Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
27 Kasım 2022

Romanlar hayatın aynası mı?

Romanların hayatın aynası olduğu söylenir. Bazı kişilerin, “Hayatım roman” iddiası acaba ne kadar doğrudur? Meraka değer bir konu.

Galiba Türkiye’de en çok okunan edebiyat türleri arasında roman başta geliyor. Tanzimat devrinde Batı’dan bize geçen ‘roman’ın varlığı uzun süre tartışılmış, bizde olup olmadığı edipler arasında münakaşa konusu olmuştur. Zira bizde roman yeni, hikâye ise eskidir. Birçok edebiyatçıya göre ‘hikâye’nin uzatılmış biçimidir roman. Ele aldığı konular ve plân bakımından hikâye gibidir. Olmuş ya da olması, yaşanması mümkün olayları anlatır.

ROMAN VE HİKÂYENİN FARKI

Peki roman ile hikâye arasında ne gibi farklar vardır? Bu farkları ana hatlarıyla ortaya şöyle koyabiliriz: Roman uzun, hikâye kısadır. Hikâyede bir ya da birkaç olay bulunur. Romanda ise, iç içe pek çok hadise vardır. Hikâyenin çevresi dardır, sınırlıdır. Romanda ise çok geniştir; olay farklı yerlerde geçebilir. Romanda kişiler daha çoktur. Hikâyede, kişiler tek bir yönden ele alınırken romanda kahramanlara veya roman kişilerine, çeşitli cepheleriyle yaklaşılır, kişilik özellikleri, meziyetleri ve eksiklikleri belirtilir.

ROMANIN TARİFİ

Neredeyse her edebiyat tarihçisine ve romancıya göre romanın ayrı bir tarifi vardır. Genellikle şu tanımları görüyoruz: * Romancı bir müşahittir, o devrin tanığıdır, fotoğrafçısıdır. Roman, örf ve âdetlerin tasviridir. * Romandan maksat, hayatta geçmemişse bile, geçmesi mümkün olan bir vakayı, ahlak, âdetler, hisler ve ihtimallere bağlı olarak tafsilatlı biçimde tasvir etmektir. * Mimari eser, nasıl önceden teferruatıyla tasarlanır, planlanırsa roman da aynı şekilde önceden yazarı tarafından zihinde ayrıntılarıyla canlandırılmalıdır. * Roman insanın ve hayatın yansıması olduğu gibi ahlakın da aynasıdır. Onun objektifi gördüğü manzarayı alır. Her yapının ana sütunları olduğu gibi romanın da temel bazı unsurları vardır ve şöyle sıralamak mümkündür: Konu, Kişiler, Çevre, Zaman, Düşünce, Fikir, Üslup.

ROMAN TÜRLERİ

Romancının, yaratılıştan bazı kabiliyetlere sahip olması gerekiyor. Bu yetenekleri taşımayan, iyi roman yazamaz. Bu özellikleri de şu beş maddede toplayabiliriz: 1) Sezgi gücü. 2) Hayal gücü. 3) Terkip gücü. 4) Konuya canlılık ve renk verme gücü. 5) Sürekli ve etkili bir duygulanış. Romanlar yazılış biçimine göre, Biyografik, Otobiyografik, Hatıra, Mektup ve Dramatik Roman şeklinde değişir. Roman diline göre de ‘Yerli’, ‘Yabancı’ ve ‘Uyarlama’ olarak üç ana kısma ayrılır. Neşri ise üç şekilde mümkün: ‘tefrika’ olarak, ‘kitap’ hâlinde ve ‘resimli roman’ biçiminde. Tabii romanları farklı tarzlarda çeşitli bölümlere ayırabiliriz. Roman, unsurları bakımından hikâyeye benzer. Romancının bakışı, yani görüş açısı hikâyeye göre çok yönlüdür. Romancı, roman boyunca başka türlerin anlatım imkânlarından faydalanabilir. Mesela, mektup, günlük, hatıra veya belgelerden yararlanır ve bu türleri de işleyebilir.

