Rus Yüzyılı başlıyor mu?
Dünya artık tek kutuplu değil. Yeni dünya düzeninde dengeler yeniden değişiyor.
Köşe taşları yerleşirken sancılı süreç tüm dünyayı sarsıyor ve etkisi altına alıyor. Son günlerde gündemden düşmeyen Rusya-Ukrayna krizi bunun bariz örneklerinden biri. Buna, Dünya siyasetinde "var olma" çabası da diyebiliriz.
Öyle ki bu çaba, dünya aktörleri tarafından "sarsılmaz destek" ve "tereddütsüz destek" (Ukrayna'ya) açıklamaları ile meşru zemin buluyor kendine.
Rusya, yeni dünya düzeninde çekim gücü olan bir kutup olabilir mi?
Putin'in taktik başarıları ve stratejik adımları, Moskova -Pekin ortaklığı, Washington'u alt edebilir mi?
Dünya artık tek kutuplu değil ancak güç dengelerinin nasıl tesis edileceği de henüz netlik kazanmış değil. Ülkelerin çekim gücü olan bölgesel güçler etrafında toplanarak zayıf ittifaklar kurması, bu ittifakların da çok kutuplu bir dünyayı ortaya çıkarması bekleniyor. Böyle bir dünya düzeninde ABD ve AB'nin güçleri azalmış olsa da Çin'in de gücünü arttırarak yeni merkezler olacağı belli. Ancak son zamanlarda özellikle Ortadoğu'da yaptığı atılımlara ve Suriye üzerinden eski bir hayalini gerçekleştirerek Akdeniz ülkesi olmayı başarmasına rağmen, Rusya'nın yeni dünya düzenindeki yeri hala belli değil. Rusya, mücadeleden vazgeçmemekte kararlı görünüyor. Putin liderliğindeki Rusya, dünya sahnesinde yeniden varlık göstermekte başarılı bir strateji ortaya koymuş olsa da, ülkesinin uzun vadeli sorunlarının çözümü yönünde, siyasal ve ekonomik geleceği üzerine güçlü bir strateji sergileyemedi.
Putin'in en başarılı manevrası, Çin ile iş birliğine gitmekti. Ancak bu iş birliğinin sınırları muamma. Geçmişten gelen bir güvensizlik söz konusu. 19. Yüzyıl’da Çin'den en çok toprak alan ülke Rusya'dan başkası değildi. Uzakdoğu’daki mevcut demografik durum da Moskova için bir endişe kaynağı. Bütün bu güvensizlik temeline rağmen, 2001 de iki ülke arasında "dostluk ve iş birliği " anlaşması imzalandı. Ukrayna'ya saldırmasının ardından Batı'nın yaptırımları ile karşı karşıya kalan Putin, Çin'i ülkesinin "kilit stratejik ortağı" ilan etti.
Elini güçlendirdikçe, dünya siyasetinde sivrilen Rusya, ABD karşısında potansiyel bir tehdit teşkil ediyor. Bunun diğer önemli bir sebebi de Rusya'nın ABD'yi yok etmeye yetecek sayıda füze ve nükleer savaş başlığına sahip tek ülke olması. Rusya elindeki nükleer güç, petrol ve doğalgaz kaynakları, siber teknoloji kabiliyetleri, Avrupa'ya yakınlığı ve Çin arasındaki İttifakın taşıdığı potansiyel ile hala ABD'nin başına dert açabilecek kapasiteye sahip. Putin'in popülist milliyetçi söylemi de bu yönde teşvik edici bir unsur.
Rusya'nın Suriye'de ABD'nin yerini aldığını, Doğu Ukrayna'daki müdahalesini sürdürdüğünü son olarak da Soçi'de bir Afrika Zirvesi düzenlediğini unutmamak gerekiyor.
Arap Baharı, Rusya'nın bölgedeki çıkarlarına büyük zarar verse de sonrasında yaşanan gelişmeler (ABD'nin devrimler sonrasında çekilmesi, Rusya'nın mevcut rejimleri sonuna kadar desteklemesi, bölge ülkelerinin borçlarını silmesi vs.). Moskova'nın yeniden bölgeye dönüşünü sağladı. Moskova, bundan sonraki süreçte de hem başta askeri üs olmak üzere, Suriye müdahalesiyle elde ettiği kazanımlarını elde tutmaya hem de enerji projelerinden pay almaya gayret edecektir. Bunları sağlamak ve bölgedeki tüm sorunların çözümünde aktif rol oynamak için de geçtiğimiz yıllarda izlediği siyaset ile kendisi için uygun bir zemin hazırlamış bulunuyor. Ülkesine bu güçlü adımları attıran Vladimir Putin, farklı siyasi eğilimleri uzlaştırmaya çalışarak genel olarak batıya düşman olmayan ama batıya karşı da Rusya'nın menfaatlerine öncelik veren post-Sovyet ve ulusalcı politikayla Rusya'ya yeni bir ivme kazandırmaya çalışmaktadır. Amacı komünist rejim olmadan Rusya'ya Sovyet gücünü yeniden kazandırmaktır. Bu nedenle komünistler tarafından eleştirilen Putin, liberal politika tabirini de pek oligarklara savaş açtığı için de liberal kesimin saldırısına maruz kalmaktadır. Uluslar arası politikada eski Sovyet cumhuriyetlerine tekrar hakim olmakla suçlanan Putin, aslında sadece Rusların yoğun olarak yaşadığı ve tarihi Eski Rusya olarak adlandırılan Doğu Ukrayna'da hakimiyet kurma çabasındadır. Buna sebep olarak da Rus nüfusun yoğun olduğu bu topraklarda Rusların güvenliğini temin etme amacında olduğunu söylüyor.
Putin, 2036 yılına kadar iktidarda kalmayı garantiledi. Rusya bu yeni yüzyılın lideri olur mu, bunu önümüzdeki süreç gösterecektir. Lakin Putin'in Büyük Rusya rüyası aşikar...
Yazıyı Putin'in mesajı ile bitirelim.
"Sovyetler Birliği'nin dağılması 20. Yüzyılın en büyük trajedisidir" demiştir.