Dolar (USD)
34.48
Euro (EUR)
36.42
Gram Altın
2958.59
BIST 100
9367.77
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
07 Temmuz 2024

Revnak

Muharrem ayı Aşure geleneği

Muharrem ayı ve aşure geleneği İslam kültür tarihinde önemli yeri olan bir zaman dilimini temsil etmektedir. Bu ayın içinde meydana gelen önemli olaylar bulunuyor. İslam tarihinin en üzücü olaylarından biri olan Kerbela olayı bu ayda gerçekleşmiştir.

İmâm ki kâne boyandı/ Bu zulüm arşa dayandı

Gayret-i Hudâ uyandı / Bugün mâh-ı Muharrem’dir.

Hâce Muhammed Lütfi

Başlıktaki mısralar Âşık Muhlis Denizer’in… Halkının gönül diline tercüman olan âşık; bu kadar sadelik içinde ne de güzel anlatmış bizim için bu geleneğin anlamını ve pişirilen aşurenin önemini…

Günümüzde hayatı zorlaştıran bazı örf ve adetlerin yanında, hayatı kolaylaştıran ve hediyeleşmenin, yardımlaşmanın önemini anlatan, komşuluk ilişkilerini pekiştiren adetlerimiz olduğu da muhakkak... İlkine; özellikle evlenmede karşımıza çıkan bazı adetleri örnek olarak verebiliriz. Tabii, burada olumlu yanlarının yaşatılmasının gerektiğini söyleyelim. Ne var ki, çağın giderek ağırlaşan şartlarına uygun düşmeyen ve karşılanması zor olan bazı isteklerin artık törpülenmesi gerektiği de bir gerçek. Bunlardan; türkülere, hikâyelere konu olmuşları bile var. İlk cümlede dile getirmeye çalıştığımız konunun, ikinci bölümüne geçelim. Yani, yardımlaşmanın önemini anlatan, komşuluk ilişkilerini pekiştiren adetlerimize... Bunlardan bazıları ırkî, bazıları ise dinî temele dayalı...

resim1_8d7e09cb43afe95393c68518b4f8c16d.jpg

İSLAM DÜNYASINDA AŞURE GÜNÜ

Aşure; dinî temele dayalı ve sadece biz de değil, nerdeyse bütün bir İslâm dünyasında görülebilen bir âdet. Bizim ilimizde (Erzurum’da) olduğu gibi, başka illerde de meydanlarda, büyük camilerin önünde aşure pişirilmesi ve halka dağıtılması güzel bir adet olarak yaşamaya devam ediyor. “Aşure günü” Muharrem ayının onuncu günüdür. Bu yıl, 07 Ocak 2024 tarihine denk geliyor. Kelime olarak anlamı da “onuncu gün” demek. Osmanlı Devleti zamanında Müslümanlar arasında yeni yıla (Muharrem ayı, hicri/kameri takvimin ilk ayıdır.) giriş esnasında yeni elbiseler giyilir, çocuklar sevindirilirdi. Senenin hayırlı geçmesi için dua edilir, nafile ibadetlere daha çok dikkat gösterilirdi. Bir kutlama geleneği olarak yüksek devlet görevlileri padişahı ziyaret ederek yeni yıl nedeniyle tebrik eder, padişah da onlara "Muharremiye" denen armağanlar verirdi.

resim2_1680b865a1f38b7702165a25efc87aee.jpg

ŞAİRLERİN KASİDELERİNDE MUHARRAMİYE

Devlet ileri gelenlerinin kendilerine bağlı memurlara aynı şekilde armağanlar vermeleri adettendi. Şairler de boş durmaz, "Muharremiye" kasideleri kaleme alırlardı. Muharrem ayının hususiyetlerini, aşure gününde olduğu söylenen önemli hadiseleri dizelerinde anlatırlardı. Ancak yine kaynakların belirttiğine göre; aşûre pişirmeği ibâdet sanmak, bid’atdir, günâhdır. Ayrıca; aşure; daha çok Türkler arasında yaygın olduğundan, bu yemeğe bir Türk yemeği, geleneğe de Türk geleneği demek daha doğru sanki…