ROMANIN HUSUSİYETLERİ

Romanın başlıca hususiyetleri nelerdir? Bu özellikleri sekiz madde hâlinde şöyle hülasa edebiliriz: 1) Romanda teknik çok önemlidir. Olayları, kuruluşu ve dizilişi karışık olursa ortaya başarısız bir roman çıkar. 2) Romanda tasvirler, yama gibi parça parça olmamalı, eserin bütünü içine yayılmalıdır. 3) Tasvirler, kişinin tavır ve davranışlarını anlamlandıracak biçimde olmalıdır. 4) Gereksiz süslemeler yapılmamalı, eserin akışını durduracak, ahengini bozacak ayrıntılara girilmemelidir. 5) Anlatılanlar akla ve mantığa uygun olmalı, mübalağaya yer verilmemelidir. 6) Dil ve anlatım, açık, sade ve duru olmalı, roman herkes tarafından kolaylıkla anlaşılabilmelidir. 7) Romanlarda konu, ya yazarın ağzından anlatılır, ya da kahramanlarından birinin diliyle aktarılır.

İLK ROMANCILARIMIZ

Bizde Batılı anlamda ilk roman, Tanzimat döneminde yazıldı. Bu dönemde roman tercümeleri de başladı. Araştırmacılar Şemseddin Sami’nin 1872’de yayınladığı Taaşşuk-ı Tal’at ve Fitnat’ın Batılı anlamda ilk Türk romanı olduğu üzerinde birleşirler. İlk romanın Namık Kemal’in 1876’daki İntibah romanı olduğunu iddia edenler de var. İlk büyük romancılarımızdan biri de Ahmet Mithat Efendi’dir. Ona boşuna “Hace-i Evvel” (İlk Hoca) denilmemiştir. Müellifimizin Hasan Mellah Hüseyin Fellah ve diğer romanları, bu yolda ilk işaret taşlarımızdandır. Namık Kemal’in İntibah’ı, Recaizade Mahmut Ekrem’in Araba Sevdası, Nâbizâde Nâzım’ın Zehra’sı, Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın Mürebbiye’si, Halit Ziya Uşaklıgil’in Aşk-ı Memnu’u, Mehmet Rauf’un Eylül’ü ve Ömer Seyfettin’in Efruz Bey’i, bir bakıma bizim ilk millî romanlarımız, klasiklerimiz sayılır. Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun Yaban ve Kiralık Konak ile Halide Edib Adıvar’ın Sinekli Bakkal romanlarını da yabana atmamak gerek. Ebubekir Hâzım Tepeyran’ın Küçük Paşa’sı da ilklerdendir. Cumhuriyet devrinin iyi yazarlarından Memduh Şevket Esendal Ayaşlı ve Kiracılar’ı ile öne çıkmıştır. Reşat Nuri Güntekin Çalıkuşu ve Akşam Güneşi romanlarıyla çok okunan ve sevilen bir yazar olmuştur. Peyami Safa ise Dokuzuncu Hariciye Koğuşu ve Matmazel Noralya’nın Koltuğu romanlarıyla okuyucuların gönüllerinde taht kurmuştur. Ahmet Hamdi Tanpınar Huzur, Kemal Tahir Devlet Ana, Mithat Cemal Kuntay Üç İstanbul, Nahit Sırrı Örik Sultan Hamid Düşerken, Abdülhak Şinasi Hisar Fahim Bey ve Biz, Sâmiha Ayverdi İbrahim Efendi Konağı, Tarık Buğra Küçük Ağa, Safiye Erol Ciğerdelen romanlarıyla öne çıkmışlardır. Bu nesilden sonra okunan romancılar arasında Attilâ İlhan, Bahaeddin Özkişi, Oğuz Atay, Mustafa Miyasoğlu, Emine Işınsu, Mustafa Necati Sepetçioğlu, Tahir Kutsi Makal, Hasan Kayıhan, Durali Yılmaz, Sabahat Emir ve tarihî romanlarıyla temayüz eden Yavuz Bahadıroğlu’nu görebiliyoruz.

