Reyhanlı'da Kanarken Ölüme Uyanmak
Mayıs'ın on birine tekabül eden cumartesi günü Hatay'da husule gelen patlamayla irkildi ruhlarımız. Şüphe yok ki insanlık dışı vahşete hedef olan bedenler için o sabahı farklı kılan sebeplerden biri de bunaltıcı sıcaklardan sonra, yağmurların yurdumu yeniden ziyaret edişi olacaktı. Sıradandı her gün gibi, bizlerin her güne aynı ölçüde gülümseyişi gibi.
Kimisi dünden arta kalan bir hüznü yarına taşıyacak olma kaygısıyla yorgun, kimisi yeni planların eşiğinde dertli, kimisi yazı karşılayacak olmanın verdiği rayiha ile umutlu, kimisi umuttan da mutluu2026 İçlerindeki yara izlerini dışarı yansıtmama telaşında, bedenlerinde açılacak yaralardan bu00eehaber kimisi; solmaya meyilli çehrelerde zoraki tebessüm süsü. Ana, baba, yar, yaren, eş, kardeş, arkadaş, belki o an varlığıyla başkaları için hayat kadar elzem olan bir ihtiyaçu2026
Bağrına nice acı gömmüş aziz milletimiz, karanlık güçlerin, kan müdavimlerinin oynadığı oyunlar yüzünden yine, yeni bir imtihanla baş başa. En hain saldırıları bile soylu bir vakar ile kuşatıp destanlaştırmayı bilmiş, acıya sabırla ve şanlı tarihine koyduğu tuğlalarla mukabele etmiş bu vatanın evlatları. Peki, onların devamı olarak bizler, o mukaddes asalet ve hassasiyet bayrağını hangi duygularla taşıyoruz?
Benim görüşüme muvazi duruş sergilemese de dikkatimi çeken her yazıyı sonuna kadar okuma, yoruma açık her haber videosunu sonuna kadar izleme gibi bir alışkanlığım var. Bilhassa şu süreçte bu özelliğimi terk edebilmeyi çok isterdim. Çünkü okuyup dinledikçe Reyhanlı'daki sarsıntı kadar derin bir hüzün duyuyorum alemimde, "ne oldu bize" sorusu yankı yankı sarıyor benliğimi. Ülkesinin bağrından koparak-aslında kopartılarak- bu ülkenin yüce vicdanına sığınan, İslam çatısı altında, korunma iç güdüsüyle imanımıza itibar eden kardeşlerimizi taşlamak, dışlamak, sorumlu ve zelil tutmak bu milletin aşk ve vecd ile beslenmiş ruhuna hiç bir şey kazandırmaz. Bilakis sarmamız ve sarılmamız gereken şu günlerde parçalayarak, bölerek, ayırarak, dışlayarak eksiliriz, kutsiyet eksiltiriz bizim olan değerlerden.
"Beni yıkamayan her şey beni güçlendirir" diyor ünlü bir filozof. Şahsi olarak düşünüldüğünde pek çok bünyenin üzerinde emanet durmayan bu söylem, toplum olarak bakıldığında ne kadar uygun bizeu2026 Sanki resimleyen bir cümle, cümle tarihimizi...
Reyhanlı'da bir kez daha kanadı, kanatıldı insanlığımız. Küçük-büyük, yaşlı-çocuk demeden toprağa verdik canlarımızıu2026 Yaralandık, enkaz altında kalmış bedenlere baktıkça yaşayan bir hayattan daha yakın olduğunu kavradık ölümün. Kötü bir temenni gibi duracak ama bu defa çabucak geçmesin gönlümüze düşen ateşin şiddetli sızısı. Kucaklamak, sarmak, sarılmak ve öylece, sımsıkı kalabilmek için bitmesin.
Ölümün soğuk çehresiyle hiç ummadığımız bir zamanda yüzleşeceğimizi aklımızda tuta tuta, yarına miras bırakmamız gereken birlik, bütünlük ve kardeşliği düşmanımıza hibe etmeyelim ellerimizle. Sinemizdeki acının baş kaldıran ve isyankar tarafını daha çok kanatmak, daha ziyade ağlamak için harekete geçirmeyelim.
Fatihalarla süsleyelim hüzünlerimizi, gün batımı mahcupluğunda, vefa yüklü dualarla...