Reyting Ümit!
Dünya yanıyor, yepyeni bir dünya kuruluyor…
Bu yepyeni dünyanın altında mı kalacağız, üstüne mi
çıkacağız?..
Belli değil, hep “bıçak
sırtında”yız!
Ümitlerimiz değil mi bizi ayakta tutan..
Dimdik ayaktayız!
“Ümitlere”
sarılmak isterken tam da..
Bir “Ümit”
muhabbeti çıkıyor karşımıza…
Ümit
Özdağ, hayli zamandır ortalığı kasıp kavuruyor.
Anketlere göre yüzde birin epeyce altında oy desteğine
sahipmiş gibi görünen Parti’nin
Genel Başkanı “akademik unvanlı”
Ümit Özdağ, ne dese, ne yapsa gündem oluyor.
CHP Yandaşı bazı gasteciler, dev bir “trol ordusu” organizasyonundan
bahsederken, Cumhurbaşkanlığı seçimi çekişmesinin iki tarafı, Cumhur İttifakı
ve Millet İttifakı’nın çıkarttığı sesin bin katını çıkartıyor Ümit Özdağ.
Söylediklerinin tamamı yanlış değil, elbette, doğrular
da olur her politikacıda.
Biraz abartı, biraz senaryo, biraz tahrik, biraz
teşvik, biraz tehdit…
Biraz gerçek…
Birileri de diyor ki…
“Aslında
çok da dikkate almamak gerek!”
Evet…
Böyle diyenler oluyor hem Cumhur hem de Millet
İttifakı taraflarından…
Ama olmuyor, alınıyor.
Öyle olunca da, Sayın “Reyting Ümit”e gün doğuyor.
Reytingini patlatıyor!
Hele hele…
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, “TGRT”de sorulunca bir giriyor mevzua…
Neler diyor, neler!
Açın bakın, işte.
*
Ümit Özdağ, söylenenleri “dâvâ” konusu yapabilir..
“Tazminat dâvâları” açabilir ve karşı taraf her
söylediğini yüzde yüz “ispatlayamazsa”
kazanabilir.
Hayır, böyle yapmıyor…
Öyle yapsa, bir küçük haber olacak…
Her zamanki gibi,
“Ümit
Özdağ, Sülayman Soylu’ya dava açtı!”
Ancak, “kısa
kısa”ya manşet olur bu haber!
Ümit Özdağ gibi “kurt
politikacı”, öyle, küçücük bir haber
için harcar mı bu koca fırsatı?
Tutuyor, hem de Bakanlık önünde “düelloya” davet ediyor Sayın Bakan’ı…
Öyle böyle değil, tartışma değil, ekranda kapışma
değil…
Resmen düello.
Silahsız, yumruk yumruğa, saç saça baş başa!..
“Oraya gelirsem ağzını caaaart diye ortadan
ayırırım!” kıvamında…
Yarın 11’de!..
“Erkeksen
çık karşıma” muhabbeti!..
Nedendir bu cinsiyetçilik?
Ki, Ümit Özdağ
İstanbul Sözleşmesi’ne tam destek verenlerden!..
*
İşte izlediniz…
Süleyman Soylu, onu muhatap almıyor…
Ne yapıyor?
Hani, TGRT'de çok ağır bir ifade kullanmıştı ya...
Karşılama araçları da bu söylemin devamıymış, öyle
deniyor!
Haydi
Araçları!
Ümit Özdağ sert, “Bu görevin bittiği zaman
tutuklanacaksın, kardeşim” diye
bağırıyor.
Buradaki “Kardeşim”
de ne!
Nice güzel kavramımız gibi “kardeşlik” kavramı da gidiyor mu güme!
Memleketin gerçek meselelerini unutmuş haldeki medya…
Tam tekmil orada…
Birbirini eziyor muhabirler, kameramanlar…
Bir mücadele ki “tarihi” görüntüleri en iyi yerden
almak uğruna…
Bittim!
Doğru söylemiş söyleyen:
“Bir
başkadır benim memleketiiiiim!”
Lay, lay, lay, lay, lalalay lay lay!..
*
Ümit Özdağ, her tarafa laf yetiştiriyor bu arada!..
Yaman performans!
