Rusya-Ukrayna iki kardeş ülke neden düşman oldu?
Son günlerde, dünya gündeminin en önemli sorunu, hiç tartışmasız Ukrayna-Rusya sorunudur.
Asıl soru şu: Coğrafya itibariyle, yakın tarih ve akrabalığa
sahip bu iki ülke, nasıl düşman oldu?
İki ülke arasında, gerilimden savaşa giden tarihsel süreç
nedir?
Sovyetler Birliği sonrası hangi gelişmeler yaşandı?
Ukrayna ve Rusya'nın tarihsel kökeni, bugün Ukrayna'nın
başkenti olan Kiev'e dayanıyor. Kiev; 882-1132 yılları arasında hüküm süren
Beyaz Rusya, Rusya ve Ukrayna'nın atası sayılan Kiev Knyezliği'nin (Kievskaya
Rus) başkentiydi.
12.ve 13. Yüzyıllarda Kiev Rusyası'nın dağılarak bağımsız
prenslikler haline gelmesiyle, bugünkü Ukrayna'nın toprakları Moskova ve
Belarus'un hakimiyeti altına girdi.
Ruslar ve Ukraynalılar "Kievskaya Rus"u kendi
parçası olarak görüyor. İşte film tam olarak da burada kopuyor. Her iki ülkenin
milliyetçileri de bu devletin kendilerine ait olduğunu öne sürüyor.
"Kiev Knezliği sonrasında Rusya siyasi olarak bir
imparatorluk haline gelirken Ukraynalılar kendi devletlerini kurmayı
başaramadı. 17. Yüzyılda bugünkü Ukrayna'nın geniş kesimleri Rus
İmparatorluğu'nun bir parçası haline geldi.
Tarihe her ülke kendi açısından baksa da somut olan gerçek,
Ukrayna'nın 1991 'de Sovyetler Birliği'nin yıkılmasının ardından 30 yıldır
bağımsız bir devlet olduğudur.
Putin, ortak tarihe dayanarak bu ülkelerin "tek bir
halk" olduğu tezini savunuyor. Gerçekte ise Rusya ve Ukrayna halkları
yüzyıllar öncesinden birbirinden ayrılarak iki dil ve iki kültür geliştirdi.
Yakın akrabalığa rağmen tarihi süreçte farklı halklar oluştu. Ancak iki ülke
arasında başlangıçta önemli gerilimler yaşanmadı. Hatta Ukrayna, bağımsızlığın
hemen ardından Rusya ve Belarus ile birlikte kurulan Bağımsız Devletler Topluluğuna
(BDT) dahil oldu. Rusya BDT'yi bu iki ülkedeki nüfuzunu korumak için bir araç
olarak gördü. Ukrayna, Batı ile yakınlaşma başladığı an yolları ayırdı. Ancak
Rusya ile Belarus arasında güçlü bir ittifak oluşurken Ukrayna giderek yüzünü
Batı'ya döndü. Bu durum Moskova’yı rahatsız etse de gerek Batı'nın Ukrayna'yı
Avrupa'ya entegre etme konusunda gösterdiği isteksizlik gerek iki yüzlü
politikaları, Rusya'yı frenliyordu.
Ukrayna'nın Batı'ya yakınlaşması, 2004'te Batı yanlısı
muhalefetin protestolarıyla gerçekleşen "Turuncu Devrim" ve 2014'te
Rusya yanlısı Devlet Başkanı Viktor Yanukoviç'in devrilmesiyle sonuçlanan
Meydan protestoları, ülkeyi Rusya ile Batı arasında yaşanan amansız güç
mücadelesinin ortasında bıraktı. Rusya, 2014'te Kırım yarımadasını ilhak etti.
Ukrayna'nın doğusundaki Rusya yanlısı ayrılıkçı milislere desteğini arttırdı.
Batı yanlısı Ukrayna yönetiminin "Rusya Tehdidi"ne karşı NATO'ya
girme isteği Moskova'da bardağı taşıran son damla oldu. Ukrayna'da yaşanan
krizin temelinde etnik köken ve dil farklılıklarının yattığı düşüncesi ağır
basıyor. Yani Rusça konuşup kendilerini Rusya ile özdeşleştirenler ve Ukraynaca
konuşup kendilerini Kiev hükümetiyle özdeşleştirenler çatışıyor.
TÜRKİYE VE DENGELİ SİYASET
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan: "Ne Ukrayna ile
özel ilişkilerimizden vazgeçeriz ne de Rusya'dan vazgeçeriz” diyerek 'Dengeli
Siyaset' uygulayacağı mesajı verdi. Denge siyasetinin en önemli kozu ve
sigortası Montrö anlaşmasıdır. 1936'dan bu yana yürürlükte olan Montrö boğazlar
sözleşmesi, ticaret gemilerinin geçişine tam serbestlik tanırken, askeri
gemilerin geçişine ve Karadeniz'de kalma süresine ise belirli sınırlamalar
getiriyor. Her ne kadar Ukrayna Büyükelçisi Bodnar, Boğazların Rus gemilerine
kapatılmasını talep etse de sözleşmeye göre, Türkiye'nin bunu yapabilmesi için
belirli şartlar gerekiyor. Sözleşme, Türkiye'ye tarafı olduğu bir savaşta ya da
kendini savaş tehdidi altında hissetmesi durumunda diğer ülkelerin savaş
gemilerinin geçişini kısıtlama imkanı veriyor.
Ukrayna Cumhurbaşkanı Vladimir Zelensky, Türkiye'nin
Ukrayna'nın güvenliği için "garantör ülke" olduğunu belirterek
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da güçlü bir lider olduğunu söyledi.
Türkiye'nin Denge Siyasetine yönelik gelişmeler şöyle;
Erdoğan NATO liderler zirvesi öncesi ittifakı
"yeterince kararlı davranmamakla" eleştirdi.
Türkiye Montrö hamlesi yaptı ve ABD ve Almanya dışişleri
bakanlıkları Türkiye'nin Montrö hamlesini takdirle karşıladı. Rusya bu karara
olumsuz açıklama yapmadı.
Bıçak sırtı bir siyaset yapan Türkiye'nin, bugüne kadar
sürdürülen denge siyasetinin devam edeceğini düşünüyorum.
Her iki ülke ile de olağanüstü çıkarlarımız açısından
Türkiye'nin bu tarafsızlığını sürdürmesinde, ulusal çıkarlarımız açısından
olağanüstü faydalar olacağı kanaatindeyim.
"Savaşların kazananı yoktur, güçlü olan da güçsüz olan
da kaybeder."