Dolar (USD)
34.56
Euro (EUR)
36.20
Gram Altın
2986.89
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
30 Kasım 2022

Sadece terörle vurmadılar

Hani bir söz vardır ya;

Böyle dostu olanın düşmana ihtiyacı yoktur, diye. Tam da öyle bir ülkeyiz. Gerçi her devlet için aynı şeyi söylemek büyük haksızlık olur, çünkü her şart ve durumda düşmanlık besleyenlerle, menfaatleri icabı bir süre düşman gibi davranan ülkeleri bir tutmak hakkaniyetle bağdaşmaz. Bu sebeple bu yazımızda birinci kategorideki ilelebet düşman olanları kastediyoruz.

Türkiye ile ilgili batılı hiçbir devletin hayra yoracağımız bir düşüncesi, temennisi olmadı, olmaz da. Amerika’dan tutun İngilizlere, Almanlar’dan Fransızlara, İtalyanlar’dan Yunan’ına varana dek hiçbir devlet Türkiye için iyilik istemedi, istemez. Bakmayın geçici ittifaklar dönemindeki yardımlaşmaya; o ittifak sadece o döneme ait olup kendi menfaatleri sebebiyle geçicidir.

Tamam, dost olmak istemeyebilirler, düşmanlık besleyebilirler ama bu kadar ahlaksız düşmanlık olur mu?

İki buçuk asırdır bu ülkenin başına gelen siyasi, ekonomik, askeri bütün felaketlerde saydığımız ülkelerin ya direkt ya da dolaylı müdahalesi vardı. Bunlara son 40 yılda bir de İsrail eklendi. İsrail başta Amerika ve İngiltere olmak üzere pek çok devletin istihbaratıyla ortak çalışarak ülkemize büyük zararlar verdi. Öyle bir düşmanlık ki ülkemizde meydana gelen doğal afetlerde bile onların parmağını arıyoruz.

Durup dururken böyle bir giriş de nereden çıktı, diyebilirsiniz. Hafıza kaybına uğramışsanız, yaşınız tutmuyorsa, bu konulara ilgisizseniz mazursunuz ve bu soruyu sorabilirsiniz. Lakin saydığım hususlardan biri sizde bulunmadığı halde bu soruyu soruyorsanız sizi bu hususta mazur görmemi beklemeyin.

30 Kasım size neyi hatırlatır bilmiyorum ama 30 Kasım 2007 tarihi her duyarlı vatandaşa aynı şeyi hatırlatmalı: Isparta’da düşen uçağımızı…

Bundan 15 yıl önce bugün, 30 Kasım 2007 gününün ilk saatiydi: 01.20.

İstanbul'dan havalanan uçak Isparta S. Demirel Havaalanına inmek üzereyken düşmüştü. Bu kazada 57 kişi öldü. 6 bilim adamının bulunduğu uçakta çok önemli bir projenin başında bulunan Prof. Dr. Engin Arık ve çalışma arkadaşı mühendisler vardı. Prof. Dr. Engin Arık dünya çapında fizik profesörü idi. Bu alanda dünyanın en başarılı bilim adamları arasında ilk on beşte idi.

Prof. Dr. Engin Arık’ın üzerinde çalıştığı proje gerçekleşseydi Türkiye dünyanın en büyük toryum merkezi olacaktı, bırakmadılar. Her yönüyle sabotaj olduğu belli olan kazada(!) uçak tam inişe geçmişken birden pilot ile kulenin bağlantısı kesiliyor ve uçak istem dışı yükselip dağın etrafında tur atmaya başlıyor. İşte o sırada uçağın kuyruğu kayalara çarpıyor ve uçak düşüyor. Civarda bulunan köylülerin, “uçak düştükten hemen sonra kaza yerine bir helikopterin indiğini” söylediklerini şimdiki gibi hatırlıyorum.

Uçağın karakutusu uçağın düşüş sebebini açıklayabilirdi. Ama gel gör ki karakutu Almanya'da da, İngiltere'de de, Amerika'da da bir türlü açılamadı(!) ve nihayet uçağın karakutusu Amerika'da kayboldu.

Dost ülkeler açamadıkları karakutuyu biz açarız diye Türkiye'ye iade etmek yerine ortadan kaldırmayı tercih ettiler.

Proje ne idi?

Toryumdan enerji elde etme projesi olan çalışma on yılda bitecekti. Şayet proje başarılı olsa idi toryum sayesinde Türkiye'nin asırlarca enerji ihtiyacı karşılanacak ve ihraç etmesi ile bugünkü bütçemizin onlarca katı kadar gelir elde edilecektik. Yani Türkiye dünyanın en büyük devletleri arasındaki yerini alacaktı.

Bu konuda iki yıl önce olayı değerlendiren Prof. Dr. Saleh Sultansoy, “30 Kasım 2007'de Isparta’da düşen uçağın, %99 oranla düşürüldüğünü” iddia etti. Sultansoy, "O uçak düşürülmeseydi, Türkiye bugün CERN'de asil üye olurdu. Türkiye toryum yarışında dünyada liderler arasında olurdu. Türk Hızlandırıcı Kompleksi ve Türk Bilim Kenti kurulurdu" dedi.

Toryuma sahip olmayalım diye uçağı düşürenlerin içerde de işbirlikçileri vardı. Bu işbirlikçiler bugün de savaş uçağımız başta olmak üzere savunma ihtiyacımızı milli kaynaklardan karşılamamıza da karşıdırlar. Libya’da da, Azerbaycan’da da, Suriye ve Doğu Akdeniz'de de bu işbirlikçilerin çatlak seslerini duyuyorsunuz.

Gerçekten de doğru söylemişler; böyle dostlarınız varsa düşmana gerek yok!!!