Eski Partisi İyi Parti’nin Genel Başkan Yardımcısı Ümit Dikbayır, “Senaryosu kötü yazılmış bir tiyatroyu hep birlikte izliyoruz…
Hayırlısı bakalım!” diyerek “rol ya
da trol kesmekle” suçlayınca kendisini…
“Tüp”e
bağlıyor Ümit Özdağ, Adaş’ını:
“Ümit
Dikbayır, milletvekili olmadan önce taşıdığın gaz tüpleri senden daha
akıllıdır!”
Haydaaaa…
Hocam profesörüm…
Kelâmın, fasih olmakla birlikte muktezâyı hal ve
makama uygun olması gerekmez mi?
Bunları talebelerinize öğretmediniz mi?
****
OTOBÜS,
MİNİBÜS TWİSTE GEL!
Dünya yanıyor, batı bizi bölmek istiyor, biz nelerle
uğraşıyoruz değil mi?
Durun daha..
Bir de otobüs muhabbeti var…
O da yarı hüzünlü, yarı matrak!
Ekrem İmamoğlu “Topkapı,
Aksaray-Rize, Trabzon, Artvin Belediye
Otobüsü”ne Eski Ak Parti yandaşı gazetecileri de almış…
Ya da Ak Parti Eski Yandaşı Gazetecileri…
Her nasıl yazılıyorsa işte…
Almış onları...
Olur bunlar, siyaset adamı her kesime hitap edecek
icabında.
Otobüste, Ekrem İmamoğlu’nun yanında oturtulan Ertuğrul Özkök’e Merhum Özal döneminde “Ertuğrul ÖzKÖŞK” derlerdi yanlış
hatırlamıyorsam.
Sonra…
Demirel’in Cumhurbaşkanlığı döneminde de baş tacıydı
kendileri.
28 Şubat yıllarında…
Doğan’ın Amiral Gemisi’nin kaptanı, Ak Parti
iktidarının ilk senelerinde de, hatta “orta”
senelerinde de gözdeydi.
Sonra, değişti işler.
Eski Amiral Gemisi’nin başına Doğan Takımı’ndan biri
geçirildi.
Olmaz mı ya?
Dünya dönmüyor mu?
Bir biz dönmüyoruz, o da bizim kusurumuz!
Bunlar olur da…
Ekrem İmamoğlu, Akif Beki’yi ve (bin kat daha fazla da)
Nagehan Alçı’yı davet ettiği için
hücuma uğradı.
Neler dedi neler, CHP’nin radikal-laikçi-dinci kesimi!
Hele hele, “Oh
yandan yandan!
Abdülkadir
Selvi’yi de çağıracam inadına” yollu açıklama yapınca
İmamoğlu, “Vaaaah, vaaaah! Vahlar bize, eyvahlar
bize! Buna mı bel bağladık! Hani, her şey çok güzel olacaktı!” yollu
isyanlar ayyuka çıktı.
Karalar bağlandı, ağıtlar yakıldı.
“Düşkün”
ilân ettiler âdeta, İstanbul’un “25 yıl
sonra seçim almış” CHP’li Belediye Başkanı’nı.
Hem, Atatürk’ten sonra CHP Genel Başkanlığı koltuğuna
oturanlara, hem onlara oy veren milyonlara, hem de İmamoğlu’na öyle ağır
hakaretler savurdular ki…
Burada biz utandık!..
*
Ah, bize bunlar yazdıran kavanoz dipli dünya!
Dünya yanıyor, Türkiye’nin her tarafına tuzaklar
yerleştiriliyor.
Biz, otobüs,
minibüs twiste gel!
*
Bir hayalim var:
Memleket meselelerinin konuşulduğu…
Vatandaşın dertlerinin konuşulduğu…
Projelerin yarıştığı…
İktidar ve muhalefetin “çözüm” yarıştırdığı bir ülke.
Öyle bir ülke ki…
Zarflardan ziyade, mazruflar itibar görüyor!..
“Benimki
seninkini döver!” goygoyculuğu yerine, “yapıcı eleştiri” kültürü öne çıkıyor…
Ekranlar her konu için sadece o konu üzerinde ihtisas
yapmışlara açık oluyor.
Herçokologlar kenara alınıyor…
Yazılanların çizilenlerin büyük bölümü, “aile, kültür, eğitim” alanlarında…
Sayfalar, ekranlar “tefekküre” açılıyor…
*
Malûm…
“İnsan
hâyâl ettiği müddetçe yaşar” …
Bir ‘okuyucum’
da şöyle demiş:
“Sen çok yaşa e mi, Enayi Serdar!..”