Dolar (USD)
34.48
Euro (EUR)
36.22
Gram Altın
2961.54
BIST 100
9367.77
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
02 Mart 2022

Rus işgalinin politik hedefleri

Rusya, bu çok kutuplu dünya inşasında büyük Rusya’yı inşa etmenin yolunun öncelikle yakın çevresinde etkili olmasından geçtiğini görüyor. Dolayısıyla Rusya’nın bu yeni uluslararası sistemde bir güç olabilmesi için yakın çevresini, yani eski Sovyet alanını kontrol etmesine yönelik kendisinde ciddi anlamda bir inanç var. Ve bu inanç ve hedef çerçevesinde Rusya adım adım yakın çevre doktrinini öncelikle kendisine yönelik ikinci bir bölünmenin önüne geçmeye yönelik bir güvenlik sorunu olarak göstermek suretiyle Ukrayna işgalinin meşruiyet zeminini bunun üzerine inşa ediyor. Akabinde bu meşruiyet zemini üzerinde etrafındaki bölgeleri kontrol etmek istiyor. Yani Rusya’nın birinci stratejik hedefi; büyük Rusya’yı yeniden inşa etmek ve bu amaçla yakın çevresini kontrol altına almak.

İkincisi, güvenlik endişeleri bağlamında özellikle ABD’nin kontrolünde veya ABD ile birlikte NATO’nun doğuya doğru yayılmasını önlemek de Rusya’nın büyük hedeflerinden birisi olarak değerlendirilebilir. Ukrayna’ya gelindiğinde, Ukrayna da aynen Gürcistan gibi bakıldığında Rusya’nın Karadeniz’deki manevra alanını ve varlığını dolayısıyla daha sonraki süreçte Karadeniz’in bir göl olmasını engelleyecek gelişmelerin iki adresi olarak görülüyor. Rusya, bundan ötürü de Gürcistan’ın ve Ukrayna’nın NATO üyeliklerini, NATO’nun doğuya doğru yayılması bakımından ciddi bir sorun olarak görüyor. Ve bugün hem yakın çevresi bakımından bu kuşatılma hem de Karadeniz bağlamında sıcak denizlere inme noktasında kendisine bir alan açmaya ve bu bağlamda kendisine tehdit olarak gördüğü bu bölgede tekrar hâkimiyet kurmak istiyor. Putin, Rusya’nın karşısında her şeyiyle güçlü bir Ukrayna görmek istemiyor. Ve bu anlamda kendisine sorun ve rakip olabilecek bir devlete orada diz çöktürmeye ve onu büyük Rusya projesinin içine dahil etmeye çalışıyor. Bütün bunlara bakıldığında burada biz öncelikle Rusya’nın dış politik hedeflerini görüyoruz.

****

Batı’nın ve başta ABD olmak üzere AB ülkelerinin Rusya aleyhine hayata geçirdiği yaptırımlar Rusya açısından ciddi bir şok etkisi yarattı. Çünkü Putin, bu harekat karşısında, Ukrayna’ya savaş açması neticesinde en azından Batı’nın bölüneceğini düşünüyordu. Çünkü geçmişte bu olmuştu. Avrupa’nın enerji bağımlığına da biraz güveniyordu. Avrupa’nın enerji bağımlığıyla birlikte 2008 Gürcistan, 2014 Kırım ilhakında buralarda yeterinde tepki gösterilemedi. Evet, yaptırımlar geçmişte de devreye girmişti ama bu Rusya’nın canını çok acıtacak şekilde olmamıştı. Dolayısıyla Putin, Ukrayna işgalinde hesabını yaparken aynı senaryo üzerinde bir hesap yaptı. Ama Putin’in bu hesabı tutmadı. O kadar tutmadı ki geçmişte İran’a yönelik yaptırımlardan sonra herhalde modern çağda gördüğümüz en ağır yaptırım şekliyle karşı karşıya kaldı şimdi Rusya. Rusya için swifte yönelik bir karar çıktı. En büyük iki Rus bankasının finanssal istemden çıkarılmasına yönelik bir karar çıktı. Almanya çok sürpriz şekilde ki Rusya’nın yaklaşık 12 milyar dolar harcadığı Kuzey Akım 2 projesinin lisanslama sürecini durdurdu.

Elinde yaklaşık 640 milyar dolarlık bir rezervi olan Putin, hesabını yaparken bu yaptırımların bazılarıyla karşılaşacağını hesap ediyor gibiydi. “Bu yaptırımlar çok da sert olmaz, ben iki üç yıl içerisinde elimdeki bu parayla Rusya ekonomisini yüzdürürüm” diye düşünüyordu. Ancak, Batı dünyasında, Rus merkez bankasının bu rezervlerini dondurulması kararı var. Çünkü bu rezervlerin % 40’ı oranındaki miktarı ABD ve AB ülkelerinde. Dolar ve Euro olarak duruyor. Dolayısıyla bu karar çıktığı zaman yaklaşık 260 milyar Dolar ve Euro değerindeki Rus merkez bankası rezervi donmuş olacak. Geriye kalan paranın da 130 Milyar dolar değerindeki kısmı da altın. Dolayısıyla bu altını da Rusya’nın uluslararası ticarete ve ekonomiye katması için bir şekilde Dolar veya Euroya çevrilmesi lazım. Orada da Rusya büyük sıkıntı yaşayacak. Yani son uç olarak Putin’in güvendiği parası olan 640 milyar dolarındaki rezervini kullanmakta büyük sorunla karşılaşacak. Bütün bunları bir araya getirdiğimizde Rusya’nın sahada askeri anlamdaki istihbarat açığının bir benzerini, dış politikada da gördük. Rusya hem askeri alanda hem de dış politikada karşılaşacağı sorunlar konusunda büyük bir ön görüsüzlük yaşadı.