Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
21 Nisan 2023

Rifkin demokrarisi

Rahmet, mağfiret ve berat mevsimi olan Ramazan-ı şerifi tamamlayarak yep yeni bir bayrama kavuştuk. Siyasetin kirli gündemi, İslam kardeşliği ile yoğrulmuş bu topraklardaki birliği beraberliği yok etmeye yetmedi. Türk İslam aleminin bayramını kutluyor bu vesileyle Allah’tan 14 Mayıs’ta da milletimize bayram sevinci yaşatmasını niyaz ediyorum.

Bu seçimler, milletin öz değerleriyle kalkınmasını savunanlarla güdümlü demokrasi ile rahata ereceğini savunanlar arasında geçiyor. Doların rezerv para olmasına boyun eğenlerle, öncelikle Türk-İslam dünyası ve Asyalı dostlarımız olmak üzere ticareti kendi para birimimizle yaparak dolar (batı) hegemonyasından kurtulmamız gerektiğini düşünenlerin mücadelesi sandığın rengini belli edecek.

Bu minvalde Bay Kemal’in ekonomiyi düzlüğe çıkaracağını söylediği 300 milyar doların demokrasi, insan hakları, can ve mal güvenliği karşılığında kendisine verileceği vadiyle, TOGG, Karadeniz gazı, imece, Altay Tankı, TCG Anadolu, Milli Muharip Uçak, Nükleer santral, Ayasofya, Çamlıca, Taksim, Levent camileri gerçeklerine bakarak seçmen oyunu kullanacak.

Bir tarafta hayat pahalılığı kur, faiz, enflasyon sarmalı diğer tarafta milletimizi ve devletimizi emperyalist hegemonyadan kurtaracak ama her biri için ağır bedeller ödediğimiz projeler. Muhalefetin taktiği, kardeşim TCG Anadolu yapıldı, İHA-SİHA var ama bunlar yenilmiyor ki, patates soğan yeniliyor mantığı ile, geleceğimizi sahte demokrasi vadiyle patates soğana satarsak, Afganistan, Irak, Suriye, Yemen’den bin beter olarak bugün pahalığından şikayet ettiğimiz patates ve soğanı da çok ararız mantığı arasında gidip geliyor seçmen.

Öncelikle Bay Kemal’e 300 milyar doları kimlerin vereceğinin ipuçlarını verelim. Kemal Derviş’i Ecevit’in başına bela eden akıl ile Jeremy Rifkin’i demokrasi, insan hakları, can ve mal güvenliği için Bay Kemal’e danışman yapan akıl aynı akıl. Sakın dünyayı devlet başkanları yönetiyor demeyin. Mesela Biden’i seçim kampanyasında ona bağış yapanlar yönetiyor. Blackrock’un elemanı danışmanı olduğu Biden’e sermayesinin istek ve arzularını, Çin-Rusya, İslam ülkeleri hatta hatta Türkiye’ye karşı nasıl politikalar uygulayacağını dikte ettirir.

Global bir köy olarak tasarlanan dünyayı yöneten şirketlerin hegemonyalarının sürmesi için birleşik büyük azınlıkların, dağınık çoğunluklara hükmetmesi sonucunda oluşacak kontrollü kaos ortamının oluşturulması gerekiyor. Türkiye’de demokrasi olmadığını söyleyenlerin, ABD’de meclis baskınını, Türkiye’de insan hakları yok diye feryat figan edenlerin, Amerika’nın Irak, Suriye, Afganistan, Güney Amerika, Afrika’da insan haklarını nasıl ayaklar altına aldığını, İsrail’deki terörü nasıl görmezden geldiğini, Türkiye’de can ve mal güvenliği yok diyenlerin, ABD’de her gün polis kurşunlarıyla öldürülen siyahileri, ABD ve Batı’nın göçmenlere davranışlarını gündeme getirmemeleri öğretilmiş çaresizlikten başka ne olabilir.

