Dolar (USD)
34.49
Euro (EUR)
36.26
Gram Altın
2963.59
BIST 100
9367.77
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
11 Eylül 2015

RÜZGu00c2R SAÇLI BEBEK: AYLAN

Bazı anlar vardır ki, sadece birey için değil, insanlık için bir dönüm noktasıdır. Aylan'ın kıyıya vuran fotoğrafını görünce, aklımızı, ruhumuzu ve vicdanımızı ayağa kaldıran, insanu00ee erdem ve sorumluluklarımızı hatırlatan, seküler, materyalist ve nihilist bir çağın gafletinden uyandıran bir an yaşadık. O fotoğrafı görür görmez, Alaaddin Özdenören'in "Habersiz" şiirindeki şu dizeler aklıma geldi:

"Rüzgar saçlı bebem
Bilsen insanların halini bir
Bu kara yalnızlıkta körelen

Işık benimdir"

Aylan bebek, insanlığın halinden habersizce, bu kara yalnızlığa bir ışık oldu.

Aylan'ın o fotoğrafı gözümün önünden gitmiyor: dünya devlerinin karşısında minicik elleriyle, küçücük bir bedenu2026 Adeta üzerinde gökyüzünü ve umutlarını giyercesine mavi bir şort ve mavi ayakkabılaru2026 Bu minnacık çocuğa kumsal beşik olmuş, sanki usul usul uyuyor, dokunsan uyanacak gibi. Aylan bebek bir çığlıktı: sarin gazlarına, bombalara, mermilere, zulme karşı Suriyeli, Kerküklü, Gazzeli, Türkistanlı, Afganistanlı ve daha nice mazlum çocukların çığlığıydı.

Kısa süre önce İsrailli bir asker, kolu kırık, masum bir Filistinli çocuğa tüm dünyanın gözü önünde işkence yaptı. O da yetmedi, İsrailli bir bakan "o çocuk öldürülmeliydi" dedi. Nablus'un Duma kentinde 18 aylık bir bebek olan Ali Devabişe, ırkçı bir Siyonist tarafından yakılarak katledildi. Suriye'deki Hula katliamında çocuklar, bebekler öldürüldü. Türkistanlı çocuklar, komünist Çin'in baskısı altında işkencelere, katliamlara tabi tutuluyor. Firavunlar, Nemrutlar, Ebu Cehiller konuştu, koskoca dünya sustu, susmaya devam ediyor. Bu suskunluk insanlığın utancı olarak tarihe geçiyor. Bugün suskun kalıp, mazlumları, masumları "insandan saymayan", emperyalizme, zulümlere, katliamlara karşı sesini çıkaramayan, bunları gittikçe sıradan görmeye başlayan bir dünyadayız. Kıyıya vuran sadece küçücük bir çocuğun bedeni değildi. Böyle bir fotoğraf; demokrasi, insan hakları, evrensel değerler, adalet, barış gibi güzel kelimelerin arkasında ikiyüzlülüğüyle, cahilliyle, acizliğiyle saklanan, dünyanın gözü önünde gerçekleşen insanlık suçlarına "hümanist ve demokrat" olarak bakanların yüzüne bir tokat gibi çarpar.

Türkiye'yi mülteciler konusunda hala eleştiren Batı medyası, tam bir pişkinlik içinde. En acı insanlık manzarası karşısında mültecilere kapılarını kapatan Batı, 2 milyon mülteciye sadece kapılarını değil, yüreğini de açmış Türkiye'yi ne hakla eleştiriyor buna anlam veremiyorum. Masum insanlar kamyonlarda havasızlıktan ölürken, çocuklar azgın sularda boğulurken neredeydiniz? Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın geçtiğimiz gün ifade ettiği bir cümle, her şeyi özetliyor herhalde: "Akdeniz'de boğulan aslında insanlığımızdır." Gerçek anlamda emperyalist diktatörlere boyun eğen, zulümlere baskılara gözünü kapayan hayasızlar; bugün Recep Tayyip Erdoğan'ın şahsında Türkiye'yi mültecilere sahip çıkmamakla suçluyor. Peki, dünya mazlumları için siz ne yaptınız? Durun, ben söyleyeyim; maskaralık, kayıtsızlık, iki yüzlülük, vicdansızlık. Bodrum'da kıyıya vuran bu minicik beden; kararmış bir çağa, çarpa çarpa Batı dünyasının aldatıcı, cazibeli kelimelerinin de artık battığını bizlere göstermiştir. Sahteliklerle kuşatılmış ve aldatılmış biz'lere tüm çıplaklığıyla "uyan" demiştir Aylan bebek. Daha açık ifade etmek gerekirse, bu son tablo; İslam coğrafyasında üç asırdır yaşadığımız medeniyet kaybının ve Batı uygarlığına teslimiyetin göstergesidir. Üstat Necip Fazıl Kısakürek, "Biz akıl tutsağıyız, çocuktur ki asıl hür" mısraında sanki Aylan bebeği anlatmış. Bugün bir akıl esareti, kalp esareti, ruh esareti yaşıyoruz. Ancak çocuklarımız öyle değil, onlar gökyüzündeki uçurtmalarıyla bile hürriyetin peşinde koşuyorlar. Rıfat Ilgaz'da diyor ya, "Özgürlüğü yaşıyorlar, uçurtmalarıyla birlikte." Aylan bebek ve nice Aylan'lar uçurtmalarını uçuramadan ipini yerde bıraktı.