Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
05 Ağustos 2021

Sadece ormanlar değil; vicdanı da yananlar!

SONDA söyleyeceğimi başta söyleyeyim; Gezi sürecinde, 17/25 Aralık’ta, 15 Temmuz’da emellerine ulaşamayan bir takım güçler, bu sefer ülkemizi yangın yerine çevirmekle aciz konuma düşürmek ya da ülkemizi zayıf hale getirmek peşindeler. Çünkü Türkiye güçlendikçe onlar zayıflıyor; Türkiye zayıflar ise onlar güçleniyor şeklinde matematiksel bir hesapları, kirli bir oyunları var. Hâlâ bu oyunları göremeyen vatandaşlarımız var; çıkan yangınların eş zamanlı oluşunu görmezden gelip, hâlâ masumane bir şekilde, kendiliğinden ortaya çıktığına inanan ya da sıradan bir günde, ormanlıkta yapılan bir mangal partisinden kaynaklı ya da herhangi bir vatandaşın yere attığı bir izmaritten kaynaklı bir yangın olduğuna inananlar var. Hayretle ve üzüntüyle izliyorum.

***

Canını ortaya koyan, çoluk çocuğunu evde bırakıp ormanlardaki yangını söndürmeye koşan işçilerin akıttığı terler, ödediği bedeller, verdiği canlar nedense birilerinin canını acıtmıyor, onlara hiçbir anlam ifade etmiyor!

Hadi diyelim eş zamanlı ortaya çıkan orman yangınları tesadüf olsun. Peki, 15 Temmuz’a inanmayıp ‘senaryo’ diyenlerin, Gezi sürecinde ateşe körükle gidenlerin, 17/25 Aralık’ta ortalığı karıştırmaya çalışanların ve bugün orman yangınlarının kendiliğinden ortaya çıktığına inanların aynı kişi ya da kişiler/gruplar olması da tesadüf olabilir mi? Bu tesadüflüğe inananların değirmenine su katan sanatçılara, siyasetçilere, iş adamlarına ne demeli? Hazırladıkları boy boy afişlerle diğer ülkeler karşısında ülkesini aciz konuma düşürmek isteyen ve rol yapıp adeta onlardan medet umarcasına yardım çağrılarında bulunanların ne iyi niyetli ne de samimi ve gerçekçi olduklarını düşünüyorum. Ülkemi çok seviyorum ama bu kişi veya gruplarla aynı ülkede yaşamaktan, aynı havayı solumaktan utanç duyuyorum.

***

Hem onların hem de dış ülkelerin ‘ikiyüzlülüğüne’ sanırım en güzel cevabı Dışişleri Bakanımız Sayın Mevlüt Çavuşoğlu vermiş: “Bir afet olduğu zaman biz Türkiye olarak başka ülkelere yardım ettiğimiz gibi, başka ülkelerin de bize yardım etmesini elbette kabul ederiz. Yangının başlamasıyla beraber birçok komşu ülke, dost ve kardeş ülkeler ve Avrupa'dan ülkeler bizi aradılar. Biz nasıl yardımcı olabiliriz diye sordular. Biz de kendilerine sorduk, neler yapabilirsiniz? Biz nasıl yardım ediyorsak başka ülkelerin bize yardım etmesine incinmeyiz. Bu, gurur meselesi yapılacak bir durum değildir. Bu bir afettir. Almanya'dan iki helikopteri gönderebileceklerine dair bilgi geldi. Daha sonra Almanya'ya başvuru yaptık. Sonra bugün gelen bilgiye göre Almanya da kendi helikopterlerini sel afeti olduğu bölgede kullanacağından gönderemeyeceğini söyledi. Fransa gönderemeyeceğini, İspanya da yangın olabileceğini söyledi. Yani tekliflerini geri çekmiş oldular. Yunanistan Atina Büyükelçiliğimizi arayarak 'Size böyle bir öneride bulunduk, bizde de yangın olduğu için gönderemiyoruz' dediler.”

Sayın Bakanın bu açıklamalarından daha yetkili bir açıklama olabilir mi? Yunanistan, Almanya, Fransa İspanya gibi ülkelerin yaptığı ikiyüzlülük değil de nedir? Tüm bunlara rağmen hâlâ kendi ülkesini karalayıp “Türkiye neden Avrupa’dan yardım talep etmiyor?” diyen bazı sanatçıların internete düştüğü videoları, bazı genç gazeteci arkadaşlarımızı eleştiren siyasetçilerin attığı twitleri yüreğimize yangın olarak düşüyor, içimizi acıtıyor…

***

Dış güçlerle mücadele ettiğimiz kadar kendi ülkemizi içindeki muhalif zihniyetle de mücadele etmemiz kadar acı bir durum olabilir mi? Hani gün birlik olmak günüydü? Açıkçası acı günde yumruğunu sıkıp bize ve ülkesine saldıranların iyi günde uzatacağı dost eline ihtiyacımız yok.

Ormanlık alanların imara açılacağını söyleyenlerin de, yangının masumane ortaya çıktığına inananların da, dış ülkelere samimiyetsizce yardım çağrıları yapanların da iyi niyetinden asla söz etmek mümkün değil. Ayrıca Anayasa’nın 169. Maddesi gereğince yanan ormanlık alanların yeniden yeşillendirilip ormanlık alana dönüştürülmesi de bir zorunluluk olup imara açılacağı yalanını ortaya sürenlerin utanmaz arlanmaz yüzlerine bir tokat gibi inse de, acıtmıyor, yüzleri kızarmıyor.

Ez cümle; Ormanlarımız elbette yanmasın, yanan ormanlarımız acilen söndürülsün. Yalnız ormanlarımız yandı mı bir şekilde söndürülür, yeni ağaçlar ekilir fidanlar dikilir vesaire. Peki ormanlarla birlikte vicdanı yanan insanlara ne demeli? Ceplerinde yedek vicdan mı taşıyorlar acaba?