Sabitlerin değişeceği umudu
İsrail Cumhurbaşkanı Herzog’un ziyareti sonrasında taraflar
karşılıklı olarak iyi niyet gösterip ilişkilerin yeniden kurulması için pozitif
gündem belirlemeyi ilke edindiklerini ilan etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ortak basın açıklamasında mevkidaşı
Herzog’dan Ramazan ayı süresince Mescid-i Aksa’da Filistinlilerin
ibadetlerini özgürce yapabilmesi için yardımcı olunması talebinde bulunduğunu
dile getirdi.
Bu talebe karşılık vermek yerine Filistinlilere zulmeden yaklaşımı daha da
artıran İsrail’in ne yapmaya çalıştığını anlamak mümkün değil.
İsrail’i “devlet terörü” gündeminden uzaklaştıracak bir
fırsatın gelmiş olmasına rağmen Müslümanlara karşı gösterilen
kayıtsızlığı hiçbir akıl almaz.
“Huylu huyundan vazgeçmez.” mi demeliyiz, yoksa “Can çıkar,
huy çıkmaz.” mı?
Anlamadım!
Bu aralar Türkiye için başka bir gündem daha var.
Cemal Kaşıkçı Cinayetinin Türkiye’de görülen davasının Suudi
Arabistan’ın uluslararası anlaşmalara dayanarak sonlandırılması talebi...
Mahkeme, Adalet Bakanlığından görüş istedi.
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ ise olumlu görüş verdiğini açıkladı.
Suudi Arabistan ile ilişkilerin toparlandığı bir süreçte gelen bu adım
iktidarın eski politikalarından çark ettiği eleştirilerini de gündeme getirdi.
Anlaşılması zor bir konu gerçekten...
İktidarın inat etmesini mi yoksa değişime açık olmasını mı istiyorlar,
çözemedim valla!
Cevap arayışlarım mı karşılık buldu yoksa büyük bir paradoksun içine mi
düştük, diyesim geliyor.
Haluk Bilginer, Kenan Işık, Haldun Dormen ve Ali
Sunal’ın oynadığı eski bir dizi şu sıralar sosyal medyada sıklıkla dolaşır
oldu.
Oradaki diyalog sanki bu durumu anlatıyor gibi...
Bakanlık müsteşarı olan Bilginer, yeni Bakan olan Kenan
Işık’ın yeni özel kalem müdürüyle konuşuyor.
Muhalefetin iktidarı değiştirmeyecek kadar muhalefet yapmasının muhalefetin
önceliği olduğunu söylüyor.
Hemen yanında duran usta oyunca Haldun Dormen ise
Türkiye’de muhalefetin amacının iktidar olmak değil muhalefetten düşmemek
olduğunu hatırlatarak, “Çünkü muhalefette olmak iktidarda olmaktan çok daha
iyidir. Aynı maaşı alırsın, bolca çene yaparsın ve hiçbir sorumluluğun altına
girmezsin.” kelamını ediyor.
"Durum bu mudur?" yoksa "O Türkiye artık eskide mi
kaldı?" sorusunun cevabı herkesin merakında bu aralar...
Zira 6’lı masanın büyük bir törenle yaptığı Güçlendirilmiş
Parlamenter Sistem açıklamasından sonra sesi soluğu kesildi.
Herkesin kabul ettiği, “Sorunlar var!” kanaatini
paylaşırken çözüm önerisi kısmında beklenen çalışmaları ortaya koyamıyorlar.
Vatandaş da ekonomik sıkıntılardan dolayı “kızıyor, ateş
püskürüyor” ama “Yaparsa yine Erdoğan yapar.” diyor.
Benden karar vericilere hatırlatma:
Vatandaşın bu kanaatini değiştireceği bir eşik var.
Daha çok çalışılmalı, tasarruflar artırılmalı ve vatandaşın derdine ortak
olunmalı.
Vatandaşa da bir iki kelamım var.
Ey kıymetli Türkiye ahalisi...
Bak da gör şu Pakistan Başbakanı İmran Han’ın hâlini...
Keşmir meselesinden başlayarak bölgedeki tüm denklemde birbirilerini
eşitlemek için Hindistan ile bir yarış içine giren Pakistan’ın
yaptıkları, din devleti olmalarına rağmen oldukça ilginç...
ABD, Hindistan’ın Çin’e karşı önünü açmak istediği için
Pakistan’ı baskılıyor.
İmran Han’ı öyle bir noktaya getirdi ki Çin’e yönelik şu açıklamayı yapmakta beis
görmedi:
“Çin, İslâm Peygamberinin öğretilerini takip ediyor.”
Demek ki neymiş...
Devletin ali menfaatleri için her şeye cevaz verilebilirmiş...
Unutmadan şunu da yazayım:
İsrail konusunda eli güçlü olan taraf Türkiye...
Gerek enerji gerek ise bölge denklemi noktasında Türkiye istediği
zaman İran ile yeni bir oyun kurabilir.
Kaşıkçı konusunda ise Türkiye’deki mahkeme davayı kapatmış değil.
Suudi Arabistan’daki mahkemenin verdiği karar Türkiye’ye tebliğ edildikten sonra hukuki
bulunmazsa durdurulan duruşmalar kaldığı yerden devam edebilir.
Yani Türkiye için hiçbir şeyden vazgeçmek yok sadece iyi niyet göstermek
var.
Ezcümle devletimizi zora sokmadan dış politikada alan açılmaya çalışılıyor.
Ama anlayana...