Dolar (USD)
35.21
Euro (EUR)
36.84
Gram Altın
2979.43
BIST 100
9742.71
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
08 Eylül 2021

Roller, toplumlar ve yapılar

İnsan doğmak, insan olmanın garantisi değildir. Eğer böyle olsa insanlık tarihi ihtişamın, medenileşmenin, aydınlanmanın, hep ileriye gidişin tarihi olduğu kadar sefaletin, cehaletin, karanlığın, vahşetin ve tereddinin de tarihi olmazdı. İnsan doğmak insan olmanın sadece öncülüdür ve o öncül ancak toplumla yan yana gelince, bireye dönüşünce hakikatine ulaşır. İnsanı insan yapan ve onu değerlerle buluşturan toplumsal yapılardaki rolüdür. Başkaları olmayınca iyilik de yoktur, kötülük de güzellikten de bahsedilemez çirkinlikten de hak da söz konusu değildir haksızlık da… Ve işte tam da burada insanın ötekiyle kurduğu ilişkide üstlendiği rol devreye girer: İnsan insanın cehennemi mi olacak, cenneti mi; sığınağı mı olacak hapishanesi mi, gölgesi mi olacak ateşi mi? Toplum, bu kararın verileceği sahnenin ta kendisidir, dünya olsa olsa o sahnenin silik bir gölgesi.

Toplumda üstlendiği rol insanı ya insanlığın vazgeçilmez bir yapı taşına veya her an çökmeye hazır kırık tuğlasına dönüştürür. Meseleye bu çerçeveden bakınca rol ile toplumsal yapı arasında doğrudan bir bağ vardır ve bu bağ bir bina ile onu göğe yükselten tuğlalar, direkler, kirişler arasındaki ilişkiye oldukça benzer. Yapı taşları ne kadar sağlamsa bina o kadar güvenli, yapıda kullanılan malzeme ne kadar nitelikli ise eser o kadar görkemli görünür. İnsan ile roller, roller ile toplumsal yapılar arasında böylesi sıkı bir ilişki vardır ve insana bakarak toplumsal yapıları, toplumsal yapılara bakarak insan malzemesinin mahiyetini görmek elbette mümkündür. Bu aynı zamanda geriden bakılınca bir toplumu, bir şehri, bir ülkeyi ve bir kültürü tanımanın da yollarından biridir. Çünkü toplumlar, şehirler, ülkeler ve kültürler olumlu ve olumsuz vasıflarıyla gerisinde hep bir bilinç barındırırlar. Sağlam veya çürük, mamur veya enkaz, ışıl ışıl veya karanlıkta boğulan…

Türkiye teori yoksunu bir ülke. Hayatın hemen her alanında bir teori kırıntısı yakalamak için çıktığınız yorucu yolculuklarda çoğu zaman eliniz boş dönüyorsunuz. Olguları birleştirerek ondan teori üretmek de olgulara zemin hazırlayacak gerçek anlamda düşünce yolculuklarına çıkmak da toplum olarak alışkanlık haline getirdiğimiz bir çalışma biçimi değil. Genelden başlayarak özele doğru giden bütün bilgilenme yolculuklarımız mutlaka Batı duraklarına rastlıyor ve onların ürettiği bilgilerin gölgesinde eklektik, mozaik yapıları bulunan yamalı bohça teorilerle noktalanıyor. Gerek birey ve onun içeriğine, gerekse toplumsal yapılar ve her ikisi arasındaki ilişki biçimlerine dair Türkiye’de üretilmiş teorik çalışmalar neredeyse yok. Neyse ki geçtiğimiz ay yüreğime su serpen bir kitapla tanıştım. Prof. Dr. Eyüp Kemerlioğlu ile Prof. Dr. Mustafa Gündüz’ün ortak çalışması olan, belki yayınlanması 1990’lı yıllarda gerçekleşmesi gerekirken Eyüp Kemerlioğlu hocanın vakitsiz vefatıyla yarıda kalan, sonrasında tilmizi Mustafa Gündüz tarafından hem hocasına hem de memleketine karşı bir ahdin vefası kabilinden, üzerindeki tozlara özenle üfürülerek ışıldatılan Rol ve Toplumsal Yapı adlı kitap artık Türkiye’nin teorik birikiminin önemli yapı taşlarından biri olarak raflardaki yerini aldı ve kararlı bir yolculuğa çıktı. Şahsımın bazı kitaplarını da yayınlamış, Türkiye’nin önde gelen yayınevlerinden biri olan Anı yayıncılık tarafından basılan kitabın hem profesyonel ilgililerine hem akademik camia mensuplarına hem de lisans, yüksek lisans ve doktora düzeyindeki öğrencilere ciddi katkılar yapacağını ummakla kalmıyor, metnin bundan sonraki benzeri çalışmalara da ilham vereceğini düşünüyorum.