Batı’nın demokrasi ihracatının ne anlama geldiğini Nikaragua lideri Ortega’dan dinleyelim. Emperyalist saldırganlığı yenilgiye uğrattıkları Ulusal Barış Günü’nde konuşan Ortega, Avrupalılar, tüm bu bölgeleri işgal ettikleri, sömürgeleştirdikleri, köleleştirdikleri ve yerli halka soykırım uyguladıkları günden bu yana bölgemizdeki insanlara büyük zarar verdiler.” Diyerek çok kutuplu dünya oluşumuna ABD’nin engel olamayacağını söylüyor.

ABD, Türkiye’den kısa vadede İsveç’in NATO üyeliğine razı olmasını, onun içinde hükümetin değişmesi gerektiğini savunuyor. Hükümeti zorlamak için de sözde bağımsız özde güdümlü mahkemeleri tarafından, Halkbank’ın ABD’de yargı muafiyetinin olmadığı kararı çıkartıldı. Bir taraftan da sızdırdıkları istihbarat belgelerinde Wagner Grubu’na Türkiye’den silah satılabileceği, Rusya ile yapılan ticaretimiz, Türk şirketlerinin Beyaz Rusya’daki faaliyetleri üzerinden sıkıştırılmaya çalışılıyor. Türkiye’nin bağımsızlık mücadelesini, dış güçlerden önce dış güçlerin uzantısı olan TÜSİAD gibi kuruluşlara karşı vermesi gerektiği başka bir gerçeğimiz. Bu güruhun milleti faizle soymasının adına bilimsel ekonomi deyip, faiz indirenleri enflasyona sebep olmakla suçlayıp, sonra da Kur Korumalı Mevduat sahiplerini hedefe oturtan zihniyetin ekonomi bilgisi ancak sömürge valilerinde bulunabilir. Çalışanlar, varlık yöneticileri tarafından yatırılan paranın büyük kısmını sağlar, ancak bu yatırımların üzerindeki kontroller BlackRock gibi dev varlık yönetimi şirketlerinin elindedir. Yani Patates-Soğan fiyatını Türkiye’de ekonomi ve tedarik zincirlerinin yüzde 80’ini elinde bulunduran TÜSİAD’cılardan bağımsız düşünmek sadece gerçeğe gözlerini kapatmaktır. ABD Başkanının ekonominizi batırırım sözünden sonra yapılan operasyonları yok farzetmektir.

Son söz, ABD’nin, Erdoğan’ın kazanacağı seçim öncesi sonrasında da Türkiye’ye yaptırımlar uygulaması gerektiğini söyleyen Hanry Barkey’den olsun. Terörist başı Ferhat Abdi Şahin’e verilen gözdağından rahatsız olan Barkey, ABD üst düzey yöneticilerin Suriye’de terör yuvalarını ziyaretinin Türkiye’ye mesaj olduğunu vurguladıktan sonra, 50 bin insanımızın öldüğü depreme zil çalıp oynuyor.

Bay Kemal’in SİHA’ları devlet şirketlerine yaptıracağız sözünü de Barkey’in endişeleriyle paralel olarak değerlendirebilirsiniz. Barkey yumurtlamaya devam ediyor: Halihazırda yüksek enflasyon ve ödemeler dengesi sorunlarıyla boğuşan Türkiye ekonomisi, yeniden yapılanma çabalarını yönetmek için umutsuzca dış finansmana ve desteğe ihtiyaç duyuyor. ABD yardım etmek için iyi bir konumda, ancak bunu elde etmenin yolu Erdoğan’ı tehlikeli kumardan vazgeçirmektir. (Suriye harekatı). Bu amaçla, Washington, özellikle Erdoğan kazanırsa, seçimlerin ertesi günü için tutarlı bir politika geliştirmelidir.

14 Temmuz’da millet Rifkin güdümlü demokrasiye mi? Menderes ile başlayan Türkiye’nin kalkınma hamlesiyle Türk Yüzyılına ulaşma umuduna mı oy verecek bekleyeceğiz. Göreceğiz. Vesselam…..