Ruhun varlığı ve moreland
Materyalist bilim insanları ruhu kabul etmiyorlar ve bilincin beynimizin karmaşıklığının yan ürününden ibaret olduğunu savunuyorlar. Güya evrim bize önce yeterli beyin kapasitesi bahşetmiş, sonra ise bilinç kaçınılmaz bir biyolojik işlem olarak ortaya çıkmış.
Tanınmış
günümüz Amerikalı bilim adamı ve düşünür Prof. Dr. J. P. Moreland ise bu
iddianın dört problemden dolayı kabul edilemez olduğunu ifade ediyor:
“Öncelikle, bunu söyleyen birisi,
maddeye ateistlerin ve natüralistlerin baktığı gibi bakmıyordur. Yani onu,
tamamen fizik ve kimya kanunlarıyla anlaşılabilecek kaba bir şey olarak
görmüyordur. Aksine bu düşüncede olanlar maddeye hayalî, ruhî veya zihnî bir
potansiyel atfediyorlardır.
Söylemek istedikleri, karmaşıklık düzeyinden
önce de madde, zihni ortaya çıkaracak potansiyele sahipti. Ve uygun anda bu
potansiyel harekete geçti ve bilinç ortaya çıktı. Bu ise maddenin yalnızca
fizikî bir şey olmadığını, aynı zamanda, içinde zihin öncesi haller de
barındırdığını ileri süren panpsişizm görüşüne uygundur. Kısacası net bir
maddeci görüşü aniden bırakıp ateizmden ziyade teizme yakın bir bakışı
benimsemişler. Şimdi, dünyanın
başlangıcında yalnız madde olmadığını, ama aynı anda hem fizikî hem zihnî bir
şeylerin olduğunu söylüyorlar. Böylelikle zihnî özelliklerin nereden geldiğine
izah getiremeyince farkında olmadan Yaratıcının var olması fikrine
yaklaşıyorlar. İkinci problem hala determinizme saplanmış olmaları. Çünkü eğer
bilinç beynin bir işleviyse, ben kendi beynimden ibaretim demektir ve beynimin
fizik ve kimya yasalarına göre işlemesi gerekir. Onlara göre; bilinçle beyin
dumanla ateş gibidir. Ateş dumana sebep olur ancak duman bir şeye sebep olmaz.
Duman yalnızca bir yan üründür. Yani, determinizmin içine hapsolmuşlar demektir.
Üçüncü olarak; eğer zihin, beyinden
üstün bir Aklın yönlendirmesiyle ortaya çıkmadıysa, zihinden gelen herhangi bir
şeyin makul ya da doğru olduğuna niçin güvenelim, özellikle de teorik düşünce
alanında?
Meselâ, bilgisayarınız rasgele güçler
tarafından veya aklî olmayan kanunlar tarafından, arkasında bir zihin
olmaksızın programlanmış diyelim. Bu bilgisayardan alacağınız çıktıya güvenir
misiniz? Tabi ki hayır. Aynen böyle Darwinistlerin dediği gibi beynimiz kör
tesadüflerle ortaya çıktıysa o zihnin güvenirliği olabilir mi? Yani zihinsel
işlemlerim tamamen beynimdeki atomların hareketleriyle belirleniyorsa,
inançlarımın doğruluğunu iddia etmek için de bir gerekçem yoktur. Dolayısıyla
bilincimin atomlardan oluştuğunu iddia etmek için de hiçbir gerekçe bulunmamaktadır.
Dördüncü problem ise eğer zihnim
beynimin bir işlevinden ibaretse, bütünleşmiş bir kişilik de yok demektir.
Hâlbuki beyninin bir kısmı hasar görse de kişi yine aynı kişidir. Çünkü bilinç
ve ruh beyinden ayrı varlıklardır.”
Evet,
Moreland ruhun varlığını reddeden maddeci ve ateist bakış açısını mantıklı ve
makul bir şekilde böyle çürütüyor.