Ruh, vücut evinde kiracı
Kiraya verdiğimiz dükkanın ya da evin hor kullanılması bizi rahatsız etmez mi? Kirası ödenmez, ya da aksatılırsa bizi öfkelendirmez mi? Her mülk sahibinin beklediği mekanının temiz kullanılması ve zamanında yapılan ödemesidir. Sonra hangi ev sahibi: "Al, bu evde otur ama temiz kullan, kiranı zamanında öde, sana güzelliğinden, genişliğinden hayret edip parmak ısırtacak daimi bir evin tapusunu vereyim." Hiç böyle bir ev sahibi yok ki. Kiracının her türlü özgürlüğü vardır, ama kirasını ödememe ya da hor kullanma özgürlüğü yoktur. Ayrıca evi hor kullanan ve kirasını ödemeyen kiracı içinde, hesap vereceği mahkeme vardır.
Allah, en güzel ev sahibi, Peygamber ise en güzel kiracı. En güzel kiracı, ödemelerini titizlikle yapan Hz. Muhammed ( s.a.v.) idi. Ev sahibini hiç üzmedi. Üstelik en çilekeş kiracıydı, hiç bir şeyi bahane etmedi en güzel şekilde kainatı hayran bırakacak şekilde namazıyla, orucuyla döktüğü gözyaşı ile ödedi. Öyle bir kiracı örneği sergiledi ki komşuları olan Sahabe, dürüst kiracı olmakta, onu örnek aldılar. Ruhlarının kirada oturduğu evleri, tertemiz kullandılar; kirletmeden Allaha anahtarları teslim ederek gittiler. Cennetteki en güzel evleri vücut saraylarını, kulluklarının teriyle kazandılar.
Mideyi yaratan, ağzı yaratan, vücudun sahibi olan Allah; kirayı namazı orucu isteyen vücudun temiz kullanılmasını isteyen yine Allah, Ayak direten, kira ödemem diyen ise insan. Ruh bu vücut evini kullanırken, aklın vicdanın gereğidir ki, bedelini ödemeli. İçki ve haramlarla kirletmekten uzak durup, sık, sık tövbe ile iç temizliği yapıp ve farzları yerine getirmekle de kirasını ödemiş olacaktır. İnsan oturduğu evin sahibini tanımakla ve sonucu kendi lehine olacak kirayı ödemekle cennette ruhuna tapulu mal olan ve ebedi olacak olan vücut evini kazanmış olacaktır.
Bu yazıyı yazarken çok düşündüm acaba inandığı halde oruç tutmayan kardeşlerimizi incitir miyim diye. Ama bu mübarek ramazanda Kordon'da, Karşıyaka'da, sahilde ve birahane önlerinde gündüz, gece ellerinde içki şişesi gördüğüm kardeşlerimin hali öyle üzdü ki, düşündüm: Bedava üzülmek yetmez. Kendini göz göre, göre tehlikeye atan, kirasını ödemeye yanaşmayan, evini kirleten bu kardeşlerime kardeşliğimi yerine getirip, bilinen bu gerçekleri naçizane dile getireyim diye. Bu asla tutmadıkları için, kılmadıkları için baskı değil, hor görme değil. Allahın rızasını beraber kazanma, lütfederse beraber cennete gitme, ebedi vücut evi sahibi olma arzusu. Kardeşlerimize sadece üzüldük. Keşke Rabbimizin emrini yerine getirmede birlik olsaydık, aynı coşkuyu yaşasaydık. Sanırım kirasını zamanında ödemesini ve temiz kullanmasını Allah için hatırlatan komşuya da kızılmaz.
Mademki hepimizin babası Hz. u00c2dem, kardeşliğin gereği birbirimize sahip çıkmalıyız. Kardeş, kardeşin zarar etmesini istemez. İnşallah ömür olursa seneye hep beraber orucumuzu tutar, midenin ve rızkın sahibine beraber şükür ederiz. Beraber kiralarımızı ödeme mutluluğuna ereriz. Allah, hepimize vücudun, gözün, kulağın, midenin ve tüm verdiği nimetlerin kirası olan namazı orucu ve tüm farzları yerine getirerek kiralarımızı, borcumuzu ödemeyi nasip etsin. Vücudumuzu haramlardan kaçarak temiz kullanmayı nasip etsin. Böyle merhametli bir ev sahibine sadık kiracılar etsin. Yoksa ahiret mahkemesi, hesabın çetin olacağı bir yer.
Selahattin Gezer