Dolar (USD)
35.24
Euro (EUR)
36.82
Gram Altın
2961.82
BIST 100
9626.56
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
13 Kasım 2020

Rüzgârımıza ne oldu?

‘’Rüzgârı aşılayıcılar olarak gönderdik.’’(Hicr,22)

Ayet-i celile rüzgârın taşıyıcı ve aşılayıcı gücüne işaret ediyor… Bitki tozlarını taşıyan ve bitkilerin üremesini sağlayan rüzgârdır…

Rüzgâr sayesinde hava sirkülasyonu gerçekleşir, kirli havalardan kurtuluruz… Oksijen yüklü temiz havayı teneffüs ederiz…

Rüzgârın aşılayıcı özelliği ile tabiat filizlenir, yeryüzü çiçeklenir… Rüzgârın bereketi ile doğa kısırlık ve çoraklıktan kurtulur…

Rüzgâr nimeti ile hayat canlanır… Rüzgârın gücü aynı zamanda enerji kaynağıdır…

Bugün sadece bitki örtüsünün değil insan tekinin ve toplumunda aşılayıcı rüzgârlara ihtiyacı var…

Toplumsal kısırlığı, kitlesel kıtlığı, ruhsal çoraklaşmayı sonlandıracak bir rüzgâra muhtacız… Ölü toprağı serpilmişlikten kurtulmak, küllerimizden yeniden doğmak, tozlarımızdan silkinmek için acilen bir esinti gerekiyor…

Makus talihimizi rahmet meltemleri ile yenebiliriz… Sapla samanı ayıran rüzgârdır… Hakla batılı netleştiren rüzgârdır…

Evet, kardeşlik, özgürlük, direniş aşısı içeren güçlü bir rüzgâra ihtiyacımız var…

Kışımızı bahara çevirecek, İslam’ın müjdesi olacak rüzgârlar bekleniyor…

Rüzgârı olan yapılar, toplumlar, uygarlıklar yol alabilirler… Aksi takdirde buharlaşmaktan ve savrulmaktan kurtulamazlar…

İtiraz etmek gerekirse, ancak rüzgârınız kadar varsınız, rüzgârınız yoksa yok olmaktan kurtulamazsınız… Estireceğiniz rüzgâr kadar etki gücünüz oluşur… Esameniz okunur… Ağırlığınız, saygınlığınız rüzgârınızla orantılıdır…

Yüzyıllık serencamımız nedir?

Bizi batıran Batı rüzgârı değil mi?

Yaban yellerden, yalancı rüzgârlardan çok çektik… Yozlaştık… Yabancılaştık… Yalnızlaştık… Çünkü kendimiz bir rüzgâr estiremedik…

Seküler, popüler, liberal, nasyonal rüzgârlar bizi çok yordu…

Kahpe rüzgârlara karşı güçlü bir kardeşlik rüzgârı estiremedik…

Artık rüzgârlar karşısında savrulan değil, rüzgâr estiren olmalıyız…

Aslında bizde bu rüzgârı estirecek kapasite, kalite, karakter, kişilik, kabiliyet, keyfiyet, kararlılık, kumaş, kadro, kitle var… Var olmasına varda…

Ahh!.. Rüzgâr estirmesine estireceğiz de, şu rüzgârımızı kesen günahlarımız olmasa… Kinlerimiz, kıskançlıklarımız, kavgalarımız, kötülüklerimiz, kirli ve karanlık ilişkilerimiz, kasvetimiz, kabalığımız, körlüklerimiz, kuruntularımız, korkularımız, kuşkularımız, kaygılarımız, küskünlüklerimiz, kızgınlıklarımız, kibrimiz, komplekslerimiz, kaprislerimiz, kurgularımız, kasılmalarımız, kumpaslarımız, kazdığımız kuyular olmasa…

‘’Allah ve Resulüne itaat ediniz, birbirinize düşmeyiniz, sonra zayıflarsınız, rüzgârınız gider…’’ (Enfal,46)

Evet, Rabbimiz buyuruyor: ‘’Birbirinize düşerseniz rüzgârınız gider…’’

Yani onurunuz, özgürlüğünüz, gücünüz, Kudüs’ünüz, Endülüs’ünüz gider mi gider…

Küfrün kasırgaları küfür küfür kırıp geçerken, efil efil esecek rahmet rüzgârına insanlık muhtaç…

Sahici rüzgârlara yelken açmak durumundayız…

Tekrardan sormak gerekirse; hangi rüzgâr?

Aşılayıcı bir rüzgâr… Diriltici bir rüzgâr…

Biz biz olabilirsek, rüzgârı Hz. Süleyman’ın emrine veren Allah, bize de bir rüzgâr nasip edecektir…

Kenan ilinde Hz. Yakup (as.), Mısır diyarındaki Hz. Yusuf’un (as.) kokusunu alabiliyordu… Nasıl bir rüzgâr değil mi?

Hz. Muhammed (sav) bir aylık mesafeden düşmanlarının kalbine korku salabiliyordu… Nebevi rüzgârı düşünün… Şimdi derin bir nefes alalım… Vahyin soluğu ile bir rahmet meltemi estirmeye niyetlenelim…

Ama mutlaka aşılayıcı olsun…