Sadık Ahmet unutulmadı
TBMM eski başkanlarından merhum Sabit Osman Avcı’nın “Unutmayanlar unutulmaz” sözlerini Bülent Arınç eski mesai arkadaşları buluşmasında hem eski günleri yâd, hem de geçmiş günlerle ilgili anılarımızı tazelemiştik.
Gitmeseler ve görmeseler de okurlar arasında yurtdışında
yaşayan akrabası olanlar vardır. Onların varlığını her an hisseden ve
yüreklerinde taşıdıkları sevgilerini dışa vuranlar olduğu gibi sessizliğini
bozmadan derin hülyalar içerisinde hasretini içine atan kardeşlerimiz de
vardır. Vatanı ve vatanla ilgili özel duygularını deryadaki balığın suyu fark
edemediği misali vatanın kucağında yaşayanlar pek fazla algılayamayabilir.
Öyle, ya da böyle…
Vatanından ayrı kalınca anlarız kadir ve kıymetini. O
nedenle yurdumuzdaki bayrağın dalgalanmasını, camilerimizdeki ezanların
dinmemesini dualarımızda tekrar ederiz.
Lafın tamamını söylemeden girizgâhı burada keselim.
Geçtiğimiz hafta Cumhurbaşkanımızın himayelerinde bir vefa
toplantısı gerçekleştirildi. Batı Trakya Türklerinin tarihî yolculuğunda yeri
doldurulamayan Doktor Sadık Ahmet’in
doğumunun 75. Yılı vesile edilerek kapsamlı bir anma programı icra edildi.
Davet edilmediğimizden oradaki konuşmaları haber sitelerinden ve sosyal
medyadan takip ettim. Kültür ve Turizm Bakanlığı Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı’nın uhdesinde
tertiplenen geceye katılanları çok kısmetli saymakla birlikte gıpta etmedim
değil.
İsmiyle müsemma sadık bir dava adamını zikrederken onun
kısacık ömrüne Batı Trakya Türkü kardeşlerimizle verdiği mücadeleyi bu vesile
hatırlatmış oldular. İnandığı değerler üzerine evrensel insan haklarını milleti
üzerinden idame ettiren Sadık Ahmet’e rahmet diliyorum. Onu günümüzde
hatırlamak ve onun yaptıklarını nesle aktaranların vefasını da unutmamak lazım.
Zira Batı Trakyalı kardeşlerimizin o gün yaptıkları mücadele halen devam
etmektedir. Bu konuda mübadil bir ailenin ferdi olarak şükran duygularımı ifade
ediyorum.
Katıldığımız bir Balkan seyahatinde kalabalık Türk nüfusu ve
müftülük merkezinin de bulunduğu Batı Trakya Müslümanlarının dinî ve kültürel
merkezi Gümülcine’de Sadık Ahmet’in
kabrini eşimle ziyaret etmiştik.
‘Komotini’ adıyla anılan Gümülcine’de cami ziyaretimiz ve ardından yaptığımız gezinti
sonrasında ahşap sandalyeler üzerinde kahvemizi yudumlarken dinlenmiş, Batı
Trakyalı kardeşlerimizden ‘kırk yıl hatırı olacak’ kahveden satın alıp
teberrüken Türkiye’deki dostlarımıza getirmeyi ihmal etmemiştik.
Hiç şüphesiz cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın katıldığı Sadık Ahmet’in yâd edildiği programı takdir ediyorum. Ancak,
programa iştirak edemeyenlerin Yurtdışı
Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı’nca yayınlanan muhtevalı eseri
tarihe ışık tutacak olmasından ötürü daha çok önemsediğimi belirtmek isterim.
Kitabın hazırlanmasında emekleri olanların isimlerini
sayacak değilim. Zira inanıyor ve biliyorum ki onlar bu çalışmaya başlarken
çıktıkları yolun şuurunda, yapıp ettiklerinin karşılığını da inancımız gereği
alacaklarını biliyorlardır.
‘Marifet iltifata tabidir’ özdeyişini
yerine getirme talebime bir saat geçmeden arandık. Ertesi gün ‘Doktor Sadık Ahmet’ kitabıyla birlikte Bulgaristan’da yaşayan
soydaşlarımızın yakın tarihimizdeki çilesini derinliğine anlatan ‘Belene’ kitabıyla Memleketim ve Telve
isimli mecmuaları ulaştırıldı.
Önce de belirtmiştim müktesebatımıza uygun konularda
dostlarımızın yanı başındayız ve’s selam.