Saadet'in intiharı neden?
Şer ittifakı da diyebileceğimiz siyasi ittifak, okyanus ötesinden ağababalarıyla açıktan paslaşmaya başladı. Küreselci çetenin sözcüsü Biden açıkça Türkiye’nin muhalefetine daha çok destek olacaklarını ifade ediyor. Kılıçdaroğlu, yangından mal kaçırır gibi, daha ortada seçim sonuçlarına dair küçük bir emare görünür görünmez, Biden’ı tebrik ediyor. CHP sözcüleri, ABD, AB vs. tüm derin güçleri, Türkiye’ye müdahil olmaya davet ediyor.
İşin bir başka ilginç yanı da ömür boyu “Kahrolsun Emperyalizm” “Kahrolsun ABD” vb. sloganlarla büyümüş olan onlarca solcu örgütlerin de bu çağrıya teşne olmaları. Bir insan bu kadar mı kör ve sağır olur. PKK ve yan kuruluşları dahil, tüm solcu gruplar, ABD aleyhinde slogan atmayı adeta ibadet bilirlerdi. Milyonlarca mazlum genci de bu sloganlarla ağlarına çektiler. Ama şimdi hep beraber ABD’nin tabak yalayıcıları oluverdiler.
Şimdi asıl ilginç olan konuya gelelim. Düşünün ki Doğu Perinçek’in komünist partisi bile CHP’nin başını çektiği şer cepheyle ittifaka girmiyorken, CHP’nin zulümlerinden en çok pay alan bir Saadet partisi, nasıl olurda bu cepheyle ittifaka girer. Hem de aynı cephede vatanına kast etmiş FETÖ ile anılan bir diğer parti varken. Artı bu partilerin, kırk yıldır, ülkeyi oyalayan bir terör örgütüyle gizli ittifakları ciddi manada konuşuluyorken. Kaldı ki gelişmeler, bu rivayetleri doğrular niteliktedir.
Saadet Partisi’nde aklıselim olanların, bunu çok daha detaylı olarak incelemeleri, imani ve insani bir vecibe olmuştur. Parti fanatizmiyle bu satırları yazdım diye saldıracaklara, gari söyleyecek sözüm yoktur. Ancak saadetin bir taraftan İran’ın dümen suyuna girmesi, diğer yandan celladına âşık olmuş misali düşmanıyla ittifak etmesi klinik bir vakadır.
Neden? Kim veya kimler için? Neden saadet partisi, kendisiyle aynı tabana sahip yerli ve milli olmayı önceleyen bir AK Parti’yle değil de yerli ve milli olan her şeye düşmanca yaklaşan bir şer odağını tercih etti. Tüm bu olan bitenler normal değil.
Daha da anormal olanı, saadetin içinde bulunduğu şer ittifakın, korsan bir anayasa hazırlığına girmeleri. Evet, Allah'ın (cc) şeriatına aykırı tüm sistemler, tağuttur ve hükümsüzdür. Ancak hazırlanan anayasanın, halen devam etmekte olana nispetle çok daha kötü olduğu bir gerçektir. Çünkü bu anayasanın fikir babaları, İslam ve Müslüman düşmanlığını varlıklarının sebebi kabul eden çevrelerdir.
CHP’nin ıslama ve Müslümanlara karşı tutumları malum. Bu cenah, Saadet partisi ve camiasına karşı da en derin düşmanlığını açıkça sergileyen bir siyasi yapı. HDP derseniz, İslam düşmanlığında CHP’den de daha gaddar. Mazlum Kürt halklarını; örfü, adeti, dini açıdan ne hale getirdikleri malumdur. Namus için can veren Kürt, neslini, LGBTİ gösterilerine “onur yürüyüşü” diyecek kadar aslından koparmıştır.
Nitekim bu şer ittifakının hazırladığı anayasa taslağında, LGBTİ de dahil olmak üzere, inanca ve insanlığa aykırı her şey de eklenmiş gibi… İslam’a, mukaddes değerlere düşmanlığı gaye edinen kimi partiler ve FETÖ gibi karanlık odakların bu tezgâhı kurmaları gayet doğaldır. Ancak varlık sebebini İslam ve mukaddesatı koruma üzerine oturtmuş olan bir saadet partisinin bu tezgâha gelmesi neden?
Erbakan rahmetlinin vefatından sonra, Saadet Partisi’nin, İran’ın dümen suyuna adıma adım akıp gitmiş olması da ayrı bir vakıadır. Fanatik saadetliler, ısrarla bu iddiayı reddetseler de dışardan bakan her aklıselim Müslüman, bunu açıkça görüyor. Bir yanda FETÖ, HDP, CHP diğer yanda İran yakınlığı nasıl bağdaşır ki demeyin. İran’ın tarih boyunca her renkten İslam düşmanlarıyla gizli aşikâr iş birliklerini bilmemek saflık olur.
Şurası kesin ki, bu ittifak doğal değildir. Mutlaka burada bir bit yeniği vardır. Küresel güçlerin elinde Karamollaoğlu ile ilgi özel dosyalar mı vardır. Madımak Otel yangını zamanında Sivas belediye başkalığı esnasındaki olaylar… Su-i zan büyük bir mesuliyet, ancak Kamalak ve Saadet Partisi yöneticilerinin yaptıkları, kimi icraatlar daha büyük mesuliyettir. Gelen günler kimi planları ortaya çıkarabilir. Ha, bugün çıkmasa da yarın mahşer günü elbette her şey çıkacaktır.
Özellikle siyaset üzerinden İslam ve Müslümanların önünü açmak için ömrünü adayan “Milli Görüş” hareketinin kurucusu, merhum Erbakan’ın kemikleri sızlamaz mı tüm bu olan bitenlerden. Merhumun devasa mirasını böylesine hoyratça savurmaya nasıl kıydılar birileri… Yazık hakikaten çok yazık…