Saçlarının kokusundan Tanırım annemi
Gazze günlerdir bombalar altında, büyük bir katliam,
benzeri görülmemiş bir soykırım yaşanıyor dünyanın gözü önünde. İnsan hakları
savunucuları, Batı’nın, dünyanın vicdanı, insanlığın merhameti nerede?
Süt kokulu bebelerin, kara gözlü çocukların, titreyen
bedenlerine bombalar yağıyor.
Yiğit analar, yiğit babalar diyarı, izzetli, onurlu
bir halk insanlığın gözü önünde açık hava hapishanesinde, ekranlardan akan
görüntülerin an an şahitliğinde, naklen ölümlerle, aziz ve şerefli bir halk yok
oluyor, topyekûn soykırım yapılıyor.
Sevgili gençler, sizler bu manzaraya iyi bakın. Bizim
gençliğimizde de Bosna’da soykırım yaşandı. Bizim gençliğimizde Bosna’nın
masalsı güzelliğine, cennet güzelliğine bombalar yağdı günlerce, gecelerce,
aylarca… Sonra acımasız bir kıyım yaşattılar sadece isimleri Ali, Fatma, Ayşe,
Hüseyin olduğu için. Sadece Müslüman oldukları için acımasızca Batı’nın tam
göbeğinde bir güzel halkı büyük katliamlarla, eşi görülmemiş, insanlık dışı
saldırılarla katlettiler. Medeniyetin beşiği batı kapılarında insanlık öldü ve
eşi görülmemiş bir soykırımla binlerce Boşnak şehit edildi.
Sevgili gençler size sesleniyorum…
Bu savaşlar bizden önce de vardı. Bizden önceki
kuşaklardan önce de, Filistin halkı, Gazze halkı bu topraklarda olmadan önce de
vardı. Hak ve batıl savaşları her daim vardı.
Oysa şimdi sıcak savaşlar içindeyiz. Yanıbaşımızda patlıyor
bombalar, hemen sınırlarımızda yaşanıyor acımasız, adaletsiz, haysiyetsiz,
onursuz savaşlar.
Bu yaşanan savaşlar sadece Hamas’ı hedef almıyor.
Hamas’ı çökertmek için, tünellerini yok etmek için yapılmıyor bu adaletsiz
savaşlar. Bu mesele sadece Filistin ile İsrail arasında bir mesele değildir.
Bu mesele çok daha geniş, çok daha kapsamlı, bizim
milletimizi, devletimizi, tüm İslam âlemini de içine alan bir meseledir…
Siyonist ideolojinin acımasızca katlettiği bu halk ilk
halk değil elbet. Onlar bu katliamları her daim yapıyorlar. Fırsat buldukları
her yerde kendilerinden olmayanları yok etmeye, topraklarını işgal etmeye
hazırlar.
Cennet vatanımız her daim göz önünde. Tam dünyanın
ortasında, en kritik noktada, güçlü ve sağlam duruşuyla dikkatleri çekiyor. Her
taraftan kuşatıldığımız şu zorlu zamanlarda vatanımıza, milletimize sahip
çıkacak şuurda olmamız gerekiyor.
Siyonist ideoloji öylesine sinci, öylesine acımasızca
ilerliyor ki. Bizler teyakkuzda olmalıyız. Cumhuriyetimizin yüzüncü yılını
kutladığımız günlerde, bir zamanlar cihan imparatorluğu olarak hâmi olduğumuz,
sahip çıktığımız topraklar şimdi kan gölüne döndü. Şu an Ortadoğu ne yazık
emperyalistlerin, Siyonistlerin cirit attığı kuşatılmış bir coğrafya halini
aldı.
İzzetli, onurlu, soylu bir millet dünyanın gözü önünde
bombalar altında. Kararan gecelerin, yangınların, toz dumanın içinde bırakılan
aziz bir millet gözümüzün önünde izlediğimiz korku filmi dehşetinde naklen
yayınlarla zalimce soykırıma uğruyor. Dayanamayıp kapatıyoruz acılı sahneleri.
