Rusya'nın Putin problemi
Moskova’da Puşkin Meydanından gelen protesto görüntüleri,
bütün dünyanın gözünün Rusya’ya çevrilmesine neden oldu. 23 Ocak Cumartesi
günü, Puşkin Meydanını dolduran 50 bine yakın insan, Putin’in istifasını
istemektedir. Sokakları dolduran binlerce insan, Putin ve rejimini protesto
etmek için sokaklara çıkmıştır. Protesto gösterileri, Rusya’da Putin rejimine
karşı derin bir sosyal ve siyasal dalganın varlığının işaretidir. Putin’in tek
adam yönetimi, Rusya’da toplumun derinliklerinde rahatsızlıklara neden olmakta
ve toplum her an patlamaya hazır bomba haline gelmiş bulunmaktadır.
Polis şiddetine rağmen halk, protesto gösterilerinden
vazgeçmemiş ve sokakları terk etmemiştir. Moskova başta olmak üzere Rusya’nın
birçok şehrinde başlayan protesto gösterileri, Rus toplumunun korku duvarlarını
aştığını göstermektedir. Putin yönetimi, yıllardır sokak protestolarına izin
vermemekte ve toplumu demir perdenin gerisine mahkum etmek için her türlü
baskı, yıldırma ve korku yolunu kullanmaktadır. Putin yönetiminin temel
karakteristiği, hiçbir sosyal ve siyasal muhalefete izin vermemektir. Toplum,
Putin yönetiminin baskı, sindirme ve korku metotlarından bıkmış durumdadır. Son
gösteriler, toplumun Putin yönetiminden bıktığının, sosyal ve siyasal muhalefete
demokratik alanlar ve kanallar açmanın gerekliliğini ortaya koymaktadır.
Toplum, Rusya’nın Putin’den ibaret olmadığını ortaya koymak için -50 derecenin
altındaki hava şartlarında sokaklara çıkmayı göze almıştır.
Protestocular, Putin yönetiminin bitmesini istiyorlar. 20
yıla yakın bir süredir Rusya’yı tek başına yöneten Putin ve çevresi, Rus
toplumunun sorunlarını çözmekte yetersiz kalmaktadır. Toplum, Putin
yönetiminden artık umudunu kesmiştir. Toplumun, bütün sorunların kaynağı olarak
Putin yönetimini görmeye başlaması, önemli bir gelişmedir. Birçok toplum
kesimi, şimdiye kadar protestoyla ve tepkiyle sonuç alınmayacağını
düşündüğünden dolayı sessiz kalmayı düşünmüştür. Bugün ise Rus toplumu, farklı
düşünmektedir. Gösteriler sırasında Putin’in bir hırsız olduğuna dair atılan
sloganlar, kitlelerin Putin’e güvensizliğini göstermektedir. Rus toplumunda,
Putin yönetimini protesto etmenin artık bir ihtiyaç olduğunu düşünenlerin
sayısı giderek artmaktadır.
Putin yönetimine karşı yıllardır hiçbir protesto gösterisi
yapılmamaktadır. Cumartesi protestoları, 2012 yılından beri yapılan en geniş katılımlı
gösterilerdir. 2012 yılında Moskova sokaklarını dolduran binlerce insan,
Putin’e 3. dönem iktidar olmasını sağlayan hileli seçimleri protesto etmiş, seçimlerin
gayri meşru olduğunu ilan etmişti. Cumartesi protestoları, Rusya’da yıllardır
görülmeyen bir olayın gerçekleşmesi anlamına gelmektedir. Muhalefet lideri
Navalny’nin tutuklanması üzerine binlerce insan sokaklarda protesto
gösterilerine başladı. Muhaliflerini cezaevine yollamak, Putin yönetiminin
standart politikasıdır. Kitlesel protesto gösterilerine rağmen Putin yönetimi,
muhalefet lideri Navalny’i halen serbest bırakmamıştır. Putin rejimi, binlerce
protestoyu tutuklayarak sosyal ve siyasal muhalefeti şiddetle bastırmaya devam
edeceğini göstermiştir. Putin rejimi açısından protestoların aslında hiçbir
anlamı yoktur. Putin, protestocuları tutuklamak ve korkutmak suretiyle
sorunları çözme şeklindeki tutumunu sürdürmektedir. 70’den fazla şehirde yapılan
protesto gösterilerinde şimdiye kadar kimsenin hayatını kaybettiğine dair bir
haber olmamasına rağmen, polis müdahalesi sonucu onlarca kişinin yaralandığına
dair haberler uluslararası medya organlarında yer almaktadır. Putin yönetimi,
kitlelerin barışçıl protesto taleplerini polis şiddeti kullanmak suretiyle bastırma
konusunda tavizsiz olduğu şeklinde bir mesajı dünyaya vermektedir.
Zehirlendikten sonra yurt dışına tedavi için giden muhalefet
lideri Navalny, cumartesi günü yurda dönmüştü. Karadeniz kıyılarında Putin’in
kendisine 1,5 milyar dolarlık saray yaptırdığına dair Youtube’da paylaşılan
görüntüler, 70 milyondan fazla kişi tarafından izlendi. Putin yönetimi, saray
görüntülerinin Navalny tarafından yayınlandığını düşünmekte ve onu sorumlu
tutmaktadır. Putin yönetimi, Navalny’i bir muhalefet lideri olarak değil, hain
olarak nitelemektedir. Navalny, bütün Rusya genelinde Putin yönetimine karşı siyasal
ve sosyal muhalefet ağı oluşturabilmeyi başaran önemli bir siyasal liderdir.
Putin yönetiminin Navalny’yi serbest bırakmayacağını bilen taraftarları, protestolar yoluyla bunu sağlamaya çalışmaktadırlar. Ancak protestoları, sadece bir muhalefet liderinin tutuklanmasına yönelik bir tepki olarak okumak yeterli değildir. Rusya’da geniş toplum kesimleri, sessiz ve tepkisiz kaldıkları sürece Putin probleminin çözülmeyeceğini düşünmektedir. Toplumsal kesimler için sorunun kaynağı, Putin’in kendisidir. Putin sorunu çözülmediği sürece Rusya’da ekonomik, sosyal ve siyasal sorunların çözümsüz bir şekilde kronikleşeceğine dair kanaat giderek yaygınlaşmaktadır. Putin yönetiminin özellikle gençler arasında hiçbir desteği kalmamıştır. Değişim isteyen gençler, Putin yönetiminden tamamen umutlarını kesmişlerdir. Putin’in mafya yönetimi, artık sorunun bizzat kendisi olarak görülmektedir. Sosyal ve siyasal muhalefeti bastırmakla hiçbir sorunun çözülmediğinin farkında olmayan Putin yönetimi, siyaset alanını ortadan kaldırmakta ve toplumun kendini ifade etme imkanlarını yok etmektedir. Toplumda her geçen gün Putin’in bizzat kendisinin bütün sorunların kaynağı olduğuna dair kanaat oturmaktadır ve Putin’i bekleyen asıl tehlike budur.