Rüyamda seni boğazladığımı görüyorum...
Hazreti İbrahim’i ateşten daha büyük
bir imtihan bekliyordu. Yıllardır evlat hasreti ile yanıp tutuşan yüreğini tam
teskin etmişti ki, Allah’ın emrini yerine getirme adına Mina’da keskin bıçağı,
oğlu İsmail’in naif boğazına dayayacaktı.
Yaşlı baba elinde bıçak, önünde ana
Hâcer’den süt yerine teslimiyet emmiş bir oğul olan Hz. İsmail’in boğazını
kesmeye çalışıyor; ama bıçak bir türlü kesmiyordu. Gözleri bağlı olan İsmail,
babasının şefkatten dolayı kesmediğini zannederek, “Kes Baba! Sen Allah’ın emrine karşı mı geleceksin?..” diyordu.
İbrahim, o rahmetin babası, yüreğine
taş bağlayarak büyük bir teslimiyet ile kesmeye çalışıyordu, ama bıçak aldığı
bir emir gereği kesmez olmuştu. Nuh’un gemisini sahili selamete ulaştıran,
Musa’nın asası ile Kızıldeniz’i ikiye ayıran, balığın karnını Yunus’a güvenli
bir mekan kılan, ateşi İbrahim’e serin ve selamet yapan güç, şimdi de keskin
bıçağa “kesmeyeceksin”, diyordu.
Bıçak da kesmiyordu. Ve baba-oğul teslimiyetlerinin karşılığını kazanıyorlardı.
Kurban; ateşten daha büyük imtihan...
*
Aradan yüzyıllar geçiyor, İbrahim’in
rolünü dede Abdulmuttalib, oğul İsmail’in rolünü ise baba Abdullah oynamak
üzere sahneye çıkıyordu. Dede Abdulmuttalib Cürhümilerden beri kayıp olan “zemzem”i ilahi bir işaret ile aramaya
koyuluyor, zemzemden önce büyük bir hazine buluyordu. Mekkeliler bu hazinede hak
iddia ediyor, dede Abdulmuttalib bu hazinenin Kabe’nin hakkı olduğunu
söyleyince aralarında büyük bir tartışma yaşanıyordu. Mekkelilerden bazıları, “Ey Abdulmuttalib! Sen şimdi bize bir tek
oğlun olan Haris’le mi karşı geleceksin?..” diyorlardı. Bu söz Abdulmuttalib’e
öyle bir dokunuyordu ki, orada ellerini semaya kaldırıp, “Allah’ım, görüyorsun bu kara yüzlü adamları. Ne olur bana 10 erkek
evlat versen de, Senin evini bunlara karşı savunsam. Eğer bana 10 erkek evlat
verirsen, birini Senin yolunda kurban edeceğim” diye yakarıyordu.
Allah bu kulunun duasına icabet
ediyor; Abdulmuttalib hem zemzemi bulduruyor, hem de 10 erkek evladın sahibi
oluyordu. Artık verilen sözün yerine getirilme vaktiydi. Oğullar arasında kur’a
çekiliyor, kurban olmak en küçük oğul Abdullah’a isabet ediyordu. Baba-oğul
yüzyıllar öncesinde ataları Hz. İbrahim ile Hz. İsmail’in rolünü onuyordu.
Fakat yine ötelerden gelen bir Rahmet, İsmail’i kurtardığı gibi, Abdullah’ı da
kurtarıyordu.
İsmail yaşamalıydı, O’nun soyundan
Abdullah gelecekti. Abdullah da yaşamalıydı, çünkü O’nun soyundan da Âlemlerin
Sultanı Efendimiz gelecekti. İki kurbanlık babanın çocuğu, Rahmet Peygamberi
Hz. Muhammed âdeta bize bu kıssalarla kurbanın arkasında duran asıl ruhu hayatı
ile öğretircesine; “Kurban teslimiyettir”
diye haykırmaktadır. İbrahim’in kurbanı İsmail, Abdulmuttalib’in kurbanı
Abdullah’tı. Kesilen her koyun, koç, sığır ve deve birer semboldür. Asıl kurban
edilmesi gereken yüreklerdeki İsmaillerdir.
*
Bayramı bayram yapmak için, İsmail
olmak gerek... Bayramı bayram yapmak için İsmail’den ziyade İbrahim olmak
gerek; bağlandığınız bütün zincirleri tek tek kırarak ve gördüğünüz rüyaya
inanarak. Ve ardından, “İsmail’im,
rüyamda seni boğazladığımı görüyorum; bir düşün, ne dersin?..” sorusunu
ciğerparene, yoldaşına, biricik evladına sorabilmek...
Ve hiç düşünmeden, “Babacığım, sen emrolunduğun şeyi yap.
İnşaallah beni sabredenlerden bulursun” (Sâffât, 102) cevabı karşısında
vuslatta var olmak için, İsmail’in ensesindeki her darbeye İsmail’den çok
teslim olabilmek... Her darbeyle
içimizdeki tutsak güvercini ilahi göklere doğru pervazlandırabilmek... Ve
Yüceler Yücesi’nin: “Biz oğluna bedel
O’na büyük bir kurban verdik...”(Sâffat, 107) müjdesiyle müjdelenmek...
İşte teslimiyet, işte insanı derinden sarsan mükâfât!...
Bayram sabahı kalkıp kurban ettiğimiz
İbrahim’in içindeki İsmail’dir! İsmail kim? Heva, hevesten arınıp Rabbine
sorgusuz sualsiz teslim olan irade. Kurban; teslimiyet, Yaradana boyun eğiş,
kurtuluş ve özgürlüğün şifresidir. Kurban; İbrahimce adanış, İsmailce
teslimiyetin sembolüdür.
Bugün 10 Zilhicce... Kurban Bayramı...
Safa ile Merve arasında koşuşturarak vuslata eren Hâcer gönüllü anaların
bayramı... Mina’da İsmaillerini kurban edebilen İbrahimlerin bayramı...
Haccınız mebrûr, vakfeniz makbul, sa’yiniz meşkûr, kurbanınız kabul, bayramınız mübarek olsun.