25 TÜRK ROMANI

Biz kitap sıralamasını ve sayı olarak ifade etmeyi severiz. İlk 10 şiir, ilk 10 roman, ilk 10 hikâye gibi. Bu, sübjektif değerlendirmedir ve her yazara, her edebiyatçıya, her araştırmacıya göre yazarların da romanların da ismi değişir. Bana göre ilk on roman farklı bir liste hâlinde ortaya çıkabilir ama sizi etkileyen ilk on roman çok daha değişik isimlerden meydana gelebilir. Bu hakikat, gayet tabii bir hâldir. Her yıl yüzlerce romanın yayımlandığı Türkiye’de ilk on değil de ilk 100 romanı bile seçebilirsiniz. Muhtelif araştırmalar yapılsa da az çok ortak noktada buluşulan bazı ‘en kıymetli romanlar’ bellidir. Şimdi bizim de yapacağımız bu listeyi başkaları eleştirebilir. Olsun, onlar da kendilerine göre ilk romanları ortaya koysunlar. Sonuç itibariyle bütün romanlar ve yazarları bizimdir. İşte bizim ilk 25 romanımızın alfabetik isimleri ve yazarları: Aşk-ı Memnu (Halit Ziya Uşaklıgil), Aylak Adam (Yusuf Atılgan), Bukağı (Emine Işınsu), Ciğerdelen (Safiye Erol), Çalıkuşu (Reşat Nuri Güntekin), Çanakkale (Mustafa Necati Sepetçioğlu), Çingeneler (Osman Cemal Kaygılı), Dersaadette Sabah Ezanları (Attilâ İlhan), Devlet Ana (Kemal Tahir), Fahim Bey ve Biz (Abdülhak Şinasi Hisar), Huzur (Ahmet Hamdi Tanpınar), İbrahim Efendi Konağı (Sâmiha Ayverdi), Kaybolmuş Günler (Mustafa Miyasoğlu), Kiralık Konak (Yakup Kadri Karaosmanoğlu), Kuyucaklı Yusuf (Sabahattin Ali), Küçük Ağa (Tarık Buğra), Mai ve Siyah (Halit Ziya Uşaklıgil), Müşahedat (Ahmet Mithat Efendi), Nehir (Sabahat Emir), Sinekli Bakkal (Halide Edib Adıvar), Sokakta (Bahaeddin Özkişi), Tutunamayanlar (Oğuz Atay), Yalnızız (Peyami Safa), Yolbaşı (Yavuz Bahadıroğlu), Yılkı Atı (Abbas Sayar).

ÖTÜKEN’DEN KLASİKLER

Edebî eserleriyle bilinen Ötüken Neşriyat, ‘klasik’leşen romanları edebiyat dünyamıza kazandırmaya devam ediyor. Son çıkanlar: Osmanoflar (Kenan Hulusi Koray), İnsan Artıkları ve Aşınmış Vicdanlar (Hayrettin Ziya) Eylül (Mehmed Rauf), Köy Hekimi (Burhan Cahit Morkaya), Felâtun Bey ile Râkım Efendi (Ahmed Midhat Efendi). Ötüken’den çıkan diğer romanlar şöyle: Bir Türk Polisinin Amerika’da Sergüzeştleri (Behlül Dânâ), Bir Kitaba Tutuldum (Feyzi Ersoy) Beyaz Güle “Al Kan” Düşünce (Halil Delice), Tuğrul ve Ejderha (M. Bahadırhan Dinçaslan), Güneş Doğudan Batar (Caner Çaylak).

BUGÜNKÜ ROMANLAR

Eski romanlardan bahsettik. Ya bugünküler? Bugün de pek çok roman yazılıyor. Muhtevalarından başka zaman bahsetmeyi dileyerek en azından isimlerini, yazarlarını ve yayıncılarını tanıyalım. Everest Yayınları’ndan çıkanlar: Tiamat (İhsan Oktay Anar), Nergis Hanım Hakkında Bazı Şeyler (Devrim Koçak), Belki de Dünyanın Sonundayım (Yavuz Ekinci). Diğerleri: İnsan Ölür Hayal Ölmez (Fatih Duman, Nesil Y.), Ertuğrul’un Dedesi Can Borcu (Mahmut Topbaşlı, Post Y.) Sultan (Emine Abacı, Akıl Fikir Y.), Mediha Hanım (Mehmet Emin Uludağ, Hipokrat Y.), Prizma Harekâtı (Mehmet Emin Ulu), Köle (Cem Çelik, Elpis Y.), Bir Deistin Hidayeti (Mustafa Gül, Çıra Y.) Günümüzde pek çok kıymetli roman yayımlanıyor. Bahsi geçen eserlerin bir kısmını okuyabiliriz. Uzun kış gecelerinde herkese iyi yazarların güzel romanlarını tavsiye ediyorum.