Sosyoloji çalışmalarından tanıdığımız ve kendisiyle birkaç sohbette bulunma imkanı yakaladığım merhum Eyüp Kemerlioğlu Bilgi Sosyolojisi, Toplumsal Tabakalaşma ve Hareketlilik adlı kitaplarıyla biliniyor. Aynı şekilde Yurttaşlık Bilinci, Ahlak Sosyolojisi, Türkiye’nin Toplumsal Sorunları adlı çalışmaları hem sosyolojiye hem siyaset bilimine ilham veren Mustafa Gündüz de bilimsel çalışmalarının yanı sıra rektörlük görevini de ifa etmiş Türkiye’nin önde gelen sosyal bilimcilerinden biri.

Rol ve Toplumsal Yapı beş ana bölümden oluşuyor: Birinci bölümde rolün teorik çerçevesi kuruluyor, ikinci bölümde birey ile rol arasındaki ilişki sorgulanıyor, üçüncü bölümde rollerin içerik ve yapısı irdeleniyor, dördüncü bölümde toplumsal gruplar ile roller arasındaki ilişkilere dokunuluyor, beşinci bölümde roller, topluluklar ve toplumsal yapılar arasındaki karmaşık ilişki biçimlerine yönelik tespitlere yer veriliyor. Kitap böylece bir mimarın eserini inşa ederken titizlikle uyduğu simetrik bir taazzuvla şekilleniyor. Bireyden topluma, toplumdan bireye, her ikisinin birbirine yönelik söylem ve temasları detaylarıyla irdeleniyor. Böylece sağlıklı ve olması gereken bir toplumsal yapının nasıl olması gerektiğine dair hatırı sayılır fikirler öne sürülürken aynı zamanda hastalıklı toplumsal yapılara dikkat çekilerek bu hastalıklara yönelik üretilecek sağaltıcı ara mekanizmalara da değiniliyor. Eserin bir de sonuç bölümü var ki kitap boyunca tartışılan bütün kuramlar 21. yüzyıl toplumsal yapılarıyla hem yatay hem dikey mukayeseye tabi tutularak gittikçe karmaşıklaşan toplumsal yapılarda bireyin değişen misyonu, esnek yapılara uyumu ve uyumsuzlukları üzerine bir dizi fikir sıralanıyor. Eser bu haliyle tarih boyunca değişen rollerin doğasına, toplumsal yapıların içerik ve işlevlerine yönelik ciddi saptamaların yanı sıra günümüzde gittikçe karmaşıklaşan toplumsal yapılar karşısındaki bireylerin yeni rollerinin nasıl şekillendiğine/şekillenmesi gerektiğine dair de ciddi savlar barındırıyor.

Siyasal sisteminde ciddi değişiklikler olmuş, dijital çağa uyum göstermede kırılganlıkları bulunan ve toplumsal yapıları ile roller arasında derin boşlukların yer aldığı Türkiye gibi ülkelerde bu tür yayınların artmasının söz konusu alan ve süreçlere dair yeni teklifleri de beraberinde getireceği ortadadır. Bilvesile, Türk düşünce tarihine yaptığı katkılar ile yeniden Türkiye’nin kamuoyuna gelen merhum Eyüp Kemerlioğlu hocaya rahmet diliyor, Mustafa Gündüz’e de bundan sonraki çalışmaları için uzun ve sağlıklı bir ömür diliyorum.