Sabır
Dünyadan geçerken gönlümüz düşüyor, gözümüz kalıyor bu muvakkat âlemde. Kalbimizin düçâr olduğu hastalıklar olabiliyor. Bünyemize dünyanın güzellikleri de zorlukları ağır gelebiliyor. Her durumda da bunun bir imtihan olduğunu biliyoruz, biliyoruz da bu üzerime gelenlere sabredebiliyor muyuz? Sabrın her zorluğun kapısını açan bir anahtar olduğunu biliyor muyuz? Sabırla geçmek gerek karanlıklardan, sabırla beklemek gerek gelecek olanı, sabırla…
Tahammülüz azaldı. Gerilimliyiz, yoğunuz, yorgunuz; yoruyoruz, yoruluyoruz; kırıyor, kırılıyoruz. Çabucak tüketiyor, tükeniyoruz. Zaman yetmiyor, ömür az geliyor. Endişemiz artıyor. Oysa sabra sarılsak ve sabırla karşılasak her sıkıntıyı hem gücümüz artacak hem daha az üzüleceğiz.
Sabır, bir öğretmendir. Bizi terbiyede eden en tesirli yöntem yine sabırdır. Başımıza gelen her hâlin nereden ve niçin geldiğini, yaşadıklarımızın hikmetini düşünerek sabredeceğiz. Sabır gemisiyle açıldığımız denizlerde umut taşıyacağız.
“Meyveler sabırla olgunlaşırmış” diyordu büyük şair. Evet, sabırla olgunlaşmak ne güzel bir nihâyettir. Kaçımız sabırla bekleyip de olgun meyveye vâsılız?
Bidâyetinde umut olan her yolun nihâyetinde mutluluk vardır. Kazandığımız her zaferde azim kadar sabır da vardır.
Şeyh Edebali sabır konusunda Osman Gazi’ye şöyle nasihat ediyordu:
“Öfken ve nefsin bir olup aklını mağlup eder. Bunun için daima sabırlı, sebatkar ve iradene sahip olasın!.. Sabır çok önemlidir. Bir bey sabretmesini bilmelidir. Vaktinden önce çiçek açmaz. Ham armut yenmez; yense bile bağrında kalır. Bilgisiz kılıç da tıpkı ham armut gibidir.”
Yüce Allah, bizleri sabra çağırıyorsa sabretmek farz değil midir? Şu çağrıları kalbimizle dinlemeli:
“Ey iman edenler! Sabredin. Sabır yarışında düşmanlarınızı geçin. (Cihat için) hazırlıklı ve uyanık olun ve Allah’a karşı gelmekten sakının ki kurtuluşa eresiniz.” (Âl-i İmrân sûresi (200),
“Sizi korku, açlık, mallardan, canlardan ve ürünlerden biraz eksiltmekle elbette deneriz. Sabredenleri müjdele!” (Bakara sûresi (155),
“Sabredenlere, felâketlere karşı dişlerini sıkıp göğüs gerenlere, mükâfatları hesapsız ödenecektir.” (Zümer sûresi (10),
“Fakat sabredip (kendisine yapılan kötülüğü) bağışlayanın işi, işte bu, benimsenmeye değer işlerdendir.” (Şûrâ sûresi (43),
“Ey iman edenler! Başınıza gelecek her şeye sabretmekle ve namaz kılmakla Allah’tan yardım isteyin. Allah sabredenlerle beraberdir.” (Bakara sûresi,153).
Sabırla geçtiğimiz şu günlerin ardında kavuşacağımız bir bayram var. Bir mükâfattır bayram. Dünya biraz da sabır durağı değil midir? Peygamberimizin sabrı ve teslimiyetiyle İslam ile şereflenenlerin sayısı artmıştır.
Hüzne, ayrılığa, acıya, hastalığa, beklenene ve her şeye sabırla mukavemet ederek kazanabiliriz. Sabır beklemektir, en güzelini beklemek ve ona kavuşmak sabrın zaferiyse beklemek duadır, umuttur, aşktır. Ya sabır…