Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
26 Aralık 2014

RUHUNDAN KOPARILMIŞ SPOR: FUTBOL

M.Ö. 300-200 yıllarına kadar dayandırılan futbol, o günden bu güne, hem oyunun içeriği, hem de toplumdaki yeri açısından çok değişmiş ve gelişmiştir. Temel oynanışı, kuralları, ölçüleri, oyuncuları, teknik ekip ve hakemleri, giysi ve gereçleri, süresi, galibi, mağlubu, ulusal ve uluslararası statüsü gibi birçok konuda gelişen futbol, günümüzde tarihi seyrinden biraz sapmış gibi gözükmektedir.

Dünyada futbol kadar evrensel başka bir alan yoktur. Oynayanlar ve seyredenler dışında yönetenleri ile bir endüstri haline gelen futbolun popülerliği devletlerin bile peşinde olduğu demokrasiyi çok çok geride bırakmıştır. Yediden yetmişe, fakirden zengine halkın gündemini en çok meşgul eden alan olmuştur.

Birçok kişi için futbol, spor ve hobinin ötesinde başka anlamlar içermektedir. Manevi atmosferden uzaklaşan toplumun içine düştüğü bunalımdan kurtuluş, psikolojik deşarj için bir alan oluşturmaktadır. Futbol maçları normal hayatın dışında, farklı bir atmosferde geçmektedir. Adeta gösterilere dönüşen karşılaşmalarda her türlü argo kelimeler, küfür ve hakaret içeren tezahüratlar havalarda uçuşmakta, futbol sevgisi önce fanatizme ve sonra da holiganlığa, masum bir sportif faaliyettoplumsal sorunlara dönüşüyor. Tribünlerin diline baktığımızda bizim dilimiz olmadığını, bizim kültür ve değerlerimizi taşımadığını net bir şekilde görmekteyiz.

Spor kaynaklı şiddet olayları kitleleri peşinde sürükleyen bir Vandalizm'e dönüşmektedir. Değerlerinden uzaklaşan toplum bu alanı kötü emelleri uğruna çok rahat bir şekilde kullanmakta, sadece seyircisi değil, futbolcusu bile elinde bıçakla sahaya inmekte, stat dışında teröre bulaşmakta ve hatta demokrasiyi sekteye uğratacak seviyelerde oluşumlar içerisine girip devlete yönelik terör ve darbe eylemleri gerçekleştirebilmektedir. Spor kültürü yeterince oluşmamış toplumda futbolda mafyanın, para ve gücün etkisi daha da kolay oluşmakta, futbol spordan öte bahis oyunlarına dönüşmekte ve buna devlet te alet olmaktadır. Yetersiz stadyumlar ve insanların psikolojik sıkıntıları, güvenlik önlemlerinin azlığı, sorumsuz teknik direktör ve futbolcular, görevinden bihaber federasyon, tarafsızlığını yitiren hakemler, şiddete meylettiren kulüp yöneticileri ve bu işten en fazla çıkar sağlayan reyting meraklısı medyanın da etkisi ile, olması gerekenden çok uzaklarda bir spor haline gelen futbol, din ve devlet düşmanı zevatın iştahını kabartmaktadır.

Centilmenliğin ötesinde, herkes maddi getirisinin peşine düşmüş, kazanma hırsı bütün insani değerleri yok etmiş, şiddet, şike, teşvik primi, doping gibi unsurların da devreye girmesi ile niteliğinden uzaklaşmış bir spor haline gelen futbolda rant büyüdükçe oyunların mahiyeti de hem büyümekte ve hem de gelişmektedir. Kulüpler şirket gibi, taraftarlar ise müşteri gibi algılanmaya başlanmıştır. Bu yüzden sık sık formalar yenileniyor, yeni ürünlerle ticari savaşlar başlatılıyor ve insanlar bu savaşın taraftarları haline getiriliyor. Aynı zamanda karşı taraf da düşman ilan ediliyor. Spora politika karıştırılıyor ve insanlar sokaklara dökülerek adeta birbirlerine savaş ilan ediyorlar. Tribünlerde şoven rüzgarları estirilerek spor taraftarlığı zemininden kaydırılarak başka amaçlar peşinde olanların at koşturduğu bir alan haline getiriliyor.

Bir spor olan futbolun kazananı da kaybedeni de olacaktır elbet. Oyun esnasında küçük kırılmalar da yaşanabilecektir doğal olarak. Tatlı çekişmelere de sahne olabilecektir yeri geldiğinde. Spor olduğu kadar bir yarışı da içinde barındırdığından dolayı taraflar birbirlerinin rakibi olacaktır tabi ki. Bu rekabet esnasında insani değerlerin ön planda olduğu tatlı çekişmeler de yaşanmalıdır aslında. Hem spor, hem de kaynaşma aracı olmalıdır futbol. Dostluğun önde olduğu, kardeşliğin perçinlendiği, kutuplaşmadan uzak bir oyun olarak oynanmalı ve sonuçta başarılı olanın alkışlandığı, emeğe saygının gösterildiği bir spor olmalı futbol. Futbol insanlara moral kaynağı olmalı ve neşelerini artırmalı. Bütün değerlerin ayaklar altına alındığı değil, o değerlerle daha da iyiye gidilen bir yol olmalı insanlara. Kavgaların ve ölümlerin kol gezdiği değil, barış rüzgarlarının ve sevgilerin cirit attığı bir yer olmalı statlar. Devlet erkanına hakaretler yağdırılan, küfürler içeren sloganların yükseldiği değil, mutluluk namelerinin atıldığı yer olmalı tribünler. Statlar bağırıp çağırdıkça, küfür ettikçe rahatlanan değil, dost kazandıkça mutlu olunan yer olmalı.

Kısaca insanlara zarar veren değil, insanlığa faydalı bir spor olmalı futbol.