Bir sahne, hüzünlü, çok acıklı bir sahne gibi masum çocukların parçalanmış
kanlı bedenleri, toz dumana karışmış, yok olmuş yıkılmış Gazze. Hemen kanal
değiştiriyoruz. Biz kanal değiştirirken onlar dünyalarını değiştiriyorlar.
Cennette buluşmak üzere şehadete doğru öylece akıyorlar.
Annesini arıyor çocuk. “Saçlarının kokusundan tanırım
annemi” diye sesleniyor. Bizim burnumuzun direği sızlıyor, ölüm gibi bir suskun
acı oturuyor içimize günlerce. Bombalar yağarken, dengemizi kaybediyoruz.
Çocuklarımızın yüzüne gözlerine bakmaya utanıyoruz, kurduğumuz sofralardan
utanıyoruz, yediğimiz yemekler boğazımıza diziliyor.
Siyonist olmak için Yahudi olmaya gerek yok diye
seslenen kan emiciler okyanusları aşarak geliyorlar yardıma. Çünkü küfür tek
millet.
Sevgili gençler, Bosna Savaşı bizim kuşağın uyanışına
vesile oldu, Irak’a atılan bombalarla, yapılan işkencelerle nereye ait
olduğumuzu, kimin yanında durmamız gerektiğini anladık üniversite yıllarında,
doksan kuşağı olarak.
Şimdi sizin yaşanan vahşete, insanlık dışı kıyıma
bakarak, Batının, Amerika’nın nasıl eline fırsat geçtiğinde canavarlaştığını,
kan emici hale geldiğini, insanlıktan çıktığını, masum sivilleri nasıl hedef
tahtasına koyduğunu görmeniz gerekiyor.
Cennet vatanımızda yaşayanlar olarak, her zaman
söylüyorum, içeride siyasi olarak olsun, fikir ayrılıkları noktasında olsun
ayrılıklar olacaktır bu normaldir. Ama istiklalimiz için, vatanımızın korunması
için topyekûn hareket etmemiz birlik ve beraberlik içinde olmamız gerekiyor.
Şimdi birlik zamanı, Şimdi yaşanan katliama karşı insanca
bir duruş sergileme zamanı. Kendi çocuklarımız, geleceğimiz, yarınlarımız için
Filistinli kardeşlerimize sahip çıkmamız gerekiyor.
“Yahudiler,
"Allahın eli sıkıdır" derler. Sıkı olan onların elidir: Ve bu
iddialarından dolayı lanetlenmişlerdir. Tersine, O’nun elleri sonuna kadar
açıktır: O, (lütfunu) dilediği gibi dağıtır. Ama(ey Peygamber,) Rabbin
tarafından sana indirilen her şey, onların çoğunun kibirli küstahlıklarında ve
hakikati inkârda daha inatçı yapacaktır. Böylece biz, Kitabı Mukaddesin
takipçileri arasına Mahşer Gününe kadar (sürecek) kin ve nefret tohumları
saçtık: ne zaman savaş ateşi yaksalar Allah onu söndürür ve onlar hep
yeryüzünde fesad (çıkarmak) için koşarlar, Allah ise fesad çıkaranları sevmez
.”
(Maide / 64)
“Ne zaman savaş
ateşi yaksalar Allah onu söndürür.”
Rabbim nurunu tamamlayacaktır. Aziz ve şerefli millete
sahip çıkacaktır, yetimlerin Rabbi, kimsesizlerin Rabbi, değil mi ki Gazze
halkının Rabbidir O.
Bizler de duamızla sahip çıkacağız. Maddi manevi
yardımlarımızla sahip çıkacağız.
En önemlisi onların ürünlerine ambargo uygulayarak,
kan akıtan silahlarına giden kazançlarını kesmiş olacağız.
Kendimize döneceğiz, kendimiz üreteceğiz,
tüketmeyeceğiz katillerin ürettiklerini…
Şimdi yardım zamanı, şimdi kardeşlerimize sahip çıkma
zamanı…
Zalim Siyonistlerin sonunun geldiğini Rabbim bizlere
göstersin.
İzzetli, onurlu, soylu bir millet olan Filistin
halkının özgürlüğünü, özgür Kudüs’ün güzel günlerini Rabbim bizlere görmeyi
nasip eylesin…