Dolar (USD)
32.47
Euro (EUR)
34.60
Gram Altın
2479.55
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

06 Haziran 2023

Sadık kalmak

Atalarımızın emanetleri arasında kulağa küpe sözler vardır. Hz. Mevlana “Unutma, sen dünyada yaşamıyorsun, dünyadan geçiyorsun” ve “Sevgi olmadan saygı, saygı olmadan sadakat olmaz. Üç katlı bina gibidir sadakat çökerse hepsi yıkılır” derken, Hacı Bektaş-i Veli “Sadakat; gülü koparmak değil, koklamaktır”, Hz. AliEmanetin en faziletlisi, ahde vefa etmektir” sözleriyle günümüze seslenmişlerdir.

Karşımıza çıkan engelleri dostlarımızı devre dışı bırakarak aşmamızın mümkün olmadığını, dürüst olmak, yalandan ve hileden kaçınmak, ne olursa olsun bağlılık yeminin arkasında durmak anlamına gelen sadakatin insani değerlerimizden olduğunu belirtelim. Birine ya da bir şeye içten bağlılığını sürdürmek, bağlılıktan ayrılmamak anlamına gelen sadık kelimesi sadakatten türetilmiştir ve güvenilir demektir. Arkadaşlıkta sadakat önemlidir. Özellikle yol arkadaşlığında aranılan özellikler arasında sadık olması birinci vasıf olarak kabul görür. Unutulmasın ki birine sadakatsizlik eden birisi önce kendine sadık olmayı bırakmıştır. Kendisine sıdkını bırakanın hayatında yer alan kutsal değer kavramlarına bakışı da değişir. Her yolu mubah görenin bu durumda yapacağı bir şey kalmadığını ömürlerin son demlerinde ise pişmanlıklarını anlattıklarına şahitlik ederiz.

Şöyle bir düşünelim; âşık olduğunuz kişiyi tanımadan önce hayatınızı dolduran aileniz, arkadaşlarınız ve iş ve okuldan tanıştığınız kişiler vardı. Hayatınıza giren kişi birden bire en iyi arkadaşınız, en yakın olduğunuz kişi haline gelmedi mi? Hatta bazen bu kişinin hislerini, kendi hislerinizin önüne koyduğunuz bile olmuştur. Yani gerçekten sevdiğiniz kişi, daha önce sevdiğiniz herkesin önüne geçmiştir. Eşin sadece evde bir arada yaşadığımız kişi olmadığını, dünyadaki yolcuğumuz boyunca bize refakat eden en sağlam, en güvenilir ve en fedakâr yol arkadaşı olduğunu biliriz. Sevinçli bir haber aldığınızda ilk onunla paylaşır, üzüldüğünüzde omzunda ağlayarak teselli bulursunuz. Nikâh masasında ‘Evet’ denildikten sonra kulaklara küpe mesabesinde “iyi günde, kötü günde.” diye başlayan cümleler bu gayeye matuftur. Dinimizin emri olan nikâhın Peygamberimiz ve ehl-i beytinin yaşadığı örneklemelerle mutlu bir evlilik olması yönünde verilen bilgiler de bu minvaldedir.

Sözü fazla ağdalamak istemiyorum. İşin uzmanları bilimsel kelimelerle yukarıda söylemeye çalıştığımı farklı üslup ile ifade ediyorlar. Bu konuda sadakatin sonradan olamayacağını söyleyebilirim. İnanç ve kültürel dokusunda daha açık ifade ile mayasında bozukluk olanların sadakat konusunda dikkatli olmadıklarını söyleyebilirim. Sadakat fiili ve duygusal olsun fark etmez, bozulduğunda tıpkı yoğurdun bozulması gibidir. Bozuk gıda vücutta zehirlenmelere neden olduğu gibi sadık kalınmayan dostlukların öyle olabileceğini düşünüyorum.

Yol arkadaşlığında aranılan en önemli haslet sadakat olduğunun altını kalın ve renkli çizgilerle bir kere daha çiziyorum. İnsan, aynı yola baş koyduğu dostunun, kendisini yarı yolda bırakıp gitmeyeceğinden, ahde vefa göstereceğinden emin olmak ister. Onu yarı yolda bırakanın dost olmadığını görünce böylesi bir kişilikle yola çıkmak kişiye büyük pişmanlıklar yaşatıp, kapanmayacak yaralar açacağı aşikârdır. Yolcunun yol arkadaşını yolun sonuna kadar yanında görmek istemesi doğaldır.

Efsane de olsa Leyla’sının ardından Mecnun’un yoldaşının onu yarı yolda bırakıp gitmeyeceği sitemini hatırlayalım ve’s-selam.