RP'den AK Parti'ye; Susurluk'tan 1 Mayıs'a
Susurluk kazası olduğunda derhal Refahyol iktidarı ve dönemin Başbakanı Merhum Necmettin Erbakan hedef alındı. Eline tencere tava verdikleri ulusalcıları, potansiyel Ergenekon kitlesi haline çevirmekle mahir odaklar, hükümet yıkılana kadar uğraştı.
Kimi zaman bir hükümet yetkilisinin demecini bahane ettiler, kimi zaman da iftarı, çadırı dillerine doladılar. En sonunda da paşa generalleri ve "sivil" Cumbabaları Demirel'le birlikte Refahyol'un elinden iktidarı aldılar.
***
Gazeteci Uğur Mumcu'nun katledilmesinde de öyle oldu. On binleri sokağa döküp "Kahrolsun Şeriat" sloganı attırdılar.
Hiç unutmuyorum, Ankara Sıhhiye'deki "Şeriat karşıtı" gösteride İzmirli Levanten bir kızcağız vardı. Elindeki Atatürk fotoğrafıyla yolda kendi halinde yürüyen başörtülü, sakallı vatandaşların önüne geçip slogan atıyordu.
Atatürk'ün fotoğrafını, "Vampirlere" tutulan "Haç" gibi, gördüğü dindar insanların yüzüne sallıyorduu2026
***
Halbuki CHP'den MHP'ye, DYP'den ANAP'a kadar neredeyse dönemin tüm partileri 12 Eylül öncesi geçmişleri nedeniyle bir şekilde Susurluk'a bulaşmıştı. Susurluk kazasında aracın içinde yer alan isimlerin siyasi kimlikleri bile bu bağlantılarla ilgili ipuçları barındırıyordu.
Ancak Refah Partisi, geçmişi itibariyle "derin devlet", "çeteler", "Kontrgerilla", "Susurluk çetesi" vs. ile hiçbir ilgisi olmayan tek partiydi.
Buna rağmen Susurluk bahanesi ile derin devletin faturası bile Erbakan'a ve partisine kesildi. 28 Şubat MGK'sını yedi, hükümetten devrildi, partisi ve gençlik dernekleri kapatıldı, yöneticilerine siyasi yasaklar getirildi vs.
***
Önceki gün Marksist grupların, marjinal sol örgütlerin, CHP'nin ve Halkevleri'nin "Taksim kutsalımızdır" diyerek polise karşı verdikleri "şanlı direniş"e şahit olduk!
"Yasakçı AKP'ye direnecekler"miş(!)
1 Mayıs'ta yaşananların emekle, devrimle, direnişle, işçi hakları ile hiçbir ilgisi yok.
Çünkü son üç yıldır Taksim Meydanı'ndaki 1 Mayıs yasağını kaldıran AK Parti Hükümeti. Dolayısıyla hükümetin en azından devrimci işçilerle bu noktada geçmişten gelen bir hesabı yok.
***
1977 1 Mayıs'ında Taksim'de 34 kişi ölmüş yüzlerce insan yaralanmıştı. O günden beri de "Devlet mi yoksa solcular mı birbirini öldürdü?" tartışması sürer gider. Kimin suçlu olduğunu kesin bilmiyoruz ama AK Parti'nin suçlu olmadığını biliyoruz.
***
Hükümeti yıpratmak ve çözüm sürecini kesintiye uğratmak için yapılan bir "kitle operasyonudur" bu da. Susurluk ve Uğur Mumcu olaylarının ardından yapılanlar gibi.
50 metrelik dev çukurlara emekçileri doldurup, çözüm sürecini bitirmek ve Hükümeti indirmek isteyenler bir kez daha Yeni Türkiye karşısında "ezik" kalmıştır.