Rey Şehrinde Tuğrul Bey huzurunda
İran'daki son günlerimizde Rey şehrine gitme planı yapmıştım. Büyük Selçuklu devletine uzun süre başkentlik yapmış olan bu şehir, Tahran'a 10 kilometre mesafededir. Yine bu şehirde malum Tuğrul Bey'in türbesi var. Çağrı Bey'le beraber Büyük Selçuklu devletinin kurucusu...Tuğrul Bey bu şehirde dünyadan göç etmiş ve bu şehirde türbesinde yatıyor.
Tahran'ın güneyinde kalan bu şehrin artık eski muhteşem tarihinden fazla eser kalmamıştır. Düşünün koskocaman bir başkent kendisine bağlı olan bir köy (Tahran'ın) banliyösü yani beldesi oluyor. İstanbul ve Kadköy örneğini versem uygun mu acaba? İstanbul'un Kadıköy'e bağlı olduğunu düşünün. Hayal edilmesi bile zor. Ne yazık ki tarihu00ee Rey şehrine biçilen kaftan bu.
Rey şehrine bu duygularla gidiyorum. Orada Tuğrul Bey türbesi, Farsça tabirle Burc-ı Tuğrul'a gidecektim. Tahran Merkez'den trafik olmadan bir saat uzaklıkta olan Rey şehrine metro ile gitmek de mümkün. Diğer araçlarla gitmek de mümkün.
Arkadaşım Merdani bey Cuma günü, Cuma namazı sonrası gitmeme karşı geliyor. Günlerin kısa olduğu ve gece olunca buranın kapanacağını söylüyor. Ama ısrarlarım sonucu yola koyuluyoruz. Rey şehrine vardığımızda akşam olmuştu. Merdani beyin dediği çıktı. Tuğrul bey türbesi kapalıydı. Uzaktan fotoğraflar çekiyoruz. Silik görüntüler çıkıyor. Kamera görüntüleri de aynı durumdaydı. Bir belgesel yapma düşüncemiz başka güne kalmıştı. Bir kaç teşebbüsten sonra çaresiz geri dönüyoruz.
Tuğrul Bey türbesinden Tahran merkeze gelecektik. Orada bir taksiciyi durdurup Rey metro durağına kadar taksiyle gidiyoruz. Yolda Taksicinin "Ya Hüseyn!" nidasına karşı "Ya Hüda!" diye cevap veriyorum. Bu taksicinin "Şii mi Sunni mi" sorusuna karşı "Ben Müslüman'ım ve Müslüman'ın Şii ya da Sunni diye bir dini yoktur." Mealinde İmam Humeyni'nin meşhur sözünü hatırlatmıştım. Kendisi biraz utanmış bir edayla bana "kheyli khob." Yani çok iyi diye cevap vermişti. Tahran'daki evimize vardığımızda gece olmuştu. O vakitler Ankara'dan misafirimiz vardı. Dr. Murat Demirkol hocamız gelmişti. O da yarın Burc-ı Tuğrul'a gidelim demişti.
İkinci gün sabah erkenden üç arkadaş Rey şehrine daha doğrusu Tuğrul bey huzuruna varıyoruz. Onun olduğuna inanılan Burc-ı Tuğrul ya da Tuğrul Bey türbesini gezeceğiz. Yolda giderken meşhur Bağdat Halifesi Harun-ı Reşid'in de bu şehirde doğup yaşadığını öğreniyorum. Demek ki bu şehrin velut bir tarihi var.
Rey şehrinine vardığımızda hemen Burc-ı Tuğrul türbesine gidiyoruz. Burc-ı Tuğrul türbesine varmadan çok şatafatlı bir türbe daha bizi karşılıyor. Şeyh Abdülazim türbesi. Seyyid olan bu zatın Medine'den buraya geldiği rivayet edilir. Bu türbeyi de ziyaret ediyoruz. Türbe mimarisinde İran'ın yakın dönem mimarisi göze çarpıyor. Mübalağalı bir cam ve kristalller gözleri kamaştırıyor. Oradan çıkıp yolun karşısında Tuğrul bey türbesine geçiyoruz.
Bu türbe yaklaşık on asır önce yapılmasına rağmen ihtişamıyla çağlara meydan okuyor. Tuğrul Beyin türbedarı İranlı Kasım Kamberu00ee, Türkiye'den geldiğimizi öğrenir öğrenmez bizimle özel olarak ilgileniyor.
Uzun bir kümbet ama üzeri açık bir yapıda yapılmış Tuğrul Bey türbesi. Çiçekli kufu00ee yazısı bir iki cephede gözümüze ilişmişti. Cephelerin birleştiği köşeler silindirik payelerle yumuşatılmış, kabartma şeritler halinde yükseltilen geometrik örgü cephelerin alt yarısında ustaca dolaştırılmıştı.
Tuğrul Bey türbesi'nin bundan sonraki özellikleri şiir okur gibi konuşan İranlı Kasım Kamberu00ee Beyden dinliyoruz. Fesih bir Farsça eda ile Kamberu00ee, şunları söylemişti. "İlk bakışta sağlamlığı ve ihtişamıyla dikkati çeken kümbetin farklı mimari özellikler taşıyor. Tuğrul Bey'in türbesi, kümbetin etrafındaki üçgen sütunlar sayesinde bize zamanı bildiriyor. Güneşin doğumundan sonra kuzey kapısından sola doğru sayıldığında güneş ışınlarının düştüğü sütun, saatin kaç olduğunu gösteriyor. Bu da kümbetin ne kadar ilmi özelliklere göre inşa edildiğini ortaya koyuyor. Kümbetin iç duvar kısmında bulunan kutu şeklindeki 193 adet boşluk akustik sağlıyor. Bu şekilde yapılan yapı sayesinde kümbetin ortasında durarak konuşma yapan konuşmacının sesi net bir şekilde duyulur.
Tuğladan yapılmış binanın kuzey kapısı binayı rutubetten koruyor. Bu küçük kapı, üç bölümden oluşan duvarın havalanmasını sağlıyor. Kümbet, 3 bin metrekarelik bahçenin içinde 100 metrekarelik alana kurulmuş. Yüksekliği 22, iç çapı 13 ve dış çapı 16 metre olan konik yapının etrafında perde şeklinde 24 üçgen sütun bulunuyor.
Kuzey ve güney kısmında iki kapısı olan yapıda "Tuğrul Bey'in kabrinin güney kapının üstündeki bölmede bulunuyor. Bu bölmedeki kapının üstünde yer alan Kaçar Hanedanı dönemine ait kitabede Nasıreddin Şah'ın kümbeti restore ettirmesiyle ilgili yazı bulunuyor. Binanın kuzey kapısında gizli bir aslan silüeti mevcut. Türbeye girişte bu kapının altında durup yukarıya doğru bakıldığında aslan silüeti fark ediliyor.
Kümbetin içinde yukarıya bakıldığında muhteşem bir estetik ile karşılaşıyoruz. Açık tavandan kümbetin iç duvarına dokunan güneş ışığı, karanlık, mavi ve aydınlığın dansını sergiliyor.
Rey şehri ve Tuğrul bey türbesi İran'da gezip görülmesi gereken en nadide yerlerden biridir.