmiyor. ABD Kamışlı’da üçüncü üssünü kurdu. Aynı ABD, Mısır ile ortak tatbikat yaparak sözde (Suriye) gerçekte Türkiye’ye gözdağı vermeye çalışıyor. Türkiye’nin Suriye’de terör düğümünü çözme hamlesine karşı Yunanistan’ı alenen devreye soktu.

Yunan, kah adaları silahlandırarak, kah Türk adalarını işgal ederek, gah hava sahası ihlalleriyle, kah, NATO görevindeki Türk uçaklarına S-300 radarı kilitleyerek tahriklerini sürdürüyor. Yunan tahrikleri karşısında Türkiye’nin kendini savunması kaçınılmazdır. Türk halkının Erdoğan sevgisini Ekonomik saldırılarla da bitiremeyen ABD’nin Miçotakis tuzağı kurması yeni bir oyun. Erdoğan bu oyuna karşı hamlesini Bosna-Hersek ziyaretiyle verecek. Mokedonya’yı Kuzey Makedonya yaptırarak NATO’ya dahil eden ABD’nin Miçoya daha fazla gaz vermesi halinde Mora dışında Yunanistan diye bir devletin kalmayacağını iyi hesap etmesi gerek. Dedeağaç’tan Girit’e 9 ABD üssü ile Yunanistan’ı Türkiye’ye karşı silahlandıranların Yunan Anayasasında işgal hayallerinin, Arnavutların, Makedonların, Bulgarların ve Batı Trakya’dan Selanik’e kadar asimile edemedikleri Türklerin erinde sonunda gasp edilmiş hak ve hukuklarında boğulacağını hesap etmeleri gerekiyor.

Saddam’ı Kuveyt’e sokarak, Irak’ı İsrail’e karşı tehdit olmaktan çıkaranlar, başta ekonomi olmak üzere, S-400’müş, F-35’miş, F-16 imiş, Türkiye’nin can damarlarına basarak aynı oyuna Türkiye’yi çekeceklerini sanıyorlar. Türkiye güç kullanmak zorunda bırakılsa bile Irak’ta da, Suriye’de de, Kıbrıs’ta da, kadim Türk toprakları ege adaları ve Batı Trakya’da da barış ve istikrardan başka seçenek düşünmemeli, barış ve istikrar da, ABD ve emperyalistler gibi bölge halklarını karşısına alarak değil, yanına alarak, onlarla beraber hareket ederek sağlanır. Türkiye’yi bölgesel güç olarak tutmak isteyenlerin tahrikleri, bütün mazlumlara umut olacak yeni bir küresel gücün doğuşuna zemin hazırlayacaktır. Vesselam…..