resim3_b900eb2652a4248a0922ccc3d1de94de.jpg

ÜZÜCÜ OLAYLAR SEVİNÇLERİ GÖLGELEDİ

Ne yazık ki İslâm tarihinin en trajik, en hazin, en incitici olaylarından biri olan Kerbelâ faciasının da bu günde meydana gelmiş olması, daha önce cereyan eden sevinçli olayları gölgelemiştir. Peygamberimizin iki gülünden biri olan Hz. Hüseyin, 10 Muharrem günü dönemin sözde Emevi halifesi Yezit tarafından siyasi gerekçelerle Kerbelâ’da hunharca şehit edilmiştir. Kerbela'da şehitlerin şahı Hüseyin dışında Hz. Ali'nin dört evladı daha şehit olmuştur ve üçünün adı şöyledir: Ebubekir, Ömer, Osman... Bu hüznü, bugün de duyarak, Turgut Uyar'ın Divan'ındaki o dizelerle seslenmenin vaktidir:

"Elleri koku dağıtırdı nasıl bir koku / suya gel kana gel bir yeni hasana gel

o öldü çünkü bir gülü tutmuştu bilmeden / sen istersen her gün gel her sene gel

Hüseyin de öldü ölür hasan da öldü ölür / ölen ve dirilen o bitmez insana gel"

BU ACININ TARİFİ YOKTUR

Burada; dünyanın görüp göreceği en büyük zulümlerden biri gerçekleştirilmiş ve bu olayın yankıları asırlar boyu Müslümanlar arasında devam eden tartışmaların önemli bir bölümüne damgasını vurmuştur. Hâlbuki olayın geçtiği yerde Peygamberin evlatlarına yapılan, dille tarifi mümkün olmayan bu hareket ve hakaretler, bütün herkesin yüreğini dağlamış, gönülleri derin bir acıya gark etmiştir. Hem öylesine ki; bu acının yankıları, tesirleri bu gün bile devam etmektedir. Ve Muharrem ayı; bu acı temel alınarak, geçmişte ve bugün, adeta bir matem ayı olarak görülmüş ve bunun üzerine yazılar yazılmış, mersiyeler kaleme alınmıştır.

resim5_3f379e5608705f5da8b1d222c59cb88a.jpg

ESKİ MUHARREMLERDE MERSİYE VE AŞURE

Cemaleddin Server Revnakoğlu’nun “Eski Muharremlerde Mersiye Ve Aşure” başlıklı yazısının girişinde yazdığı üzere: ”Muharrem'in onundan otuzuna, bazen de Safer'in onuna kadar 40 gün müd­detle dergâhlarda, zaten tantanasız olarak yapılan zikirlerin perdeleri de kaldırılmaz; ‘Matemi Âl-i Resulî Rabb-izzettir bugün, / Matem etmek mümine aynı ibadettir bugün’ diyerek bağırlar dövülürdü. Çünkü Tahirü'l-Mevlevi'nin dediği gibi; o gün, Hz. Hüseyin ve evlatlarının;“Cism-i lâtifî düştü va'di-i Kerbelâ'ya / Ruh-u şerifi uçtu tâ arş-ı kibriyaya”… (Türk Edebiyatı/ Ocak 2008/ sayı 411’ En Son Dakika, 5-6 Kasım 195 I, s. 5’)

resim6_7e922efa05229a747ddf4d3125b009c3.jpg

ALVARLI EFE’NİN MISRALARINDAN

Halkımız tarafından Alvarlı Efe olarak tanınan Muhammed Lütfi Efendi‘de, Müslümanları derinden üzen bu olaydan duyduğu acıyı mısralara dökenlerden biri ve yazdığı “ağlar” redifli mersiyenin son kıtasında, bu hüznün hiç kimseyi ayırt etmeden herkesi nasıl sardığını bakın nasıl dile getiriyor:

Muhammed Lütfî’nin bağrı delinsin

Pârelensin beden rûhu alınsın

Muhibb-i hânedan kimdir bilinsin

Gedâ ağlar, sultân ağlar, hân ağlar.

Ancak bu günü bir matem günü olarak anmanın yanında; tarihi önemini anlama ve ders çıkarma günü olarak da düşünmenin, aradaki ayrılıkların dayandığı temellerin anlamsızlığı üzerinde kafa yormanın; inancımıza daha uygun olacağı kanaatindeyiz.

resim8_235232765359fb01225cc6d050672b50.jpg

Muharreminiz kutlu, aşureniz bereketli ola…