Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

Ruh sağlığını korumak mümkün mü?

İnsanın özü ruhtur. Ruhsal bir varlık olarak insanın en önemli görevi, ruhsal sağlığını korumaktır. İçinde yaşadığımız dünyanın siyasal, sosyal, kültürel, ekonomik, tıbbi, ekolojik ve teknolojik karmaşası, ruh sağlığımızı korumayı neredeyse imkansız hale getirmektedir. İnsanlar, ruh sağlığını koruyamadıklarından dolayı ruhsal problemlerin ve krizlerin cenderesinde hayatlarını tüketmektedirler. Ruhsal ve psikolojik problemleri çözmek iddiasıyla ortaya çıkanlar, aslında insanların ruhsal sorunlarına kayda değer düzeyde şifa sunmamaktadırlar. Ruhsal sağlığı bozuk olanlar, ruhsal bir varlık olan insana rehberlik edemezler.

Ruh, kesin bir tanıma hapsedilecek bir gerçeklik değildir. Ruh sahibi insanın kendisi bile ruh hakkında çok az şey bilmektedir. Ruha sahib olmamıza rağmen, ruh gizemini korumaktadır. Ruhun gizemli yapısı, hiçbir şekilde ruhun yok olduğu anlamına gelmemektedir. Bir ruha sahip olduğumuıuzun farkında olarak yaşamak, olgunlaşmak ve gelişmek çok önemlidir. İnsan, ruhuyla, bedeniyle ve zihniyle bir bütündür. Ruh sağlığı, aslında insanın bütüncül sağlığıdır. Ruh sağlığı, insanın biyolojik, zihinsel ve sosyal açılardan sağlıklı olması demektir. Her şeyin başı ruhtur. Ruhumuz iyi değilse, bedenimizin ve zihnimizin de iyilik hali içinde olması neredeyse hayaldir.

Ruh sağlığımızı korumak için maneviyatımızı geliştirmeli ve güçlendirmeliyiz. Maneviyata sahip olmadan ruh sağlığımızı koruyamayız. Maneviyat sayesinde acılarla, zorluklarla ve hastalıklarla baş edebiliriz. Maneviyat sayesinde kendimizle, tabiatla ve toplumla barışık olabiliriz. Kendisine, tabiata ve insanlığa karşı savaş açmış kimselerin ruh sağlıklarını korumaları mümkün değildir. Savaş, şiddet ve saldırganlık, ruhun ve ruh sağlığının tamamen ortadan kalkması demektir. Öfkelerine, hırslarına ve tatminsizliklerine köle olmuş insanlar, ruh sağlıkları bozuk ruhsuz nesneler düzeyine düşmüşlerdir.

Ruh sağlığı, hayatla barışmak, yaşama coşkusuyla yaşamak demektir. Hayatla, tabiatla, toplumla barışık olmayı başaran insanlar, ruh dünyalarında derin bir dinginliği, doyumu ve değeri yaşarlar. Maneviyat zor zamanlarda bizi mutlu olmamızı, umudumuzu yeşertmemizi ve huzur bulmamızı sağlamaktadır.

Ruh sağlığımızı korumak için, hiçbir şekilde umudumuzu yitirmemeliyiz. Umut, bizi canlı kılan temel yaşam kaynağıdır. Zorluklar karşısında enseyi karartan insanların, mutlu ve umutlu olmaları mümkün değidir. Ne olursa olsun ruh sağlığını korumanın yolu umuttan geçmektedir. Umudumuzu kaybetmeden hayatı dolu dolu yaşamanın yollarını bulmalıyız.

Aşk, ruhu besleyen en önemli değerdir. Sevmek ve sevilmek sayesinde yaşama sevincimiz ve coşkumuz sönmemektedir. Tabiatı, kadını, çocuğu, ağaçları, hayvanları, kısacası bütün varlığı sevmeliyiz. Kadın ve erkek, birbirlerini sevmek yoluyla ruh sağlıklarını koruyabilirler. Aşkın ve sevginin insan ilişkilerinden ortadan kalkması, kadın ve erkeği birbirine düşman haline getirmekte ve birbirlerinin hayatlarını yıkıma götürmek şeklinde korkunç sonuçların ortaya çıkmasına neden olabilmektedir.

Ruh, insanın bütünlüğünü ifade etmektedir. Ruh sağlığının korunması, insanın hayatı bir bütün yaşamasına bağlıdır. Tek boyutlu, yüzeysel ve yapay yaşanan bir hayatla ruh sağlığını koruyamayız. Bedensel, zihinsel ve sosyal açılardan varlığımızın ihtiyaçlarını özgürce ve doya doya tatmin etmek suretiyle tatmin olabiliriz. Ruhu tatmin etmenin ve ruh sağlığını korumanın tek bir yolu yoktur. Herkes, kendisine özgü bir ruha sahiptir. Her birey, kedisine özgü bir şekilde özgürce ruhunu olgunlaştırmalı ve ruh sağlığını korumanın yollarını bulmalıdır. Ruh sağlığını korumak, bir arayıştır. Ruhumuza değer vermeliyiz. Ruhumuz, bedenimiz ve zihnimiz arasında denge ve doyuma dayalı bir ilişki kurmak, bizi sağlıklı kılmakta ve iyileştirici etkide bulunmaktadır. Ruhumuzun yüksek değerini korumak, sürekli olarak onu canlı tutacak dinamik, üretici ve yapıcı tecrübeleri keşfetmeyi zorunlu kılmaktadır.

Şiir ruhun en insani ifadesidir. Nazım Hikmet, Ruhun isimli şiirinde ruhun dinamizmini, tabiatla ve canlılarla bütünleşmesini anlatmaktadır: “Ruhun bir ırmaktır gülüm/ Akar yukarıda dağların arasından/ Dağların arasından ovaya doğru/ Ovaya doğru ovaya kavuşamadan bir türlü/ Bir türlü kavuşamadan uykusuna söğütlerin/ Geniş köprü gözlerinin rahatlığına/ Sazlıklara yeşil başlı ördeklere/ Düzlüklerin yumuşak başlı kederine kavuşamadan/ Kavuşamadan ayın ışığındaki buğday tarlalarına ovaya doğru akar/ Akar yukarıda dağların arasından/ Bir yığılan bir dağılan bulutları sürükleyip/ Geceleri iri iri yıldızları taşıyarak/ Dağbaşı yıldızlarını/ Mavi güneşlerinde dağbaşı karlarının/ Akar köpüklene köpüklene/ Dibinde ak taşları kara taşlara karıştırıp/ Akar akıntıya karşı yüzen balıklarıyla/ Dönemeçlerde kuşkulu/ Uçurumlara düşüp şahlanarak/ Kendi uğultusuyla deli divane/ Akar yukarıda dağların arasından/ Dağların arasından ovaya doğru/ Ovaya doğru ovayı kovalayıp/ Ovaya kavuşamadan bir türlü.”

Ruhumuzda kendimizi bütün hissetmemiz, dünyaya ve tabiata bağlanmamız, motivasyonumuzun yüksek olması, iç barışımızı sağlamamız, ruhumuzun bizim için en önemli özümüz olduğunu anlamaya ve ruh merkezli bir yaşam stilimiz olmasına bağlıdır.