Dolar (USD)
34.42
Euro (EUR)
36.27
Gram Altın
2834.30
BIST 100
9389.62
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

Ruhun grameri

Ya bin yıl, ya bin asır sonra o gün gelecek.

Koklarken küllerimi mezarımda bir böcek

O kadar yanacak ki, bir yüksüklük toprağım,

Yerden bir damar gibi kopup fışkıracağım!

(N.Fazıl)

Vücut ruhun bineğidir, der Şeyh Gâlib.Platon, ruh ne Anaksimenes’in dediği gibi bir hava yığını, ne Herakleitos’un dediği gibi saf bir ateş, ne Demokritos’un dediği gibi ince atomlardan meydana gelmiş bir bileşimdir. O madde-dışı, cisim-dışı, tinsel, tanrısal bir tözdür, der.“Can” demişler evvela ona. Yûnus’a göre beden, canın menzilidir. Cismi kâim tutan ancak candır, ruhtur. Beden ruhla hayat bulur. Ete, kemiğe bürünüp Yûnus diye görünen” de ruhtan başkası değildir.Metafizik aleme ait olan ruh, cevher, beden ise arazdır. Bebeklik, çocukluk, gençlik ve ihtiyarlık gibi mevsimlere uğrayan ve sürekli değişen bedendir. Bir de sabit kalıp değişmeyen bir öz, bir mahiyet vardır. İşte, bu değişen kısım araz, kalan öz ise cevherdir. Bundandır ki insan ruhu, hem görünen âlemle, hem de görünmeyen âlem ile sürekli münasebet halindedir. Bazen rüya aleminde ele, ayağa, göze, kulağa ihtiyaç duymadan zamanın ve mekanın dışına çıkar. Gayb âleminden feyz alır; görünen âleme ise, ilim ve irfâniyle tesir eder.Ve ruhların yaratıcısı Allah der ki:Sana ruh hakkında soru soruyorlar. De ki: "Ruh, Rabbimin bileceği bir şeydir. Size onunla ilgili pek az ilim verilmiştir.”

Beyin, göz, kulak, burun vs. beden tezgahında bulunan muhteşem makinalardır. Tezgah başkadır, tezgahı çalıştıran başkadır.Müdebbir başka, tedbir edilen başkadır. Mürebbi başka, terbiye edilen başkadır. Hareket eden başka, hareketi başlatan başkadır. Tüm bedenimize hareket kabiliyeti veren ruhtur.“Tanrı ölmüştür” diyenler, ölümü teşhiste değil, ölümün objesini tespitte yanıldılar. Allah ölmez. Diri ve dirilticidir.

Bir zamanlar bedevinin birisi sahrada giderken, devesi aniden hastalanıp ölür. Bedevi, devesine bakıphayret ederek şöyle der: Ey deve! Sende, senden başka bir şey olmalı. O şey, hem seni hem beni hem de yükümü götürüyordu. Acaba, seni, beni ve yükümü götüren o kuvvet neydi?” Az evvel yürüyor ve yükümü taşıyordun. Senden, benim göremediğim bir şey çıkıp gitti.

Üstad Karakoç’un dediği gibi, Nesîmî’nin derisini yüzenler, ruh ve bedeni birbirinden ayırmaktan başka bir şey yapmadılar. Bağdat’ta darağacında sallanan Mansur’un kendisi değil, gölgesi idi. “Milletimizin imanını selâmette görürsem, cehennemin alevleri içinde yanmaya râzıyım. Çünkü vücudum yanarken, gönlüm gül gülistân olur." diyen Üstad, yanan şeyin ruh değil beden olduğuna da dikkat çekmiyor muydu?Mevlânâ, dîvânında“bedenin yüzüne bakma, o bozulup yok olur. Ruhun yüzüne bak ki o hoş ve sevimlidir” der. Beden, bizi dar dünyaya hapsetmek isterken, ruh eğitilerek zamana zaman kesilmesini becerebilmelidir. Dünyevileşmek, ruhun yükünü artırır ve ilerleyişini yavaşlatır. Maddi çalışmalarımızda nasıl birtakım disiplinler var ise ruhumuzun gelişimi için de bazı disiplinler gerekmektedir.Nazm-ı celil onun kurtuluş ve yüceliş reçetesidir. Ruh; sevgi,merhamet,sabır, affetmek, şefkat, barış ve tevazu gibi çok yönlü bir eğitimden geçmezse;kabalık, kıskançlık, ego, isyan, şükürsüzlük ve benlik gibi perdelere takılıverir. Öyleyse ruh bu zıtlıklarla hep bir savaş içindedir ve ölünceye kadar bu savaşın bir sulhu yoktur.